#tüm begemos başlıkları

Yalnızlıklar, hasan ali toptaş'ı edebiyata döndüren kitap. Okuyucu olarak devam etme kararı aldığı edebiyata; bu kitabın etkisiyle yazar olarak devam etmiştir. Kitabın türü hakkında bir şey söylemek çok da mümkün değil. Şiir kelimesini kendi kabul etmez, düzyazı da diyemeyiz. En doğrusu metin demek sanırım.

Kitabın ilk önce ismi dikkatimi çekmişti. "Yalnızlık çoğaltılabilen bir şey mi?" diye sormuştum kendime. Sonra o meraktan bu metinleri okumaya başladım. Okudukça yalnızlığın 'öteki kendimizle', 'babalarımızla', 'ölümlerle', 'gidenlerle', 'kalanlarla', 'içinde yaşadığımız toplumla' nasıl da çoğaldığını, yalnızlığın aslında yalnızlıklar cenderesine denk düştüğünü anladım. Anlamak çoğu zaman pek makul bir şey değildir. Bu yüzden yalnızlığı biraz daha çoğaltmış oldum kendimde.

Numaralandırılmış 31 metinden oluşuyor kitap. Her metnin sonu o metnin özetini içeren son bir yalnızlık sözüyle bitiyor:

" Yalnızlık uçurumları giyinmektir biraz da."
"Babalar alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır."
"Ölülerin dönüp dönüp bizde yaşamasıdır yalnızlık."

"Yalnızlık alıp karşına kendini,
Öteki kendinle konuşmaktır.
Bakışmaktır, öteki kendinlerle;
Dövüşmektir.
Kimi zaman da öldürmektir
içlerinden sana en çok benzeyeni,
Benzemiyor diye.

Yalnızlık, öldürmektir." ( 7. Metin)

Bu kitabı okumamak iyidir. Umarım herkes çoğaltılmamış tekil yalnızlığında kalır.
Tılsım, büyü demek özellikle bir eşyayı koruyan büyü. Arapça bir sözcük ve bu kelime birçok batı diline de geçmiş . Mesela İngilizce 'talisman' kelimesi tılsım kelimesinden gelmekte.

Bu kelimeyi söylerken bile sesin hazzına kapılmamak mümkün değil. Harfler dudaklarınızın arasından sır verir bir fısıltıyla çıkar. Anlamını bilmiyor olsanız bile ortada gizemli bir şeyler döndüğünü hissedersiniz.

Kelimelerin de ruhu vardır. Tılsım kelimesi ruhu olan kelimelerden biri. Bir kadının ruhuna yakışan en güzel kelimelerden biridir bence. Biraz gizemli, biraz esrarengiz ne olduğunu hissetseniz bile tam olarak çözümleyemediğiz bir tını gibi...
Seyyah-ı alem evliya çelebi'ye göre İstanbul'da yirmi yedi yüksek dağ üzere yirmi yedi (bkz: tılsım) bulunmaktaymış. seyahatname nin bu bölümü baya eğlenceli. Bu tılsımların bir kısmı onun zamanına kadar durmakla beraber bir kısmı da çeşitli sebeplerden bozulmuştur. istanbul'u gezmek eğlenceli ama sürekli gördüğümüz şeylere geçmişte yüklenen manaları görmek zaman zaman heyecan verici oluyor.

Mesela Sultanahmet meydanı'ndaki burma sütun önemli tılsımlardan biriymiş. 3 ejderhanın birbirine dolandığını gösteren günümüzde başları olmayan bu heykel, Surende adlı bir filozof tarafından şehri yılan, çiyan ve akrepten korumak için yapılmış. II. Selim keyif olsun diye ejderha başlarından birini bozdoğan mücevher topuzu ile yerinden edince İstanbul'un batı yakasında yılanlar görülmeye başlamış.

Altımermer'deki sütunda Eflatun-ı Îlahi sivrisinek resmi yaparak istanbul'u sivrisineklerden kurtarmış.

Koyunu kurt ile gezdiren, leyleğin şehir içerisinde yuva yapmasını engelleyen, karı koca kavgasını engelleyen nice tılsım varmış şehri İstanbul'da.