#tüm nes entry'leri

yaseminlisi harika olan çaydır. doğadan büyülü bahçe yaseminli yeşil çay ve doğadan ginkgolu yeşil çay en sevdiklerim.
lost on you (live session) her çaldığında ayvalık babu art&craft studio bar'da geçirdiğim keyifli anlar aklıma gelir.

babu sahibinin lakabı. ahşap heykeller yapan bir sanatçı. mekanı ise küçük, keyifli ve ayvalık huzurunu hissettiğiniz bir yer. uğrayın derim.
banyo ve tuvalet olmadığı için kaçtığım aktivite. böceklerden de korkuyorum hem.
internet yerine acentaları kullanmak da faydalı olabiliyor. aynı şey otel fiyatlarında da geçerli.
büyük hevesle gittiğim, yukarıdan bakınca harika görünen ama insanların çöplüğe çevirmiş olması nedeniyle hevesimin kursağımda kaldığı güzelim koy.
Melih Gökçek'in daha Ankara'yı darma duman etmediği yıllarda SSK iş hanında Pilli Bebek dinleyebildiğiniz, Sakarya'da bira içebildiğiniz, Dost Kitapevi'nde saatler geçirebildiğiniz, Karanfil Pasajı'nda gümüşlere dalıp Yüksel Caddesi'ne çıktığınız, Yüksel Caddesi'ne kar yağdığında cafelerin bahçesinde müzik kutularından harika şarkılar dinleyebildiğiniz bir yerdi. 90'lı yıllarda lazanya ile şarap içebildiğim yerler dönerci olmuş.
Trafikten psikolojinin bozulmasıdır. "Hava mis kendimi sahile atayım" dersin, 2 saatte gidemeyip sinirin bozulur dönersin. İşe, toplantılarına, buluşmalarına hep geç kalırsın. Çünkü eskiden işe gidiş-geliş saatlerinde olan trafik artık her an, her yerde! İstanbul'un şatafatına kanmayın. "Dışına baktım yeşil türbe, içine girdim estağfurullah tövbe" lafı tam bu şehire göre. O sosyal, renkli aktivitelerin hiçbirini trafikten ya yapamıyorsunuz ya da yapmak için çok ciddi emek sarfediyorsunuz.