#tüm junglejulia entry'leri

alternatiflerinin ücretli çalışarak beceremediği sistemi oluşturmuş çok kullanışlı dil öğrenme aplikasyonu.
minicik ekranda bazen harfleri üçer beşer basıyorsun bir iki harfi hoş görüyor canımın için, doğrudur tamam diyor.
üstelik uzun süre girip kullanmazsanız da geçtiğiniz seviyelere geri düşüttürüyor. bu sebeple daha da hırs yapıyosunuz ama benim takıldığım nokta da o oldu.
çok çözdüğüm testlere tekrar tekrar düştüğüm için artık biraz sıkılmaya başladım ve devam edemiyorum :/
ağbi ben çok güzel yapıyorum bigün alalım malzemeleri*
diyen hiçbi dostumun tutturamadığı, güzeli olunca soğuk havaların keyfine keyif katan, içi sıcak, kendi buruk muazzam alkollü içecek.
istanbul'un ben ve bi'çok akranıma yaptığı şey. insanların agresif mutsuz hoşgörüsüz olması ve insanların her yerde olması sebebiyle itildiğimiz durum da ayrıca.
çözümü daha minik ölçekte yaşamaya çalışmak, günlük yolculuk alanını mümkün oldukça dar tutmak, evi sevmek, evi benimsemek, yakın dostlarla evde görüşmek parti yapmak. içim üzgün sözlük. ca'nım istanbul'u; karaköyü, ortaköyü, moda sahil'i ciğerlerini dolduramadıktan sonra burda bunca şeyi çekmenin ne anlamı var ,biliyorum ama bize başka çözüm kalmadı ki..
tanıştığımız, konuştuğumuz; dostluk ettiğimiz insanların fikrine ve şahsi deneyimlerimize dayanarak her bireyin kendi mizacına göre farklı bi' coğrafyaya sempati duyduğunu söyleyebiliriz.
işin garibi, çok güzel olan hatta dünya mirasına girmiş toprakları bile mutlaka beğenen ve hiç beğenmeyen insanlar olabiliyor. buradan anlayabileceğimiz kadarıyla bu kişisel sempatinin ölçütü kesinlikle sadece coğrafi güzellikler değil. o yüzden bence yurtdışına eğitim, iş ya da bireysel olarak taşınma kararı alırken (özellikle uzun süre için ikamet edilecek yeri seçerken) ilk önce kendi kişilik analizimizi incelememiz gerekiyor.

bazı insanlar doğuştan dakik, işlerinde dikkatli olup toplum kurallarına son derece önem verdiği için böyle bi toplulukla yaşama isteği içinde olur. bulunduğu düzenin kurallarını hızlı benimseyip kendisini disipline edebilen bireyler için kuzey avrupa ülkeleri; batı avrupanın bi kısmı çok mutluluk verici olabilir.

bazıları ise, güneşin enerjisini, mimarideki çarpıklığın o ritmik havasını, insanlardaki hoşgörü, samimiyet ve sıcak kanlılığı vazgeçilmez bulur. çıkan ufak aksaklıkları tölere etmekte sorun yaşamazlar. bu yapıdaki insanlar için akdeniz'e kıyısı olan ülkeler (özellikle türkiye'de büyümüş bireyler için) kolay uyum sağlanabilen keyif verici bi yaşantı sunabilir.

bu örnekler çoğaltılabilir elbette... yine de dostlar bunların hepsi birer çıkarım; her ne olursa olsun imkan varsa, mümkün olduğu kadar çok farklı memlekete gidip görmeli, kendi mizacımıza uygun o toprakları kendimiz keşfetmeliyiz...
milanoya yolu düşen gezginler için, gitmeden bikaç hafta önce ayırabiliceğiniz biletlerle santa maria delle grazie müzesinde görebileceğiniz leonardo da vinci'nin eşsiz duvar resmi.

ilginç olan; leonardo bu eseri fresk biçiminde sergilemiş, fakat eser fresk değil. hiç şüphesiz kuru sıvaya yağlı boya olarak işlediği eserinin; bugüne kadar gelmesi oldukça zorlu bi denetleme; koruma ve temizleme süreci gerektirmiştir.

çünkü duvar resimleri fresk tekniği ile yapılırken yaş sıva üzerine, alçı ve boya karıştırılarak işlenir. eğer yağlı boya duvar alçısı ile karışmazsa uzun süreler dayanması oldukça güçtür.

bu sebeple son akşam yemeği oldukça loş bi ortamda, flaşlı fotoğraflama yasağı ile sergilenmekte. kim bilir belki venedik gibi, önümüzdeki yüzyılda göremeyeceğimiz italyan güzelliklerinde biri... kesinlikle ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
accademia müzesine gidip michalangelo'nun inanılmaz heykellerini kendi gözlerinizle görebilirsiniz!
milattan sonra 79 yılında gerçekleşen yanardağ felaketi ile bilinir. patlayan yanardağ kısa bir süre içerisinde pompei şehrinde yaşayan 200 bini aşkın insanı öldürür.
afetten kaçmaya çalışan insanların (küçük çocukların da), kaskatı kesilmiş bedenleri dönem alçı ustalarından biri tarafından kalıba alınır. ve günümüze kadar gelir.
bugün napolide pompei şehrinde yanardağdan kaçmaya çalışırken taşlaşan o bedenleri gözlemleyebiliyorsunuz.

(bkz: pompei)