#tüm nes başlıkları

bir yelkenliyle çeşme, göcek, kaş arasında mekik dokuma hayali kuruyorum. bir tanıdığımın paylaştığı koy fotoğraflarını ve yunuslarla yelkenlinin dans videolarını izledikten sonra.
murathan mungan'ın yazdığı, doğduğu şehir (bkz: mardin) 'i, çocukluğunu anlattığı; fotoğraflarla süslediği, bana göre en güzel kitabı.
çok sevdiğim (bkz: paranın cinleri) kitabının yazarı. kitapta en çok sevdiğim bölümlerden biri, babasının fotoğrafı çekilirken yanında görünemeyeceği için kendi çözümünü bularak arkadaki cama iliştirdiği beyaz kağıtla ilgili şu satırlar:

bütün fotoğraflarda babamın yanındaki kapının camında o boş, beyaz kağıt görülüyor: gizli ben
oradaydım. babamın yanı başında.
kâğıdı öne sürüp, kendimi geri çekmemin işaretinde, sonraki hayatıma ait bir metafor bulmak mümkün elbet.
görülmek uğruna, yıllardır o boş beyaz kâğıda yazıyorumdur belki de…”
duygu, düşünce ya da ilkeleri kısa ve öz anlatan sözlerdir.

"tanıdığım en güzel insanlar, yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi ve kaybı yaşamış olan, diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş romantik ve anarşist olan insanlardır. bu kişiler yaşama karşı geliştirdikleri kendine has takdir, direniş, duyarlılık ve anlayışla; şefkat, nezaket, bilgelik ve derin sevgiden kaynaklanan bir ilgi ve sorumlulukla doludurlar. güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar..." elisabeth kübler-ross
yunanistan. schengen ihtiyacı yoksa sakız adası, kos adası, midilli adası gibi yerlere kapı vizesiyle de girebilirsiniz. ama pahalıya gelir. 60 euro gibi bir maliyeti var. 80 euro verip schengen almak daha mantıklı.
bir süredir dikkatimi çeken ama yakıştıramadığım için dillendiremediğim mevzudur. daha önce de başıma geliyordu ancak son 2-3 aydır sayısı artmaya başladı. yaklaşık 2 ay önce tam 1,5 saat araç bulamadım. konum giriyorsun, yakınında 4-5 araç görünüyor, bir türlü hiçbiri onaylamıyor. derken içlerinde en uzak mesafede olan onaylıyor ve 15-20 dk. varış süresi belirtiyor. aradan 10 dk. geçiyor arayıp "kusura bakmayın gelemeyeceğim, başkasını çağırın" diyerek iptal ediyor. yine dün aynı şekilde karaköy'de kaldık. bir sürü araç görünürken hiçbiri onaylamadı. onaylayan da "5 dakikaya geliyorum, kaç kişisiniz?, trafik çevirmesi var" vs... diye diye 40 dakika bekletti, sonunda yolculuğu iptal ettim. bence aynı sarı taksiler gibi yolcu-mesafe seçmeye, keyfi hareket etmeye başladılar. iyi dediğimiz iki gün yaşamıyor arkadaş! güvendiğimiz dağlara kar yağmaya başlamış...
gözlerimi kapatarak ve haykırarak söylediğim muhteşem şarkı. ben böyleyim - athena aynı zamanda athena'nın da en sevdiğim şarkısı.
az önce bir arkadaşımın konya'dan getirdiği ve hayatımda ilk kez yediğim leziz tatlı. tadı aynı raffaello 'ya benziyor, çıtır çıtır, hindistan cevizli, hafif, harika bir şey. pek çok değerimiz gibi bu da markalaşamamış maalesef. konya sarması - nes-JjXwd
saçmalığın ta kendisidir. "yıllarca bizi aşağıladılar" temasıyla bugünlere gelenlerin ekmeğine yağ sürmektir. artık şekilcilikten uzaklaşmak ve bu politikaların kimseye bir faydasının olmadığını öğrenmek gerekir. bunu yapanlara gerekli cevabı (bkz: ekrem imamoğlu)'nun eşi sevgili (bkz: dilek imamoğlu) vermiştir: " eğer bir aşağılama ya da güzelleme yaptıklarını sanıyorlarsa bilmeliler ki beni de aşağılıyorlar. çünkü ben sayın semiha yıldırım'ın fotoğrafına bakınca kendi annemi, kendi ablamı görüyorum."