#tüm polarice entry'leri

Yıllardır hayalimizdi.Nevruz Bayramı dolayısıyla şenliklerini de görmek amacıyla gittik.Çok sevdim, çok beğendim.İlk akşam Təndir diye bir yerde acayip bir kazık yedik hiç tavsiye etmiyorum.Onun dışında şehirciliği ,tarihi yapısı ,badımcan taksileri ,Hazar Nehri kıyısındaki Kordon'u ve daha nice güzellikleriyle görülmeye değer bir şehir.Ne de olsa Can Azerbaycan 😎👍
Yanılmıyorsam 2015 yılındayken bir gün üniversite hayatımın son günlerinde derste telefonla dünyayı geziyordum ve o esnada keşfettim.Çok gitmek istemiştim o zaman ve tek başıma harcım olmadığını düşündüğüm için trekking turu bakıyordum.O zamanlar sadece Bukla Tur'un bu yol ile ilgili turları vardı ve en elverişli mevsimi Nisan Ekim arasıymış.Bende Nisan sonu keşfetmiş bulundum.Okul bitti ,araya 1 yıllık staj vs girdi. Benim Türkiye sınırları içinde en çok görmek istediğim yer Likya Yolu ve üzerindeki köyler,koylar ve manzalar oldu.Her neyse efendim 3 sene bu hayalle yatıp kalktım diyebilirim. Kısa süreli bir iş hayatına atılma serüvenim oldu ve istifa ettikten 1 ay sonra Patika Travel'ın benim en merak ettiğim yerleri içeren bir programı olacağını gördüm hemen yazıldım.İşsizlik kral şey 😅.Çok istemiştim ve oldu.Hafızamda harika manzaralar ve çok güzel insanlarla unutulmaz beş gün geçirdim.Yapmak istediklerimi bir liste yapmıştım hepimiz gibi ama ben yazıya dökmüştüm birde.Resmen ilk ✅ 'imi attım diyebilirim.Döndüğümden beri instagramda her önüne gelenin 'Likya Yolu'nu yürüyoru bize katılmak ister misin?' temalı postlarına denk gelmeye başladım.Ayağa düşmese bari.Malum memleketimizde bir yer popüler olunca neler olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.(Bknz.Uzungöl)
Dahası şimdide Doğu rotasını merak etmeye başladım.Merak bu hiç bitmiyor.
Patika Travel'a sevgiler ve kocaman bir iyi ki ! 👍
Yer yer kıskanmak yer yer imrenmek ve özenmek arası hislere sebep olurlar kendileri.Darısı başımıza.
Kendisi taaa Londralarda fb zirvesinde iken bile göz ardı etmeyip çektiğim bir köhne taş ev fotoma like atıp beni sevindirmiştir. Saygılar başganım.
Çok gitmek isteyip aile içinde kıyamet kopmasına sebep olan kızlar gitmez öyle ülkelere hezeyanlarına sebep olan ama gerek gittiğimde orada fotoğraf çekme ricası ile tanıştığım matematik profu hoca hanım olsun, gerek döndüğümde arkadaş çevremden duyduğum 'valla helal olsun çok takdir ettim ,tek başına mı gittin ' gibi takdirlerle karşılaştığım ve kendime güvenimi arttıran güzel şehir.Yine gitmek istediğim ve tavsiye ettiğim şehir. Türkler tarafından işgal edilmiş durumda yakında ekonomilerini turizmle kalkındırcağız sanırım.
Kpss' ye girsem mi diye düşündüğüm şu sıralarda umut olmuştur kendisi.Yolu açık olsun.Darısı gezmek isteyen ben ve benim gibilerin başına olsun.
Ukrayna sınırları içinde kendinizi ağa paşa hissetmenize sebep olan para birimi.
Milyonlarca insana tek başına ev sahipliği yapmaya çalışıyor bu İstanbul.Hem de yıllardır.Ama aslında bas bas bağırıyor , yırtınıyor adeta."Yeter yoruldum, artık dayanamıyorum!" diye. Ama bu feryat figan haline hepimiz kulaklarımızı tıkıyoruz. Görmezden geliyoruz.
Aslında görememeye ne hacet.Ben size benim İstanbulumdan bahsedeyim iyisimi.
Benim İstanbulumda bir günüm şöyle mesela; sabah zifiri karanlıkta çalan alarmla ve 'neden ,niçin ?' gibi sorgulamalarla banyonun yolunu tutmamla başlıyor.Alelacele hazırlanıp evden otobüse yetişmeye ya da oturabilceğim bir minibüsü beklemeyle devam ediyor.Sonra çilenin büyüğü olan metrobüs var.Her gün kim bilir kaç milyon insanı taşıyor bir yerlere.Her gün kim bilir kaç milyon insanın burnunu,kulağını karıştırıp tutunduğu direklere kaç kişinin habersizce tutunmasıyla , birbirini ezmesiyle ve kavga etmesiyle devam ediyor yoluna.Takibinde ise ondan pek aşağı kalır yanı olmayan metro var tabii.Binmek için acele edersiniz bazen ama önünüzdeki insanlar o kadar süzülerek kapıdan içeri giremez ki binebilecekken binemeyip kalırsınız öylece .Hoş binsenizde insek artık daha fazla dayanamayacağım diye saniyeleri sayarak seyredersiniz yol boyu.Varırsınız işinize , okulunza ya da gidecepin her neresiyse.İşte burası tam bir muamma.Zira varmak için savaş verdiğiniz o yere aslında gitmek istemezsiniz bile.
Kapitalizmin dayattığı hayatı sorgularsınız bu seferde.Yapmak istemediğiniz bir mesleği yapmak zorunda kalışınız mı yoksa yaşamak istediğiniz şehirde hayatın hep bunlara maruz kalarak kazanılışı mı sizin ayaklarınızı geri geri götürür bilmiyorum.Ama zaten çokta farkedeceğini de düşünmüyorum.Bir kaç bin tl için çektiğiniz yok çilesini ,yol ve yemek için verilen ücretle kaç gün yemek yiyebileceğinizi hesap edişinizi düşünürsünüz.Patronculuk taslamak için patronculuk taslayanlara tahammül etmek için sınırları zorlarsınız.Azarlamalara karşı ses çıkaramaz ama aslında en ufak bir durumda sessiz kalamayan sizin ses çıkaramayaşınızdan ötürü kendinizden nefret edişiniz vs derken saatlerin birbirini kovalamasını akşam olsa da denetimli özgürlüğünüzün ,ki burada denetimden kastım hayat şartlarının ve mevcut düzenin size sunduğu kadarıyla yetinmekten ibaret oluşudur, tadını(!) Çıkarmaya çalırsınız.Nasıl mı? Mesela metroya oluk oluk akan insanlardan fırsat bulupta metroya binerek.Sonrasında o insanlardan fırsat bulup yürümeyi başarırsanız metrobüs peronuna giderek ve sonrasında uzun azmedişler sonucu metrobüsünüze binerek alt alta, üst üste, baldır baldıra temasla trafikte olduğu yere çakılıp kalan araçları ve içindeki insanları seyrederek.O da şanslıysanız cam kenarına taraf bir yerdeyseniz haaa!kıymetini bilin.Eve varana kadar 1.5 saatiniz geçmiştir bile.Yemek için saate baktığınızda saatiniz 8.5 sularıdır.Eğer evde hazırda yemek varsa o gün için şanlısınız zira yoksa aç kaldınız.Evet ciddi söyliyorum.Yeni baştan bir yemek yapmak demek en az 1 saat daha akşamınızdan gitmesi demek.Derken derken zaten 9-9.30 gibi uzandığınız yerde uyur kalırsınız.Böyle böyle günler birbiri ardınca sürüp gider.Unutmayın siz İstanbulda yaşayan ve metropol hayatından zevk (!) Alan her imkana sahip insanlarsınız!.. Sosyallik sizin için olmazsa olmazdır.Bakın yukarıda anlattığım gibi.Haftasonu demek çamaşır ,ütü ve bilimum haftaiçi halledilemeyen ev işi demek.Ha benim yardımcım var çok şükür diyenler sizde şanslısın hoop 5 puan.Bunları hallettikten sonraki zamanda zaten dinlenmeye, kaportayı toplamaya ayrılan vakittir ki asla yetmez.Oysa ne vardı sanki bu veya üç aşağı beş yukarı bunun gibi hayatları sürdürmek için 20 milyonumuzunda direteceği.
Ben artık bu diretişten vazgeçiyorum.Yeni hikaye ,yeni bir şehir ve yeni bir hayat istiyorum.Sadece artık zamanı gelsin diye bekliyorum.Benim İstanbulumda ben artık ben olarak yaşamımı sürdüremiyorum.Öğrencilik,gençlik hayallerimin eriyip gidişini , koskoca şehir büyürken benim kendi gözlerim önünde küçülüşümü seyretmeye daha fazla tahammül edemiyorum.