#tüm begemos başlıkları

Erzurum'un Horasan ilçesine bağlı yazılıtaş köyünde bulunan 3000 yıllık Urartu kitabesi. Köyün dışında ıssız sayılabilecek bir yerde kayaların üzerine nakış gibi işlenmiş bir kitabe. Önce zaferlerden bahsedip sonra kitabeye zarar verene beddua ile bitiyor. Ama definecilerin gazabına uğramış üzerinde murç ile açılmış bir delik var.
Söylentilere göre bölgede kazı çalışmaları başlayacakmış.
Haberi ilk okuduğumda şaka zannettim. Ama sağolsunlar bir yeri daha rezil ettiler.
Cennete asansörle inmek nedir? Bu neyin kafası!!!mersin cennet mağarasına asansör yapılması - begemos-gObY6
şükrü erbaş ın fevkalâdenin fevkinde şiiri.
"Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır ömür hanım?"
"Susmak yalnızlığın ana dilidir, ömür hanım, şiiridir."
Ordu belediyesi Ertuğrul Gazi diye Engin Altan Düzyatan'ın heykelini dikiyor. Ağlanacak halimize gülelim mi bilemedim ama çok mantıklı bir harekettir(!) Ülkede büyük bir kesim adamı Ertuğrul Gazi zannediyor. (Maalesef abartmıyorum şahit olmuşluğum var.)
Bu ülkenin en büyük problemleri duyarsızlık ile beraber duyar kasmaktır. Duyarsız olana söylenecek herhangi bir olumlu sıfat bulmak zor.
Duyar kasanlar genellikle sosyal platformlarda özellikle Twitter'da aktifler. Dertleri ne bunların demekten insan kendini alamıyor.meselenin özünü yakalamayan garip bir güruh bunlar.

Zenci mi siyahi mi meselesi? Şimdi bu ülkede zenci demek ırkçı bir söylem midir? Zenci derken bunu mu ifade etmiş oluruz. Ama siyahi derken doğrudan rengine vurgu yapıyorsun. Neden birinin rengi sizi alakadar etsin ki!
Diğer saçma bir duyar örneği. 'Tanrı deme günahtır.' Eee senden başka bunun günah olduğunu bilen var mı?

Bence büyük problem. Birçok toplumsal mevzuda görebilirsiniz bunu. Dünya görüşü zerre önemli değildir. Geçen kadına şiddet haberi...buram buram şerefsizlik kokan bir hareket var ortada ama hadsizin biri " kadının saçı görünüyor" yazmış. Eee derdin bu mu?

Kadın hakları, eşcinsellik, hayvan hakları, çevrecilik, çocuk istismarı, din, siyaset, insan hakları gibi mevzular duyarsız olan ile duyar kasan ahmaklar arasında çözüme ulaşamadan, tartışılmadan gündemden kaybolup gidiyor.
ibn fadlan 8. yy' da yaşamış din alimi, diplomat ve seyyah. İdil Bulgarlarının daveti üzerine dönemin halifesi tarafından İslamiyet'i tanıtmak, denetlemek maksadıyla 920-921 yıllarında bölgeye gönderilir. Bu göreve giderken tuttuğu notlar seyahatname adıyla yayımlanır. Bu seyahatname de verdiği bilgiler inanılmaz iyidir. Özellikle o dönem için Türklerin yaşayışı, inanışları, hayata bakışı hakkında birçok bilgiye ulaşılabiliyor.

Oğuzlar, Peçenekler, başkurtlar, Bulgarlar, Hazarlar ve Ruslar hakkında bilgi verir.

Kuzey ışıklarını görüp yaşadığı şaşkınlık, Rusların adetleri ve oğuzlar hakkında verdiği bilgiler dönem için en değerli kaynaktır. Okurken bolca eğlenip çokça şaşıracaksınız. Tavsiye edilir.

Ayrıca 13. Savaşçı filmine konu olmuştur. Antonia Banderas ibn fadlan'ı canlandırır.
Sümerlerin bira tanrıçası. İlk biranın kadın elinden çıktığını duyduktan beri içerken daha bir mutluyum.
Adamlar almışlar tableti önlerine bir de övgü dolu ilahi düzmüşler tanrıçaya. (Tarifle beraber)
"Ninkasi sensin toplayıcı fıçıdan süzülmüş bira döken"
Son yıllarda özellikle halk edebiyatında saha çalışmalarının öne çıktığı bir alan.

Halkın yüzyılların birikimine dayanarak ortaya çıkardığı özellikle doğadan yararlanması ile çok çok önemli bir alternatif tıp kaynağı. Günümüzün kimyasal ilaçlarının tek çare olarak görüldüğü ve yan etkilerinin büyüklüğü ortaya çıktıkça yıllardır 'kocakarı ilacı' olarak küçümsenen bu alan daha da güçlenecektir ve güçlenmelidir.

Belli bölgeler hakkında hazırlanan birçok teze ulaşılabiliyor. Bunların bazılarını denedim ve hepsinden olumlu sonuç aldım. Mesela kantaron çiçeğinden yaptığım yağ ile yaraların ne kadar hızlı kapanabileceğini bizzat tecrübe ettim ve yağı kullandırdığım herkeste aynı sonucu aldım.

Tabiki modern tıbbın yerini tutması mümkün değil ancak inanılmaz büyük bir alternatif ve doğayı tanımak ve doğru değerlendirmek açısından da müthiş önemli bir alan.
Tarsus'un Kapalıçarşısı diyebiliriz. Ama gözünüzde çok büyütmeye gerek yok. Ufak bir yerdir ama çok tatlıdır. Çok tatlı, hoşsohbet esnafı vardır. Özellikle işletmecilerinin birçoğunun kadınlar olması ayrı bir zerafet katar.

Yöresel el sanatlarını burada bulabilir, yöresel lezzetler tadabilirsiniz. Üzerine de 'tarsusi kahve' mis gibi gidiyor.
Mersin'in Tarsus ilçesinin girişinde bulunan kapı. Şehrin surları yıktırılınca geriye bir tek bu antik kapı kalıyor. Eski adı Deniz kapısı. Evliya Çelebi liman kapısı olarak ismini anar. Ama şu an denizin kokusunu bile duyamazsınız o derece uzaktır denize.

Büyük Roma komutanı ve imparatoru Marcus Antonius sevgilisi kleopatrayı bu kapıda karşılamıştır adı da burdan geliyor.

Kapının arka tarafında inanılmaz iyi bir şalgamcı vardır. Yıllarca ülkedeki yarışmada birinciliği kazanmış şalgam. Uzun zamandır gitmiyorum ama daha iyisini daha içmedim.