#tüm nes entry'leri

çok sevdiğim (bkz: paranın cinleri) kitabının yazarı. kitapta en çok sevdiğim bölümlerden biri, babasının fotoğrafı çekilirken yanında görünemeyeceği için kendi çözümünü bularak arkadaki cama iliştirdiği beyaz kağıtla ilgili şu satırlar:

bütün fotoğraflarda babamın yanındaki kapının camında o boş, beyaz kağıt görülüyor: gizli ben
oradaydım. babamın yanı başında.
kâğıdı öne sürüp, kendimi geri çekmemin işaretinde, sonraki hayatıma ait bir metafor bulmak mümkün elbet.
görülmek uğruna, yıllardır o boş beyaz kâğıda yazıyorumdur belki de…”
alman filozof. şu şiirini çok severim:

gidene kal demeyeceksin...
gidene kal demek zavallılara,
kalana git demek terbiyesizlere,
dönmeyene dön demek acizlere,
hak edene git demek asillere yakışır.
kimseye hak ettiğinden fazla değer verme,
yoksa değersiz olan hep sen olursun...

düşün...
kim üzebilir seni senden başka?
kim doldurabilir içindeki boşluğu, sen istemezsen?
kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
kim yıkar, yıpratır sen izin vermezsen?
kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
her şey sende başlar, sende biter…
yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme...
tükettirme içindeki yaşam sevgisini...

ya çare sizsiniz ya da çaresizsiniz...
öyle bir hayat yaşadım ki, cenneti de gördüm cehennemi de.
öyle bir aşk yaşadım ki, tutkuyu da gördüm pes etmeyi de.
bazıları seyrederken hayatı en önden, kendimi bir sahnede buldum.
oynadım... öyle bir rol vermişlerdi ki okudum, okudum anlamadım.
kendi kendime konuştum bazı evimde, hem kızdım hem güldüm halime.

sonra dedim ki, söz ver kendine,
denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin,
sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin,
uçmayı biliyorsan, düşmeyi de bileceksin,
korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredersin.

öyle hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım.
öyle değerliymiş ki zaman, hep acele etmem bundan, anladım.
beşiktaş'ı sevme ve takımımla duygusal bağ kurma nedenimdir. en sevdiğim tanımı (bkz: tuncel kurtiz) yapmıştır: "biz dünyayı değiştirmek istedik, olmadı. ama dünya da bizi değiştiremedi. hayallerim var, ütopik dedikleri düşüncelerim var. insanlığın daha adil, güzel bir dünyada yaşamaya hakkı olduğuna inanıyorum. bütün insanların kardeş olduğuna inanıyor, ırkları küçümsüyorum. ben muhalifim, onun için beşiktaş'ın çarşı grubundan yanayım. çarşı, her şeye karşı."
duygu, düşünce ya da ilkeleri kısa ve öz anlatan sözlerdir.

"tanıdığım en güzel insanlar, yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi ve kaybı yaşamış olan, diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş romantik ve anarşist olan insanlardır. bu kişiler yaşama karşı geliştirdikleri kendine has takdir, direniş, duyarlılık ve anlayışla; şefkat, nezaket, bilgelik ve derin sevgiden kaynaklanan bir ilgi ve sorumlulukla doludurlar. güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar..." elisabeth kübler-ross
az önce paketten çıkan kocaman cipsle şu reklamı hatırlayıp çok güldüm. büyük adam vesselam...
yunanistan. schengen ihtiyacı yoksa sakız adası, kos adası, midilli adası gibi yerlere kapı vizesiyle de girebilirsiniz. ama pahalıya gelir. 60 euro gibi bir maliyeti var. 80 euro verip schengen almak daha mantıklı.
cahil insanın ne kadar tehlikeli olduğunun kanıtıdır. madımak'tan farkı yoktur. zira "yakın o evi" diye bağıran kadın da bunu amaçlamıştır. yumruk atan yakalanmış ama kışkırtan kadından ses yok. o da, kışkırtıcı diğerleri de yakalanmalı ve hak ettikleri cezayı çekmeliler.
bir süredir dikkatimi çeken ama yakıştıramadığım için dillendiremediğim mevzudur. daha önce de başıma geliyordu ancak son 2-3 aydır sayısı artmaya başladı. yaklaşık 2 ay önce tam 1,5 saat araç bulamadım. konum giriyorsun, yakınında 4-5 araç görünüyor, bir türlü hiçbiri onaylamıyor. derken içlerinde en uzak mesafede olan onaylıyor ve 15-20 dk. varış süresi belirtiyor. aradan 10 dk. geçiyor arayıp "kusura bakmayın gelemeyeceğim, başkasını çağırın" diyerek iptal ediyor. yine dün aynı şekilde karaköy'de kaldık. bir sürü araç görünürken hiçbiri onaylamadı. onaylayan da "5 dakikaya geliyorum, kaç kişisiniz?, trafik çevirmesi var" vs... diye diye 40 dakika bekletti, sonunda yolculuğu iptal ettim. bence aynı sarı taksiler gibi yolcu-mesafe seçmeye, keyfi hareket etmeye başladılar. iyi dediğimiz iki gün yaşamıyor arkadaş! güvendiğimiz dağlara kar yağmaya başlamış...