#tüm kedilimedili entry'leri

eserlerinde yabancılaşma ve yalnızlık kavramlarını psikolojik temelli ele alan, varoluşçuluğun izlerini taşıyan, dolayısıyla yaşadığı dönemden de etkilenerek sosyal değişimlerin üzerinde duran ve tarihsel arka plana önem veren yazar.

imzasını taşıyan aylak adam, anayurt oteli ve canistan gibi romanların dışında; gerçeküstü ögelerle gelenekseli birleştirdiği ve masal formu taşıdığı için zamandan bağımsız olarak bugüne taşınan çocuk kitapları da bulunuyor. yazarın 12 eylül öncesi dönemde yazdığı bu kitaplarda, bi' nevi içini döktüğü; ancak bunu zamanın etkisiyle sembolik anlatımdan yararlanarak kapalı şekilde yapmayı tercih ettiği ve çocuk kitabı olarak anılsa da bolca psikolojik çözümlemeye ve detaya yer verdiği söylenebilir.
elzem şeyler dışında, gününüzü güzelleştirecek detayların da eklenebileceği listedir. örneğin çalması inanılmaz kolay olan minik bir mızıka ile kısa bir alıştırma sonrası birkaç şarkı çıkartabilir, karşınızda duran görüntüyü boya kalemleri ve not defterinize düşeceğiniz küçük notlar ile daha unutulmaz hale getirebilirsiniz.
merkezindeki en uzak iki nokta arasının maksimum 15 dakika olduğu, ilk geldiğinizde size muhtemelen "nasıl yani bitti mi, bu kadar mı?" dedirtecek, adeta bir koridoru andıran tek ana cadde üzerine kurulu şehir. anadolu'nun bozkırı, tam bir patates cenneti.

elbette küçük oluşundan dolayı imkanlar kısıtlı ancak istedikten ulaşmak çok da zor değil. bisiklet ile günübirlik gidilebilecek yeşilburç, hançerli, gümüşler gibi; "biraz daha uzaklaşayım, meşhur kirazlardan da yeyip döneyim" derseniz ise ulukışla/darboğaz gibi güzel rotaları bulunmakta. dağcılık ve kamp için ise çamardı taraflarına geçebilirsiniz.
bugün itibariyle "dünya günlükleri" adlı üçüncü albümleri yayınlanmış olan grup.
her kültürde farklı betimlenen ve farklı hikayelere sahip düşsel varlık. türk mitolojisinde "susulu" olarak geçer.
ahmed arif'in "sarhoşuyum" dediği şair ve yazar. yaşamının büyük çoğunluğu hapiste ve sürgünde geçmiş, hapiste geçen günlerini en vurucu biçimde "ben içeri düştüğümden beri" şiirinde anlatmıştır.

nazım içeri düştüğünden beri dünya güneş'in etrafında on kere dönmüş, nice kalemler tükenmiş, ürkek taylar şahlanıp kısrak olmuştur. hatta katiller, kaçakçılar dahi çıkmış; o içeride kalmıştır. bir başka şiirinde sözünü ettiği, güneşe çıktığı o ilk pazar gününü beklemiştir. ve kavgasından, kavuşamadığı hürriyetinin ağırlığından o an için sıyrılıp "toprak, güneş ve ben; bahtiyarım" demiştir. çünkü onun için zeytin fidanları hep fidan, hep çocuktur...

hasan hüseyin'e sorsan "haziran'da ölmek zor"dur, o ise 3 haziran 63'te sessizce dünyaya veda etmiştir moskova'dan.

"ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
ona sorarsanız: lafı bile edilemez, mikroskobik bir zaman
bana sorarsanız: on senesi ömrümün
bir kurşun kalemim vardı, ben içeri düştüğüm sene
bir haftada yaza yaza tükeniverdi
ona sorarsanız: bütün bir hayat
bana sorarsanız: adam sen de, bir hafta...
katillikten yatan osman, ben içeri düştüğümden beri yedi buçuğu doldurup çıktı
dolaştı dışarıda bir vakit,
sonra kaçakçılıktan düştü içeri, altı ayı doldurup çıktı
dün mektubu geldi, evlenmiş, bir çocuğu olacakmış baharda
şimdi on yaşına bastı, ben içeri düştüğüm sene ana rahmine düşen çocuklar
ve o yılın titrek, uzun bacaklı tayları,
rahat, geniş sağrılı birer kısrak oldu çoktan
fakat zeytin fidanları hala fidan, hala çocuktur..."
akademik başarısı ailesini tatmin etmeyen, hatta başka alanlarda üzerine düşülse çok yetenekli olduğu görülebilecek öğrencilerin; bazen iyi niyetle de olsa çözüm değil bir suçlu/sorumlu aranması sonucunda; muhtemelen nitelenecekleri durum.