#tüm nes başlıkları

keşke her insanda olsaydı dediğim erdem. ama meşhur serzenişimizdeki gibi "vefa istanbul'da bir semt adıymış!"
gide gide 1 mayıs'ta gittiğim ve gezme imkanı bulamadığım canım müze. neyse, floransa'ya tekrar gitmek için güzel bir bahane en azından. harika bir şehir...
aklı başında ekonomist. dün dinlediğim bir konuşmasında link pek çok doğru noktayı anlattıktan sonra dedi ki kapitalizmin özü şudur: paylaşılacak bir para varsa patronlar paylaşır, ödenecek borç varsa halk öder!
yaratıcı olanı çok keyiflidir. pirelli'nin " kontrolsüz güç, güç değildir " sloganı atasözü gibi hafızalara kazınmıştır mesela. son günlerde yayınlanan haribo reklamının da gülümsetmediği kimse yoktur diye tahmin ediyorum. içerik üreten her türlü medyanın kazanç kaynağıdır aynı zamanda. reklamlardan nefret eden babama "bir şey üretsen, pazara çıkarsan, biri gelse ve bu ürünü bana ver ama bedava ver dese verir misin?" demiştim. o da tabii ki "hayır" dedi. reklam da işte "senin bedava sanarak izlediğin ama aslında bedava olmayan o ürünün ödemesi" dediğimde hak vermişti olaya. tv reklamlarının çok uzun sürmesi, internet reklamlarının her yerden fışkırdığında yarattığı görüntü kirliliği, video önü reklamlarının gereksiz uzun olması sinir bozucu. bu nedenle pek sevilmemesi normal ama çok da ön yargılı olmamak lazım. mesela doğal reklam içeriklerinin altına yazılan öcü görmüş gibi "reklam buuuu" yorumlarına çok gülüyorum. arkadaş adam taş mı yesin? para kazanacak tabii :) neyse ki alternatif medyalar oluştu da (netflix gibi) bu sorundan muzdarip olanlara bir çözüm sundu. reklam izlemek istemiyorsan aylık şu kadar öde, istediğin içeriği reklamsız izle diyor.
cuma günü müge anlı sayesinde tanıdığım korkunç aile. sapkınlık, cahillik, canilik, sahtekarlık hepsi bunlarda. akıl sır ermiyor yaşananlara. en çok merak ettiğim ise o zavallı çocuklar bu eziyetleri çekerken nasıl olur da bunlara tekrar tekrar teslim edilir? bu kadar insan zarar görene kadar, ölene kadar, aklını yitirene kadar komşular, polis nerede? yaşattıklarını yaşamadan ölemesinler inşallah! detay link
türkiye'nin tartışmasız en iyi kuruyemişini koz'dan alabilirsiniz. kadıköy, erenköy ve şaşkınbakal'da mağazaları var.
kapadokya'da bulunan yer altı şehri. yerin 7 kat altına inerek kilisesine ulaşabiliyorsunuz. iniş ve çıkış tek koridordan, çok dar. pek çok noktasında iki büklüm eğilerek yürümeniz gerekiyor. inen ve çıkanların kesiştiği noktalarda dehlizlere girerek yer açabiliyorsunuz ama birinde dehliz de olmayınca yaşanan sıkışıklık nedeniyle bir kadın bayılmıştı. klostrofobisi olanlar için eziyet. oldukça enteresan, hayrete düşüren ve görülmesi gereken bir yer...
saçma sapan gömlekler 250-300 tl, elbiseler 500-700 tl! bu ülkede, bu fiyatlara ürün satmaya çalışmak için delirmiş olmanız lazım. delirdiniz mi?