#tüm jackie-brown entry'leri

Sene 2002 ve lisans öğrencisiyim. harçlığımı çıkarmak için bir organizasyon firmasında part time çalışıyorum. 23 nisan çocuk festivali için park orman’dayız. ben biraz erken gittim ve havuz kenarında bankta oturmuş supervisor’ı bekliyorum, beklerken de nokia 6610 telefonumda bounce oynuyorum. derken bir beyefendi yanında küçük çocuğuyla gelip fotoğraflarını çekmemi rica etti. telefonu elimden bırakıp ayağa kalkarak havuz kenarında fotoğraflarını çektim. o sıra supervisor’lardan biri uzaktan bana seslenerek yanına çağırdı. beraber restorana girdik topluca kahvaltı yapmak için. masaya oturmamla cebinde telefonumun olmadığını farkettim. kendisi hemen kendi telefonunu verip arattırdı. nafile, anında telefonu kapatıp cebe indirmişlerdi bile. ben bankta otururken orada havuzla ilgilenen bir dayı vardı. başka da kimse yoktu. ya o indirdi cebe ya da oğluyla fotoğraflarını çektiğim adam. koskoca park orman gibi bir müessesenin kameralarının çalışmaması da ayrı hadiseydi tabi.

Bunun dışında 2006 yılında askerdeyken evimize giren hırsız nokia 7610 ’umu götürmüştü.
facebook’daki gruplarda goygoy yapma konusunda eline su dökülemeyen türk milletinden, olmayan bilgilerinden iki kelime paylaşmalarını da bekleyemezsiniz. bu yüzden aylardır sol framede aynı başlıklar kamp atmış durumdalar. önce sözlüğün reklamını yapıp üye sayısını artıracaksın, ondan sonra mobil uygulama işi kolay.
onu değil, başkalarını tercih ettiğiniz anda biter. bu illa fiziksel bir birliktelik ya da aldatma gibi algılanmasın. olayın farklı bir boyutu daha var. deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki, sevişmeleriniz biterse ilişki de biter, kadını da kaybedersiniz. duygusal olarak ona karşı bir şey hissetmeyebilirsiniz, bunu tolere edebilir ve o size karşı tutkulu olduğu müddetçe tek taraflı da olsa ilişkiyi yürütür. ama bedenen arzu edilmediğini hisseden bir kadın sizin artık onu değil bir başkalarını tercih edebileceğinizi düşünür ve o kadın gider.
istanbul => paris => new york aktarmalı uçuşumda paris’ten binen jean claude van damme ile seyahat etmiştim. uçakta biraz alkol alınca ufak şımarıklıklar yapmıştı ama her haliyle sempatik bir aktör.

2-3 yaşlarımdayken de diyarbakır => ankara => istanbul uçağında rahmetli bülent ecevit ve kadir inanır binmişti. bir adet ecevit’in kucağında fotoğrafım bile var.
yengeç erkeği ve kadını birbirinin zıttıdır. tanıdığım 3 yengeç kadın da sinsi, güvenilmez ve yalancılardı.
böyle bir kaç tane asker arkadaşım var. hala görüşürüm. bir tanesinin kendi navigasyon ve yazılım şirketi var. askere zırhlı gmc jeepiyle gelmişti. sonra kapalı bir otoparka 155 günlük ücreti nakit verip arabayı oraya bırakmıştı. çarşı iznimizde basar ankaraya inerdik. adamın babası jinekologdu ve nişantaşı’nda muayenehanesi vardı. istanbul etiler’de ikamet ediyorlardı. adamın askerliği boyunca takıldığı en düşük rütbeli asker yarbaydı. o da tabur komutanıydı zaten. askerliği boyunca land araçlara monte edilen navigasyon cihazlarına yazılım yaptı. bir kere bile ictimaya çıktığını bilmem.

diğerinin babası sabancı holding’in hukuki danışmanlık aldığı avulatlık bürosunun sahibiydi. çocuk akli dengesini yitirdi askerde. bir sürü rapor bilmem ne ile askerliği zar zor bitirdi.

sonuncusu ailece rotaryenlerdi. koca 155 günü 95 sayfalık ingilizce yazılmış bir askeri dökümanı çevirmeyle geçti. şu an mason uzantılı bir alman firmasında bölge müdürü. sabah kahvaltısını pariste, akşam yemeğini bilmem ne adalarında yiyor özel jetiyle.