#tüm begemos entry'leri

1001 gece masallarında alaaddin'in sihirli lambası hikayesinde geçen efsanevi araçtır. insanoğlu binlerce yıllık teknolojisiyle hâlâ bu hayal gücüne erişemedi.

Halıya koyuyorsun piknik sepetini. saatler içinde gidip Paris'te bir parkta ordan aldığın bir şarapla halıyı altına sererek gününü gün edip gerisin geri dönüyorsun evine. Koltuğunun altına sıkıştırıp evinden içeri sokuyorsun.

Alkol kontrolü yok, benzin parası yok, debriyaj-fren-gaz üçlüsüyle işin yok. Tek derdin kalınca bir sopayla tozunu almak.

Uçan halıdan daha kıyak bir araç olamaz. Teknoloji bir gün hayallere yetişecek mi acaba?
Hababam sınıfı sayesinde ilk matbaayı kim getirmiştir hepimiz biliriz Ama , bu işin öncüsü, onun ortağı ve pürüzleri halleden adam said çelebiden pek haberimiz yoktur.
Sözlüğün adına yakışır bir kampanya. Keşke benim olsa demek isterdim çalışmayacak olsam.
Bu topraklarda yetişmiş muazzam insanlarDan biridir. Kırık Türkçesiyle sizi muhabbet terkisine öyle bir alır ki uzağında olmak istemezsiniz. Kendi sanat demez fakat fotoğrafçılığı sanat mertebesine çıkaracak kadar mükemmel bir fotoğrafçıdır. Fotoğraflarına baktığınız zaman duygu geçişinin inanılmaz boyutlara vardığını hissedersiniz. Sanki donmuş bir anın değil de bir insanın bir şehrin yaşamasına tanıklık edersiniz. "Bize boş bir şerit halinde verilen hayatı" kıskanılası bir şekilde doldurmuş örnek alınası insan.

Bugün ölümünün birinci senesi. Yaşamak konusunda Örnek aldığım bir insanı Anmadan geçmenin saygısızlıkla kesişeceğini düşündüğümden buraya ufak bir not bırakmak istedim.
Bir heykele ucube demek ne kadar doğru bilmiyorum ama bazen ucube kelimesi bile ülkemiz heykel sorunsalına hafif bir kelime olarak kalıyor. Özellikle yörenin meşhur olan şeyinin heykelini yapma garabetliği nasıl anlatılabilir. Bu gözler neler gördü. Kızılcahamamdaki 'bazlama', erdemli'de limon', sarımsak, enginar, havuç, cezerye, şeker pancarı, tesbih, sucuk be sucuk heykeli... Bunlar nedir ya? Hiç mi zevkiniz hiç mi vizyonunuz yok!!!

Belediye meclisinde "sucuk heykeli dikmeliyiz" diyen 'vizyon sahibine(!)' bir tane akl-ı evvel "siz ne yapıyonuz" diyemedi mi?
mavi turları başlatan ve ülkemizin ilk turist rehberi olan kişi. Greyfurtu ülkede ilk yetiştiren... Hâlâ aşılamamış deniz romancısı...Mitolojinin içerisinde raks eden adam... Böyle bir sürü şey sayılır ama 'benim en çok merak ettiğim' babasını niye öldürdü?
Charles Dickens romanı. muhteşem bir kurguya sahip roman. Olayların gelişimi, atmosferin oluşturulması, karakterlerin yaratılması ve her karakterlerin roman içerisindeki rolü ince ince düşünülmüş.

Özellikle karakterin derinliği konusunda ders olarak bile okutulur. Hatta uyarlanmış filmleri ve dizisi var ancak karakterlerin derinliğini veremedikleri için pek bir yüzeysel kalmış diyebilirim.

Roman üzerinde söylenecek o kadar çok şey var ki... Ama hayal ettiği dünyaya kavuşup aslında hayallerimiz gerçekleştiğinde gerçekten de arzu edilen bu mudur sorusunu sorduran pip... hırsının ve kininin gölgesinde gelinliğiyle bekleyen miss havisgham... Tavırları, alışkanlıkları ve mesleğinin sırrına kimseyi ortak etmeyişi ile avukat Jaggers... iş ve özel hayatı arasındaki keskin çizgiyle wemmick... Sağduyulu dostluğu ile helbert... Katıksız sevgisi ve bu sevgiye yüz çevirmemesiyle demirci Joe... toplumun ıslah anlayışının yüzeyselliğini haykıran Abel magwitch... Daha kimler kimler...

Bu kadar derinlikli karakteri dönem İngiltere'sinin atmosferi ile birleştirip acındırmadan, sulandırmadan kurgulayıp bir olay içerisinde anlatabilmek ancak bir dehanın ürünü olabilir.
Birbirimizi görmeyeli yıllar olmuş gibi, bakıştık bir süre. Ben, içimden, bakışmak dokunmaya ne kadar yakın böyle, diye geçirdim o sırada. Sonra, o, ayağa kalkıp hızla soyunmaya başladı. İlk kez cesaret ediyordu buna. Üstünde ne var ne yoksa, tek tek çıkarıp attı içimdeki uçurumlara. Birer tutam siyah bulutlarıyla gökyüzü kadar çıplak kalınca da, uzanıp yattı aklıma. Bir bakıma, bedeni aklımın coğrafyası oldu.

Ölü zaman gezginleri- hasan Ali Toptaş