#tüm nes başlıkları
çanakkale behramkale'de bulunan antik kent. harika doğası, pırıl pırıl denizi ile en sevdiğim yerlerden biri. kadırga koyu muhteşem.
birkaç gün önce kullandığım yeni otoban. pek çok noktasında gişe mevcut. başakşehir'den giren bir araç (bkz: yavuz sultan selim köprüsü)'nü kullanıp (bkz: osmangazi köprüsü)'nü geçtiğinde (bkz: bursa)'ya kadar sadece yolu kullandığı için yaklaşık 210 tl harcamış oluyor. 100 TL de yakıt kullansan 300 TL sadece bursa'ya kadar harcama. bu gidişin bir de dönüşü olacak tabii... hizmet değil, lüks tüketim başka bir şey denmez buna.
geçen gün 17,90 TL'den 10 TL'ye düştüğünü gördüğüm için satın aldığım şampuana 17,90 TL ödediğimi faturasında gördüğüm zaman ayıldığım durum. eğer üye kartınız yoksa, kartı aldıysanız ama web sitelerine girip aktivasyonunu yapmadıysanız, tüm bunları yaptığınız halde kartınızı yanınızda taşımıyorsanız indirimsiz fiyattan satın alıyorsunuz. (bkz: gratis) (bkz: migros) gibi yerlerde telefon numarası vererek direkt işlem yaptırabilmenize rağmen watsons, işi yokuşa sürüyor ve indirim işlemi yapmıyor. kasiyerlerini bu konuda eğitmişler belli ki, indirimli fiyatın bu koşulla geçerli olduğu konusunda insanları uyarmıyor, "fiyat kartında yazıyor" diyerek geçiştiriyorlar. bunun bir satış stratejisi olduğunu, insanlara indirim yapıyormuş gibi gösterip bunu pek çok koşula bağladığını (kart alacaksın, web sitesine girip aktivasyon yapacaksın, kartı her zaman yanında bulunduracaksın), bunu fark etmeyen pek çok insanın indirimli aldığını sandığı ürünleri normal fiyatından aldığını ve bunun da dolandırıcılık olduğunu düşünüyorum. bir daha çöp dahi almam, bu aldıklarımı da poşetine kadar iade ettim.
izlediğimiz pek çok dizide imzası olan kıymetli çevirmen.
az önce okuduğum bir inceleme yazısında (bkz: game of thrones) romanlarını kusursuz bir türkçe ile çevirdiğini öğrendiğim müzisyen, çevirmen.
derya köroğlu'nun kurduğu ve solistliğini yaptığı müzik grubu. tarzına, kemençe ve flüt kullanımını bambaşka bir boyuta taşımasına hayranım. derya köroğlu'nun farklı ses tonuyla taçlanıyor şarkıları. en sevdiğim şarkılardan biri fırtına
dünyaca ünlü piyanistimiz. birkaç kez canlı performansını da dinleme imkanı bulduğum için kendimi şanslı hissediyorum. nazım oratoryosu, (bkz: genco erkal)'ın da katkısıyla gerçekten çok iyiydi. chopin: nocturne no:20, in c sharp minör son günlerde beni en çok dinlendiren kayıt.
not: instagram'da 150 ünlü ressamın resimlerini paylaştığında ben de takibi bırakanlardanım. ama bu, o resimleri sevmemem ya da sanatın beni rahasız etmesinden değil, bana göre instagram'ın yanlış kullanılmasından dolayıydı. 150 resim paylaşacaksam en azından sıralı olarak 10 tane paylaşırım. o ise: "tek tek yayınlayınca, hem her biri hakkında altında oluşan bilgi birikimi, çok değerli yorumlar, fikir alışverişi daha özel oluyor. bu yüzden tek tek.. itinayla… her resim bir dünyadır. interneti kirletmiyoruz, tam tersi, temizliyoruz." demişti, buna da hak vermiştim. neyse, sonrasında yeniden takip etmeye başladım. seviyorum fazıl say'ı. hep çalsın, biz hep dinleyelim.
not: instagram'da 150 ünlü ressamın resimlerini paylaştığında ben de takibi bırakanlardanım. ama bu, o resimleri sevmemem ya da sanatın beni rahasız etmesinden değil, bana göre instagram'ın yanlış kullanılmasından dolayıydı. 150 resim paylaşacaksam en azından sıralı olarak 10 tane paylaşırım. o ise: "tek tek yayınlayınca, hem her biri hakkında altında oluşan bilgi birikimi, çok değerli yorumlar, fikir alışverişi daha özel oluyor. bu yüzden tek tek.. itinayla… her resim bir dünyadır. interneti kirletmiyoruz, tam tersi, temizliyoruz." demişti, buna da hak vermiştim. neyse, sonrasında yeniden takip etmeye başladım. seviyorum fazıl say'ı. hep çalsın, biz hep dinleyelim.
apple'ın kablosuz kulaklığı. oldukça kullanışlı. sonraki versiyonunda renkler de olacakmış.
(bkz: eric clapton)'un en sevdiğim şarkısı. eric clapton, çok yakın arkadaş olduğu the beatles üyesi george harrison’ın eşi pattie boyd'a aşık oluyor. o zamanlar okuduğu "leyla ile mecnun" hikayesinden etkilenerek onun için layla'yı yazıyor.şu kaydı dinlemeye doyamıyorum. 90'lı yıllarda, ankara yüksel caddesi daha kebapçılar tarafından işgal edilmemişken, bazı cafelerin bahçesinde müzik kutuları vardı. kışın ağaçlar karlarla süslenmişken müzik kutusunda dinler, şarkılar söylerdik. bana hep bunu hatırlatır. o zamanlar ankara güzel bir şehirdi.
özellikle yazın çok iyi giden, içimi hafif ve lezzetli şarap. soğuk olmalı tabii.