#tüm junglejulia entry'leri

kars'ı şenlendiren karsrail etkinliklerinden sonra aynı performansı van'a da çekmesini umduğum kutlu tren etkinliği. gidiniz, gönderiniz. hatta gidelim yahu.
kültürü değeri, ahlaki önceliği nedir kimdir bilmeyen bi grup insan tarafından yüzyıllardır 'ayıp' 'kaka-tütü' 'günah' şeklinde yutturulmaya çalışılan diktelerin minik bi' sonucu bu işte. henüz dinini nasıl yaşaması gerektiğine karar verememiş, anlamamışlar; yazık. gösteriş unsuru, fanatizm öğesi yapmaktan asla vazgeçmiyolar bunu.

din, en içten en derin benlikte verilmiş bi karardır. aileni, aşık olduğun kadını, meslek aşkını( aslında bunlara ek tuttuğun takım, desteklediğin politikacı gibi şeyler de ekleniyor medeni topluluklarda ama, burada ondan da söz edemiycez) nasıl her dakika haykırmıyorsan, din de böyle bireysel ve özeldir işte.
böyle gizli yaşanmalıdır! bilkmiyorum bunların annesi babası neler söyledi küçükken, uyumadan önce? hiç bilmiyorum...
eskişehir ve izmir'den sonra istanbul'da da açılmış tatlı işletme zinciri. onlara işletme zinciri demeye gönlüm elvermiyor ama :) baştan sona dolaştığınızda her üç şehirdeki iç mimaride de söylenebilecek tek bir söz var 'yaşanmışlık'.
içinde dünya biralarından geniş bi yelpaze bulundurduğu gibi quiz nightlarda sordukları gezgin bilmeceleri kıvamındaki sorularıyla ayrıcaaa her masaya kondurdukları ülke bayraklarıyla(şansınıza hangisi denk gelirse) kendisini yabancı hissetiremeyecek bi mekan. gidip hiç değilse bi' sade soda için, görmüş olursunuz.
bünyesinde istanbuldan daha başarılı kebapçılar barındıran şehir :D ayrıca fırın ve hamurişleri de tadından yenmiyor. siz iyisi mi ziyaretinizi kısa tutun, yüzer kilo olmadan dönün.

mitte bölgesi çok tatlı ve sakin. ayrıca şehrin içindeki parklar da güzelliğiyle sizi büyülüyor. alman mimarisinin sıkıcı çizgileri ve psikolojik baskısı içinizi sıkabilir elbet ama birer bisiklet kapıp berlin duvarından başlayıp şehri dört dolaşırken, bisikletler için trafiğin iç şeritlerine dahil olabilmiş inanılmaz düzeniyle rahatlayabilirsiniz.
ben interrail yapmadım ama bikaç sefer kullanmak durumunda kaldım şehirler arasında. bi kere yaklaşık 7 saatlik bi' yolculukta arka koltukta oturan 10 yaşlarındaki minik çocuk bana vurulmuştu.

uyurken resmimi çizmiş(gerçekten yetenekli sayılabilir bu arada) masama bırakmış hayta.
kalktım, etrafıma bakınıyorum kim taşak geçiyo diye, bi baktım bu gülümsüyor koltuk arasından. işin komiği tek kelime dahi ingilizce konuşamıyor... sonra geldi annesinden öğrendiğini düşündüğüm bi kaç ingilizce kelimeyle benimle arkadaş olmak istediğini söyledi. onun çat-pat ingilizcesi benim çat-pat italyancamla yarım yamalak bi sohbet ettik. ben trenden inerken camdan küçük bi kağıt fırlattı, altına facebooktaki sayfasını çizmiş, minik bi kutucukta da 'segui' yazıyordu.
hayatı yardım etmek üzerine kurulu ya da çadırı; herneyse, deli adam.

ps: memlekete gidince storyleriyle sizi hayattan soğutur. zira dünyanın en seçkin yemekleriyle ünlü şehrinde doğmuş kendisi.
sanat kesinlikle sanat içindir.
anlamak istemeyen, çaba göstermeyen, bunlara rağmen algılamaya müsait olmayan biri varsa sanattan anlamasındır. o kendi kendine de var olacaktır.

her şeyden önce sanat bi' ifade biçimidir. bi iletişim biçimidir. elbette karşısında iletiyi alacak bi alıcı ister. ama tekrar ediyorum bunu algılayabilicek kriterde bi kitle yoksa eğer, anlaşılmaya da tepki beklemeye de gerek yoktur.
gelmiş geçmiş tartışmasız tek ve en güzel yaşayan müze. şehrin içinde kendinizi eski dönem bi filmin ışık/sahne ve dekoruyla buluyorsunuz. kısa süreli ya da uzun dönem ziyaretinizde roma sizi asla asık suratlı olmaya izin vermeyecek kadar sevgiye boğacak.
trastevere'nin ışıklı bi günde yalnız ve kafa güzelken kulaklıklarla dolaşılması gerektiği kanaatindeyim. kendimi prenses gibi hissetmeme yetmişti.
dünyada bu eşsiz güzelliğe erişebilecek başka bi şehir olduğunu düşünmüyorum. ve oraya aşık olmadan dönebilmenin mümkün olduğunu...



edit: ultimate bir roma rehberi paylaşmak için edit yapıyorum;
ilk kez Roma'ya gidecek dostlara bi' kaç minik rota önerisi olur belki...
elbette kalacağınız süre ve seyahat sebebinize göre rotanız değişiklikler gösterecektir, bunları göz önünde bulunduruyorum. ve ayrıca eğer vaktiniz çok azsa feragat edebileceklerinizi de yazdım.

olağan bi' roma yolculuğu mutlaka termini'de başlar. terminal aslında bildiğimiz... termini, trenlerin ana terminali, metro a ve b'nin kesişim noktası. roma zaten historical area üzerine kurulu olduğu için avuç içi gibi mutaka bi' noktada bu halkalar kesişiyor. o yüzden kaybolsanız da bi şekilde merkeze ulaşıyorsunuz. yani colosseo'ya...

eğer kalacağınız süre bir haftadan uzunsa roma-pass akıllıca olabilir ama onun dışında metro kartlarınız ve müzelere ödeyeceğiniz bedel cebinizden çıksa çok da zarar etmezsiniz diye düşünüyorum. zaten bir haftada maksimum gideceğiniz müze sayısı o ücreti çok da geçmeyecektir.
ve de bu işin bir püf noktası var ki eğer her ayın ilk pazar günü ya da son pazar gününe denk gelen bir ziyaret yapacaksanız kolezyum ya da vatikan'ı (tercihen vatikan) bu günlerden birine yerleştirirsiniz. güzel de bi kar etmiş olursunuz. ayrıca eğer erasmus öğrencisiyseniz ya da ab ülkelerinden herhangi birinde okuyorsanız; sanat, sanat tarihi ya da mimarlık öğrencisiyseniz (sadece fakültenizin bu uzantıda olması yetiyor) seyahatiniz süresince gezebileceğiniz neredeyse tüm müzeler size ücretsiz...
eğer kalacak yer ayarlamadıysanız (ki bu pek olağan değil ve muhtemelen ayarladınız bile) termini çevresini tercih etmenizi pek önermiyorum. taksim'in kasımpaşa, tarlabaşı bölgeleri gibi. gezgin olarak en akıllıca seçim metro B üzerinde cavour, piramide olabilir. Ya da bana sorarsanız, çok daha tatlı olan metro a üzerinde San Gİovanni, manzoni ya da re di roma hem şehrin sakinlerinin günlük yaşantısına tanıklık etmenizi, hem de kısa bi' süreliğine de olsa kendinizi onlardan biri gibi hissetmenize yardım edecek. diğer seçeneğe göre de daha hesaplı bu bölgedeki hostel seçimleri...


kaldığınız hostelde kahvaltı seçeneğini işaretlemeyin ve kendinizi mutlaka sabahın ilk ışığıyla sokağa atın! Kaldığınız her neresi ise kapınızın hemen yanında kokusuyla sizi yakalayıp içine çekecek leziz pastanalerden birine girivereceksiniz. bir sade, bir çikolatalı kruvasan benim en sevdiğim. ve tabi ki kahvenin her çeşidi...
buradan çıkıp en yakındaki metro istasyonuna kendinizi atın. ilk durak colosseo metro sizi zaten yönlendiriyor yol detaylarını anlatmıyorum.
ilk günün ilk rotası, klasik tarihi rota. kolezyumda iniyorsunuz ve eğer içeriyi incelemek istiyorsanız sıraya giriyorsunuz. umarım yaz aylarında gitmemişsinizdir, çünkü o bekleyiş bezdirici oluyor. kolezyumu inceledikten sonra roma Forum'a aynı biletle girebiliyorsunuz. roma forum, kolezyumun çevresi ve altında bulunan alan dahil oldukça geniş bir bölge. ama kolezyumun içine girmektense burada vakit geçirmenizi öneririm. ayrıca bilet alarak da giriş yapabiliyorunuz, 8 Euro gibi bir bedeli var yanlış hatırlamıyorsam. bol bol düşüncelere dalıyorsunuz tabi, gerçekten büyüleyici. kafamdaki şekliyle pompei'de gezinirken daldığım düşüncelere çok yakındı bu yüzden gerçekten yüksek bi tarihi değeri var bu bölgenin.
kolezyumdan ve roma forumdan sonra köprü bitiminden yürümeye devam ediyoruz. Ve sol tarafımızda bütün asaletiyle piazza venezia…meydanda romalılar tarafından pek de öyle sevilmeyen bi yapı var. Vittorio emanueleii. Merdivenlerden tırmanıp tepede bi nefes alın. En üst kata sol yandaki merdivenlerden çıkabiliyorsunuz. Buradaki çatıdan önünüzde kalan geniş alanı seyredebilirsiniz. ileride sağda harika bir müze var. mercati di traiano. romada en çok sevdiğim müze, kesinlikle tavsiye sebebi! girişi maalesef buradan değil ama net bi şekilde görünüyor o kızıl muazzam yapı. bunu aklınızdan tutun, söylediğim gibi girişi binanın arkasında olacak.
İsterseniz müzeyi, müzeler gününe de bırakabilirsiniz. Çünkü tarihi rotada eksik kalan çokk önemli iki meydan daha var. Piazza venezia ve tam karşısından devam ederek piazza del poppoloya dek süren cadde via del corso. Bunu sık sık arşnılayacaksınız. Cadde üstünde bol bol mağaza ve yiyecek/içecek dükkanı var, venchiden bikaç minik çikolata aşırabilirsiniz. Caddenin ortasında ilerlerken sağda via dei sabini isimli sokağı görür görmez sağa dönün. Sokağı takip edin ve ilk sağda fontana di trevi, aşk çeşmesi. Para atacaksanız siz bilirsiniz ama bence çok minik bişey atın, zira treviye geçtiğimiz yıl toplam 1,5 milyon dolar değerinde para atılmış. Ve bu meydanda; çeşmenin yakınında yiyecek içecek tüketmeniz yasak. Yukarıdaki köprüde sorun olmuyor bildiğim kadarıyla.
Treviden sonra ikinci durağımız spagna. Size burdan sokak tarifi yapmak istedim ama gerçekten çok karışık oldu. O yüzden tabelaları takip ettiğinizde kolaylıkla bulacağınızı düşünüyorum. Ya da en kötü corso’ya tekrar çıkıp oradaki işaretleri takip edebilirsiniz.
Spagnaya gelmeden hemen yanıbaşında Pastificio Guerra’ya uğrayın. İtalyaya geldik hani makarna diyorsanız umarım sabretmişsinizdir. Romada hem uygun hem güzel müthiş bi lezzet burada. Yemekten sonra pompiye uğrayıp efsanevi tiramisudan da tadın ama.
Spagna’ya geçip , İspanyol merdivenlerinin en tepesine çıkacaksınız. Meydanın en üst merdivenlerine komşu çok tatlı bir park var. Yorulursanız orada serilebilirsiniz yere....
Güzelce bi’ dinlendikten sonra corso’ya tekrar çıkın ve poppolo meydanına kadar yürüyün. Meydanda devasa bir obelisk var. Altında oturup hayallere dalabilirsiniz. Nedendir bilmem, romada onlarca tarihi güzellik ve doğa harikası var ama hiçbiri benim bu meydanda oturup hissettiğim huzura eş olamadı. Gerçekten sebebini anlamak güç…

Evet. İlk tarihi rota böyle sonlanıyor. Daha sonrasında vatikana gidiş için de bi’ rehber hazırlayacağım. Ve tabi ki eğlence rotaları. Gündüz ve gecee. Ama şimdilik aşağıya bıraktığım bkzlardan mekan isimlerini bulabilirsiniz.
(bkz: scholar's lounge bar)
(bkz: gallery borghese)
(bkz: avantine hill)
(bkz: piazza del poppolo)
(bkz: chapel sistine)
(bkz: roma ice bar)
istanbul'da güvenli seyahat etmek için tercih edebiliceğiniz güzel bi' uygulama. Başka şehirlerde aktif kullanılıyor mu bilmiyorum. ama gelen taksicinin profilinde detaylı bilgiye sahip olmak, yol durumu, tahmini hesaplama gibi seçenekleri gerçekten hayat kurtarıyor.