#tüm jackie-brown entry'leri

m&m şekerlemeleri hollanda’da acayip ucuzdu. birkaç şehirde m&m’in otomatlarını koymuşlardı, 400gr olanını 2014 yılında 6 euro’ya almışlığım var.
“couple sex” bile yapabileceğiniz mahalle. bu pazarlığa kulaklarımla şahit oldum, şöyle ki, eleman kız arkadaşını almış ve burada çalışan kızlardan biriyle pazarlık yapıyordu. çocuk hem kız arkadaşına, hem de diğer kızla beraber olmak istiyordu. 100 euro’ya anlaştılar ve içeri girdiler. onlar erdi muradına, biz çıkalım kerevetine.
bitirir bitirmez mba, yüksek lisans ve doktora yapın ve yarı zamanlı da olsa bir işe girip az çok iş hayatı ve farklı işgören kültürleri ile tanışın. neden bitirir bitirmez dedim, evet okumanın yaşı yok ama benim gibi 35 yaşında ve 12 yıldır iş hayatının içindeyseniz mba’i bitirebilmek adına inanılmaz bir efor sarfetmeniz gerekecek. işten çıkıp okula koşturmak, gecenin bir vakti dersten çıkıp eve dönmek ve sabahın köründe tekrar kalkarak işe gitmek her yiğidin harcı değildir. üstelik e5’e açılan sikimsonik üniversiteler sayesinde yüksek lisans mezunu sayısı gün geçtikçe artmaktadır. bu yüzden doktoranızı da yapın. en son 2016 yılında tüik’in rakamlarına göre yüksek lisans mezunu sayısı 450 bin civarındaydı. şu an rahat bu sayı 500 bini bulmuştur. ayrıca office programlarını çok iyi öğrenin, özellikle de excel’i. yabancı dili söylemiyorum bile. kısacası 35’lik abiniz olarak tavsiyem hemen iş hayatına atılmayın. kişisel gelişiminizi belirli bir seviyeye getirmeden kariyer planları yapmayın.
bunun en önemli nedeni hiçbirinin büyük şehir kültürü almadan kendisini direkt avrupa’nın kucağına atmasındandır. cehalet farklı kültürlerle iç içe yaşamak ve farklılıkları kabul etmekle de bir miktar aşılabilecek bir şey ama adam yozgat’ın bilmem ne köyünden çıkıp bremen’de soluğu alıyor. bence en büyük etken bu ama ekstrem bir örnek vermem gerekirse bunlardan biri de 46 yıldır almanya’da yaşayan annemin dayısıdır. üstelik berlin’de 3 tane balık restoranı olmasına rağmen dersiniz ki bu adam mağarada yaşamış bunca zaman. düşünün yahu adamla telefonda anlaşamıyorum. bağıra bağıra bir şeyi izah etmeye çalışıyorum.

edit: imlâ
izmir’e yaklaşık 1 saat uzaklıktaki türkiye’nin güzide tatil beldelerinden biri. çok güzel koylara, tertemiz havasına, turkuvaz rengi suyu, sığ plajlara sahip olmasına rağmen belediyesi bir türlü çalışmamaktadır. boş araziler ve yol kenarları çöplük doludur. gece yanmayan sokak lambaları ve aşısız gezen sokak köpekleri çeşme sakinlerine korkulu günler yaşatmaktadır. bergama, seferihisar, kınık gibi yerler bile çağ atladı ama çeşme gelişmişlik açısından yerinde saymaktadır. yazları yabancı turist görmek neredeyse imkansızdır. türk turistlerin ve 35 yaş üstü kurumsal ablaların tercih noktasıdır. ülke olarak otelcilik konusunda dünyada sayılı ülkelerden olmamıza rağmen shereton, boyalık beach, raddison blu dışında dişe dokunur markalaşmış otel yoktur, buna rağmen yazları üç yıldızlı bir otelde konaklamak bile dudak uçuklatır. yazları, temmuzun ortasında bile rüzgarlı plajları ve dalgalı denizleri olabilir. ağustos sonu, eylül başı çeşme’nin en güzel dönemidir.
yazları istanbul’un tüm görgüsüz ayılarının akın ettiği tatil beldesi
2013 yılında gerçekleştirdiğim seyahatimde çinli sevgili yaptığım şehir. bir de arkadaş siz nereye seyahat ediyorsunuz anlamıyorum? yok ispanyol merdivenlerinde hırsız çokmuş da, yok hırsızlık italyan’ların ata sporuymuş da geçiniz bunları. 57 tane şehir gezgip şu dünyada bir kere bile ne hırsıza, ne de arsıza denk geldim. alnınızda mı yazıyor yoksa gel beni tokatla diye

edit: imlâ hatası
sevgililer günü sabah 09:20 uçağıyla gidip, aynı akşam 23:00 uçağıyla günübirlik ziyaret ettiğim şehir. neredeyse on yıldır gitmiyordum, sağlık turizmi vesilesiyle gidip geldim. geçen on yılda şehirde değişen pek bir şey olmamış ama o sessizlik ve dinginlik gitmiş, yerine istanbul’dan farkı olmayan bir trafik gelmiş. birkaç tane de avm açılmış. neyseki suriyeli görmemek oldukça iyi geldi.