#tüm antabuse entry'leri

abd profesyonel basketbol ligi demektir. hatta bir nevi basketbolseverlerin buluşma noktasıdır. burası sahibi de olan bir şirkettir, devlete veya federasyona bağlı değildir. (mesela david stern diye bir sahibi vardı, 30 yıl bu görevi yürüttü.)

(bilgisi olmayanlar için) abd basketbol liginde 15'i doğu eyaletleri ve 15'i batı eyaletleri olmak üzere 30 takım bulunur. takımlar kendi konferanslarındaki ve diğer konferanslardaki takımlarla toplam 81 maç yapar. (hatta doğu ve batı konferansları da kendi içlerinde ayrılır, güneybatı vb. gibi)

toplam 81 maç sonucunda galibiyet mağlubiyet oranına göre kendi konferansındaki ilk 8 takım play-off oynamaya hak kazanır. play-off eşleşmeleri 1. takım 8. takım ile 2. takım 7. takım ile 3. takım 6. takım ve son olarak 4. takım 5. takım ile eşleşir. burada daha çok galibiyet yüzdesine sahip takıma kattığı şey saha avantajı elde etmesidir. bunun dışında bir avantaj sağlamamaktadır.(iki takımın arasındaki maçlar da önemsizdir)

play-off eşleşmelerinde seride 4 galibiyet elde eden bir üst tura yükselir. bir üst turda da karşılaşacağı rakipten normal sezonda daha fazla galibiyet yüzdesine sahip takım saha avantajını elde eder. yine 4 galibiyet elde eden bir üst tura yükselir ve bu sıralama konferans birincisi elde edilene dek devam eder.

konferans birincileri de finallerde karşı karşıya gelir. senenin şampiyonu da doğu ve batı konferans birincilerinin müsabakaları sonucunda belirlenir.

avrupa basketbolundan farklılıkları ise aşağıdaki gibidir:

- maçlar 48 dakikadır.
- bir oyuncu 6 faul alırsa oyun dışında kalır.
- kullanılan mola süreleri sabit olmayıp 20 saniyelik molalar da kullanılabilir.
- bir oyuncu maç devam ederken de mola alabilir.
- (her ne kadar yazılı olmasa da) hakemler hatalı yürüme çalma konusunda isteksizdir. bir maçta steps çalınmadan maç sonuçlanmış olması pek mümkündür. (topu bir oyuncunun panyaya çarptırıp smaçlaması normalde hatalı yürümedir.)
- teknik faul yerine "flagrent faul" kullanılır. itiraz sebebiyle çalınır ve bu faulün cezası avrupa basketbolundan farklıdır. (sadece 1 serbest atışı, top kullanım hakkı yoktur.)
- açık patika faulü tabiri bulunur. burada hızlı hücumu kesmek için yapılan "yugoslav" faulü, eğer sayı için giden oyuncunun önü açıksa farklı cezalandırılır. (serbest atış+top kullanım hakkı)
- top oyuna girmeden faul yapılırsa cezası farklıdır. (serbest atış+top kullanım hakkı)
- (bir oyun kuralı olmasa da) nba'de oyuncu takası yapılması daha yaygındır. neredeyse hiç bonservis bedeli ödenmez, ağırlıklı takımlardaki oyuncular ve kolejden gelecek seçim hakları kulüpler arasında değiştirilir.

son olarak takımlar arası uçurumun azalması için galibiyet mağlubiyet oranı daha az takım kolejlerden gelecek oyuncular için yapılan seçimde daha üst sıralardan tercih hakkı sahibi olabilmektedir. bu doğrudan sonuncu ilk oyuncuyu alacak seklinde olmamaktadır. bunun yerine her takıma bir tercih oranı verilmekte ve bir "lottery" vasıtası ile sıralama belirlenmektedir.

(örneğin los angeles lakers geçen seneyi 15. yani son sırada kapadı ve ona bitirdiği sıraya göre bir seçim hakkı sunuldu. onlar da seçimlerinde lonzo ball'u tercih ettiler)
tanım: faşizm değildir ırkçılıktır. her ırkçı kendini faşist olarak görmez.

ermeni meselesi osmanlı tarihindeki en çetrefilli konulardan biridir. sebebi 19. yy içerisinde ülke içerisinde türkler tarafından en sevilen millet olan ermeniler, 20. ve 21. yy. içerisinde kanlı bıçaklı düşmanımız haline gelmiştir.

öncelikle osmanlı bankası baskını ile başlayalım:
olay 26 ağustos 1896 günü, 30 kadar silahlı ermeni'nin (mortar tipi bombaları da var) osmanlı bankasını işgal etmesi ile başlamıştır. bakın başlatmıştır diyorum çünkü işin sonu tahmin edilmez ve onarılmaz şekilde sonuçlanmıştır.

tanım basitken "sebebi neydi ki?" sorusu akıllara geliyor. sebep, 1878 berlin antlaşmasında bağımsızlığını ya da özerkliğini kazanmış milletlerin yanında, ermenilere beklediklerinin aksine böyle bir statü verilmemiş olmasıdır.

tabi buna bozulan ermeniler çeteleşerek silah ve mühimmat toplamaya ve saldırıya hazırlık içerisine girmeye başladılar. bu konuda saldırı fikri de ingiltere'nin başının altından çıktığını ekleyelim.(maşayı tuttular ellerini yakmadılar)
tabii bu arada bizim istihbarat teşkilatımız da bu çete faaliyetlerini görüyor ama avrupa devletleri iç işlerimize karışmasın diyerek susuluyor.(darbeyi eniştemden öğrendim)

buraya kadar entry'i okuduysanız buradan sonrası acıklı ve kısa olacak:
baskın olur, ( tam sayı net olmasa da) banka dışına atılan bombalardan 30 kişi(müslüman) ölür. ondan sonra halk ayaklanır "vay sen ermeni'sin" denerek 1000'e yakın sivil ermeni sopalarla öldürülür. polis teşkilatı işin içinde ustalıkla galeyana gelmiş halka ermenileri gösterir. (onlar da maşayı tutar ellerini yakmaz)

bu arada yurt dışına (yurt dışı basınına) olay öncelikle banka baskını ve sayısı belli olmayacak kadar çok müslüman kıyımı diye lanse edilir. sonra da işin aslının öyle olmadığı anlaşılınca abdülhamit (the second) kızıl sultan (rouge sultan) olur.

bilgiler "hap" versiyondur. bu vahşetle ilgili daha detay bilgi isteyen yazarlar istanbul'da 30 saatlik kaos kitabini okuyabilirler.
hayattan dileklerimi ve beklentilerimi minimuma indirdiğim için pek bir şey beklemediğim yıldır.

yaşıyoruz işte hepsi bu...
adem (yokluk) merkeziyet (merkezi hükümet) anlamındadır. osmanlı'da bu görüşü savunan ve ilk kez kullananlardan biri prens sabahattin'dir.

yerel yönetimlerin gücünün kuvvetlenmesi merkezi yönetim kolaylığı getirir. abd'de olan eyalet sistemi bunu getirir ve aslında her eyaletin bağlı olduğu yasalar farklıdır.

ülkemizde ise konu hep güneydoğu sorunu ile özdeşleştiğinden uygulanmaya başlaması gecikmeli olmuştur. merkezi hükümetten ağırlıklı yerel yönetime geçilmesi 82 anayasası ile mümkün olmuştur.( bir nevi kick off)
çalışma hayatımda (bir ay gibi kısa süre olsa da) fabrikada geçirdiğim bursa'nın göçmen nüfus ağırlıklı ilçesi.

burada kestel toki bölgesi vardır ve manzarası berbattır.
iş hayatımdaki başarısızlıklarımdan sonra özel hayatımın da buna eklenmesiyle yetti artık dediğim şeydir.
git be kardeşim, allah'ından bulasın!
başlıkta kendimi şu şekilde düzenlemeyle buluyorum:

"evlendiği için" kaybedenler kulübü!
bir çeşit bedava kazanabileceğiniz altcoin.

ilk girişte bedava 100 vtc veriyorlar bu da yaklaşık bir ay içinde kripto para hesabınıza geçiyor. (100 vtc şu anda 42.34 amerikan doları)

taş atmadan, kolum yorulmadan, parasıyla girmeden vitcoin kazanmak için şuradan giriş yapabilirsiniz.
vtc ile vadeli gibi para kazanma yolları vesaire de var da onları hiç anlatmaya gerek yok. üye ol, login ol paranı al kardeşim.

not: bitcoin ve yatırım tavsiyesi değildir, bedava olmasa zaten parmağımı kımıldatmam diyen kişi tavsiyesidir.

editcan: sitenin scam olduğuna dair fazlasıyla yazılan çizilen bulunuyor. ücretsiz giriş yapmanın dışında bir şey yapmazsanız sorun bulunmuyor.
burdayım kardeşim gel özelden yaz desem?

tanım: ekşi sözlükteki sonu gelmez maç ve siyaset muhabetlerinden kaçan ve gezgin sözlüğe sığınan adamdır.
bu milletin pek alışkın olmadığı şey değildir. ceza alacaklarından dahi şüpheliyim.

linke tıklamanız halinde olayın daha kötüsüne denk geleceksiniz.

tanım: welcome to turkish banana republic!