#tüm nes başlıkları

anlatılmak isteneni komik ya da iğneleyici olması için abartan, çarpıtan resim türüdür. (bkz: selçuk erdem), (bkz: yiğit özgür) en çok güldüğüm çizerler.
özellikle cins hayvanları üreterek, sorumluluğunu üstlenemeyecek kişilere para ile satılmasına karşı olan akımın mottosu. hayvanlar sürekli çiftleştiriliyor, doğurtuluyor ve satılıyor. önceden bunu bazı üretim çiftlikleri yapardı şimdi evine 3-4 cins kedi-köpek alan üretime geçip satışa başlıyor. instagram, facebook gibi sosyal medya kanalları üreticilerin hesaplarıyla dolu. parayı veren hayvanı satın alıyor, bakabilir mi bakamaz mı kimsenin umurunda değil. acilen önlem alınmalı ve bu iş bu kadar kolay olmamalı. özellikle iri ırk köpekler barınağa düşerse sahiplenilmeleri çok zor. onları barınağa bırakmak ölüme terk etmekle eşdeğer. sokaklar, barınaklar aç ve sahipsiz hayvanlarla doluyken para vererek bu sisteme hizmet etmek o zavallı hayvanların sokaklarda perişan olmasına da hizmet etmek demek. bu nedenle satın alma, sahiplen!
kırmızı görmüş boğa gibi sinyali gördüğü anda gaza basar ki sen o şeride girme. arkadaş madem bu kadar benimsedin o şeridi, hakkını ver.
ilk gün san marco meydanını keşfedebilirsiniz. san marco bazilikası, doges palace (palazzo ducale) ve torre dell’orologio saat kulesi bu meydanda. bu harika yapılara meydandaki 4-5 noktadan sırayla sergilenen canlı klasik müzik performansları eşlik ediyor.

venedik'te gondola binmek şart ancak ücreti gondol başına ödüyorsunuz. (80 euro) bu nedenle biz iki turist arkadaşla birlikte binip daha uygun bir maliyet yakalamıştık. 6 kişiye kadar yolu var. ne kadar kalabalık o kadar ekonomik.

akşam üstü piero mauro snack bar'da şarapla birlikte çok lezzetli mini sandwichler yiyebilirsiniz.

akşamı ise gondol limanına giderken solda yer alan ve hemen her akşam canlı oda orkestralarını dinleyebileceğiniz tarihi mekanlarda geçirebilirsiniz. gerçekten çok keyifli ve fiyatları da oldukça uygun.

ikinci gün ise hediyelik mağazalarını gezebilirsiniz. buralarda murano camından üretilmiş güzel obje ve takılar bulabilirsiniz. ve tabii ki venedik maskeleri satan oldukça çok mağaza var.

vivaldi'ye doymak istiyorum derseniz venedik baroque orkestrası ve la fenica’ya gidin derim. bu tarz organizasyonlarda her zaman biletleri önceden ayarlamak önemli. aylarca bilet bulunamayabiliyor çünkü.
bir yelkenliyle çeşme, göcek, kaş arasında mekik dokuma hayali kuruyorum. bir tanıdığımın paylaştığı koy fotoğraflarını ve yunuslarla yelkenlinin dans videolarını izledikten sonra.
murathan mungan'ın yazdığı, doğduğu şehir (bkz: mardin) 'i, çocukluğunu anlattığı; fotoğraflarla süslediği, bana göre en güzel kitabı.
çok sevdiğim (bkz: paranın cinleri) kitabının yazarı. kitapta en çok sevdiğim bölümlerden biri, babasının fotoğrafı çekilirken yanında görünemeyeceği için kendi çözümünü bularak arkadaki cama iliştirdiği beyaz kağıtla ilgili şu satırlar:

bütün fotoğraflarda babamın yanındaki kapının camında o boş, beyaz kağıt görülüyor: gizli ben
oradaydım. babamın yanı başında.
kâğıdı öne sürüp, kendimi geri çekmemin işaretinde, sonraki hayatıma ait bir metafor bulmak mümkün elbet.
görülmek uğruna, yıllardır o boş beyaz kâğıda yazıyorumdur belki de…”
duygu, düşünce ya da ilkeleri kısa ve öz anlatan sözlerdir.

"tanıdığım en güzel insanlar, yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi ve kaybı yaşamış olan, diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş romantik ve anarşist olan insanlardır. bu kişiler yaşama karşı geliştirdikleri kendine has takdir, direniş, duyarlılık ve anlayışla; şefkat, nezaket, bilgelik ve derin sevgiden kaynaklanan bir ilgi ve sorumlulukla doludurlar. güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar..." elisabeth kübler-ross
yunanistan. schengen ihtiyacı yoksa sakız adası, kos adası, midilli adası gibi yerlere kapı vizesiyle de girebilirsiniz. ama pahalıya gelir. 60 euro gibi bir maliyeti var. 80 euro verip schengen almak daha mantıklı.