#tüm nes entry'leri

juno astrology'nin sivri, hınzır, cüretkar yazı dizisi.

KOÇ : arzu ettiği herşeyi

BOĞA: eline geçen herşeyi

İKİZLER: o anda dikkatini çeken herşeyi

YENGEÇ: eksikliğini hissettiği herşeyi

ASLAN: kendisini önemli hissettiren herşeyi

BAŞAK: istisnasız herbişeyi

TERAZİ: o ara hoşuna giden herşeyi

AKREP: işine yarayan herşeyi

YAY: alternatif oluşturan herşeyi

OĞLAK: sorumlu olduğu herşeyi

KOVA: tam olarak çözemediği herşeyi

BALIK: belki kendinden başka herşeyi, belki de sadece kendini … aslında hiçbirşeyi … ya da… amaaan işte öyle bir şey!

burçlar hakkında sivri, hınzır, cüretkar yorumlar
juno astrology'nin sivri, hınzır, cüretkar yazı dizisi.

KOÇ: Onu ”biraz fazla” önemsediğini düşünüyor ama bu hoşuna gidiyorsa

BOĞA: Kaybetmekten korkuyorsa

İKİZLER: Her gün mutlaka görmek ve herşeyi ona anlatmak istiyorsa

YENGEÇ: Onu göremediği zaman depresyona giriyor ve kendini susuz kalmış bir çiçek gibi hissediyorsa

ASLAN: Yanında çocuk gibi mutlu hissediyorsa

BAŞAK: Onu düşünmek tuhaf bir acı veriyor ve nezleli hali bile sevimli geliyorsa

TERAZİ: Ona nasıl davranması gerektiğine karar veremiyor ve sonunda hep en istemediği şeyi yapıyorsa

AKREP: Onunla sevişmenin ”bambaşka” birşey olduğunu düşünüyorsa

YAY: Artık macera istemediğinden filan bahsetmeye başladıysa

OĞLAK: Kendiyle ilgili bütün planlarına onu da katmaya başlamışsa

KOVA: Hiç bir mantıklı açıklama onu açıklamaya yetmiyorsa

BALIK: Onunla hiç konuşmadan saatlerce birlikte olmak istiyorsa!

burçlar hakkında sivri, hınzır, cüretkar yorumlar
juno astrology'nin sivri, hınzır, cüretkar yazı dizisi.

KOÇ : Gücünü … tabiri caizse kodu mu her türlü oturtur

BOĞA: Tecrübesini! İyi yaptığı şeyi iyi yapar… hem zaten taş yerinde ağırdır … ayrıca işine karışılmasını da hiiiiç sevmez!

İKİZLER: Çevresini … onlardaki tanıdık kimsede yoktur. B, C, D … Z planlarının hepsi Ahmet olmazsa Mehmet’e, o da olmazsa Zübeydeye başvurmak üzerine kurulmuştur.

YENGEÇ: İçgüdülerini … zaten onları gözardı ettiği her durumda sonradan pişman olur.

ASLAN: Etkisini … Annem Annem! Ahey, Ahey :))) Aaa bi susun canıım Aslan‘ınız konuşuyor!

BAŞAK: Dikkatini … gözünden hiçbirşey kaçmaz! Bazen olmayanları da vehmeder ama olsun…

TERAZİ: İkna yeteneğini … yılanı deliğinden çıkartır … hatta yılan bir süre sonra o elma armut desin diye beklemeye başlar :)

AKREP: İnsanları… bunu yalnız olumsuz anlamda düşünmeyin; Akrep kimin ne işe yarayacağını bir bakışta gören bir göze sahiptir

YAY: Fırsatları … fırsat gördü mü üstüne atlar :) Gerçi bu iyi kullanmak mıdır orası meçhul…

OĞLAK: İradesini … offf kara tren günlerinden kalma bir sabır ve sebatdır o yaaa…

KOVA: Bilgisini … öyle çok bilir ki herkesi susturur ve karambolden yararlanır. Gerçi yine kimseyi ikna edemez ama olsun :)

BALIK: İzlemede-Kalma Yeteneğini … Sanılandan daha güçlü ve değerli bir vasıftır!

hangi burc neyi iyi kullanır
KOÇ : Alttan alın … Tam saldırmaya hazırlanmışken siz geri çekilir, bir de dünyanın en sevimli insanı olursanız onu tek kelimeyle nakavt edersiniz! Koç kick-box’ta iyidir, ama Aikidoda gümler :) Kendiyle tartışmayan ve herşeyi kolaylaştıran biriyle itişmek zevk vermeyeceği için kavga iştahını kaybedecek ve ”Bak senin istediğini yapalım ama…” diye birkaç koşul koyup, kendini rahatlattıktan sonra, aslında işin nereye vardığıyla fazla ilgilenmeyecektir :)

BOĞA: ”Sanırım sen kendi bakış açının dışına çıkmamakta kararlısın. Ben de bu durumda saygı göstermekten başka birşey yapamam. Naapalım, kısmet…” deyin ve konuyu bir daha asla açmayın. Burada anahtar sözcük ”saygı göstermek”tir. Bir süre sonra gelip: ”Eee şimdi naapıyoruz…? Şunu şöyle mi yapıcaz?” diye bir orta yol bulmaya çalışmazsa, ben astrolojiyi bırakırım :)

İKİZLER: Tartışmaya girince karşısındakini sinirlendirecek şeyleri bulmakta İkizlerin üstüne yoktur. Sakın onunla bir olmayın! Haklıyken haksız çıkarsınız… İşi yokuşa sürüyorsa, konuşmayı kesin ve tam bir sessizliğe bürünün. Kafanıza göre takılın. Merakından çatlayınca, nasıl olsa o sizin peşinize düşer. Hatta sizi sorumsuz ve kaygısız olmakla filan da suçlarsa hiç şaşırmayın :) İşte o kıvam tam tavuğun kafasını kopartacağınız kıvamdır!

YENGEÇ: Mücadele etmeyin, kendi haline bırakın! O üstüne gidildikçe terslenir. ”Peki, ikimiz de yorulduk galiba istersen sonra konuşalım” filan deyip, ortamı rahatlatın. Yengeçin sorunu hep asıl meseleyi örtüp alakasız şeyleri sorun gibi öne sürmesidir! Kendi haline bırakılınca rahatlayıp ve size asıl derdinin ne olduğunu, neyi hallederseniz sorunun çözüleceğini anlamanızı sağlayacak bir takım ipuçları verecektir :))))) Ya biliyorum zor biraz ama işte … iyidir Yengeçler be!

ASLAN: Önce saygılı bir biçimde onun hakkını teslim edin ve kendi payınıza düşen hatalı veya eksik konuları ifade edin. Sonra da, ”Ama keşke sen de şunu yaptığında beni ne kadar üzdüğünü farketseydin” deyin… Telafi yöntemi hayalinizin ötesine geçecektir.

BAŞAK: Ne yaparsanız yapın, ama Başaklarla kişilik mücadelesine girmeyin! Kazansanız da bir ömür onu kaybedersiniz. Ona, farklı bir yönden bakmasını sağlayacak ipuçları verin. Mutlaka araştırır, inceler ve bir bakmışsınız ki size mükemmel bir orta yol önerisi ile gelmiş. Hiç bozmayın! Ve onu sizin aklınıza bile gelmeyen böyle harika bir çözüm bulduğu için yürekten kutlayın :)

TERAZİ: Bir Terazi hiçbirşeyi siz istediğiniz için yapmaz! Yapmayacağı şeyleri geçiştirmeyi pek güzel bilir. Yaptıklarını da, zaten işine geldiği ya da onun sizden istediği birşey olduğu için yapar… Yani siz siz olun, kazandığınızı sandığınız anlarda neyi kaybediyor olduğunuzu bir kontrol edin! Çok erken teslim olduysa, bu yumuşakbaşlılığın ”hediyesinin” ne olduğunu mutlaka sorun :)

AKREP: Samimi olun! Akrep herkesin yalancı ve sahtekar olduğuna ve insanların güç oyunları ile beslendiğine gönülden inanmıştır. Amacınızı ve önerinizi çok net tanımlayın ve üzerinize düşeni peşinen yapın. Eğer sizde leke, yalan, dolan bulamazsa, bu onun hayat felsefesini sarsar! Ve size günah çıkartmasa da, kendine has yöntemlerle hakkınızı teslim eder.

YAY: Ya, boşverin… hiç uğraşmayın :) Şayet aynı fikirde değilseniz, siz kendi bildiğiniz gibi yapın iş bitsin. Aynı fikirdeymişsiniz gibi görünen durumlarda da sık sık onun söylediklerini yapıp yapmadığını kontrol edin. İyi niyetlidir ama yapmaktan ziyade tasarlamakla ilgili olduğu için gündem aksayabilir. Benden söylemesi ;)

OĞLAK: Ona saldırmayın. Tartışma yaparken, konuyu ya da amacı merkezde tutun. Hak verdiğiniz konuları mutlaka belirtin. Böylece tarafsız ve iyi niyetli olduğunuzu anlar ve size güvenir. Sonra da, onun bakış açısında gördüğünüz eksiği somut olarak ortaya koyun! Mutlaka bu eksiği gidermek isteyecek, hatta bundan sonra bir konuda bunalınca sizi arayıp akıl danışacaktır.

KOVA: Eğer sizi anlamaya ve uzlaşmaya yanaşmıyor, sürekli laf kalabalığı yapıyorsa, ”Ay boşver şimdi acıktım, hadi yemek yiyelim!” gibi birşeyler diyin. Böylece onu en sevdiği er meydanı olan ”akıl oyunları”ndan çıkmaya zorlamış olursunuz. ”Yani pes mi ettin?” gibi -marifetin üstüne tüy diken- bir laf etmeden duramayacaktır! O zaman da, ”Sen uzlaşmak istemiyorsun. Sadece kendini dinletmek istiyorsun. Ben de verimsiz bulduğum bir konuşmayı dinlerken istemesem de ilgimi kaybediyorum. İyisi mi seni boşuna konuşturmayayım.” deyiverin. Ve o andan itibaren ne söylerse söylesin sadece gülümsemekle yetinin. Asla kendi fikrinizi tekrar etmeye de yanaşmayın. O zaten sizin temel isteklerinizi anlamıştır. Bir süre sonra orta yola uyan yaratıcı bir fikirle kapınızı çalar!

BALIK: Balıklar için hayat ikna olmak ve ikna etmek üzerine kurulu değildir… Bir kere önce bunu anlayın! Sizinle tartışmaz, sadece kendince bir açılım getirir. Konu başlangıçtaki odağın ötesinde boyutlara varabilir. Rahatsız olmadan ve yargılamadan dinleyin. Daima size katkısı olacak bazı ilginç saptamaları olacaktır. Sonra da zaten herkes kendi yoluna gideceği için, paylaşım yanınıza kar kalacaktır.

hangi burç hangi durumda pes eder
KOÇ: Direksiyonu olan hiçbirşeye… hareket halinde ve mümkünse kendi ayakları dışında birşeyin üzerinde olmak onun için bir tutkudur! Eskaza araba kullanmayı sevmeyen bir Koç ise de, olayların direksiyonuna mutlaka o oturur!

BOĞA: Rehavet veren, ısıtan, sarıp sarmalayan şeylere … Önemli olan hissiyat! Bu hissi veren yorgan da olabilir, içki de, çorba da, tenine uyan bir beden de :)

İKİZLER: Gözünü alan, aklını çelen hiçbirşeye karşı koyamaz ki! Hani çapkın filan derler ya, yalan. O bile sırf şenlik olsun diyedir…

YENGEÇ: Alışkanlıklarına… gezer, gelir, ama rutinine döner Yengeçler

ASLAN: Kaliteye… Daha doğrusu ona ”tam bana layık” dedirten şeylere zinhar karşı koyamaz!

BAŞAK: Yasak zevklere... yaaaa… gördünüz mü siz Başağı! Hadi buyrun burdan yakın…

TERAZİ: Yüce davalara! Çok iman ettiği bir konu getirin önüne… o zerafet timsali, o insan güzeli, gözlerinden alevler saça saça nasıl mücadele eder görün.

AKREP: İktidara… perdenin önünden arkasından arasından mutlaka yönetir! Kontrol manyağının sözlük karşılığıdır :)))

YAY: Komplike görünen durumlara… çalar çalmaz açılan kapı, çakar çakmaz çakan çakmak filan… böyle şeylerle gelmeyin Yay’a. Yorun yorun!

OĞLAK: Derin, duru ve duyarlı olan şeylere… Siz öyle soğuk moğuk göründüklerine bakmayın! Müzik dinlerken, ya da kitap okurken nasıl ağladıklarını görseniz şaşar kalırsınız bi kerem…

KOVA: Onlara meydan okunmasına asla ama asla dayanamazlar! Doğru düğmeye basın ve bırakın :))) Kova kendini kanıtlamaya çalışsın…

BALIK: Güzel seslere… tatlı sözlere… insanın boğazından yağ gibi akan içeceklere … onların vücut iklimini tatlı tatlı ısıtan, kanlarının ritmini yükselten, dünyevi keyifleri usulca hatırlatan şeylere… da-ya-na-maz-laaar :) Başka alemdenmiş gibi görünse de sefahat düşkününün önde-gideni Balıktır!

hangi burç neye karşı koyamaz
juno astrology'nin sivri, hınzır, cüretkar yazı dizisi.

KOÇ – ”Başrol Oyuncusu”: O aşkı kendi ihtişamının altını çizen bir senaryo, onun için yazılmış bir rol gibi görür. Genellikle de o sırada bulunduğu ortamda karşı cinsin en dikkat çekici şahsiyeti kimse, doğrudan ona yönelir. Herkesin tercih ettiği kişinin tek tercihi olmak, mükemmel bir zafer değil midir? Yooo hiç öyle diill filan deseler de, onların kendi sosyal ve kültürel konumları çerçevesinde şekillenmiş bir ”yanıma yakışan”anlayışları vardır. Sizi esas çocuk veya esas kız olarak görüyorsa, kalbinize varan yarışta herkesin önüne geçmek için gayet dramatik jestler yapabilir. Onunla birlikte olmanın sağlayacağı avantaj ve ayrıcalıkları mutlaka sergiler. Yani bir biçimde onu ”diğerlerinden” ayrıştırmanızı ve önemsemenizi sağlar. Yakınlığınızı kazandıktan sonra hem aslında ne kadar özgür biri olduğundan ve sadece ”özel” insanlarla vakit geçirdiğinden dem vurur, hem de size ufaktan nazlanıp tepkilerinizi kontrol eder! Hem üstüne düşülmesini ister… hem de aslında üstüne düşülünce sıkılır ve oyun birden ilginçliğini kaybeder… Ayrıca bir kez başrolü garantiye aldıktan sonra, ”Ne demek, sen beni artık hiç sevmiyorsun. SEVİYORUZ Kİ YANINDAYIZ… ALLAH ALLAHHH”a bağlar, ona göre :) Koç’la başedebilen insanlar ve edemeyenler diye iki grup vardır. Ve bilin ki, başedenler kendi ritimlerini korumayı ve onun yarattığı dalgalanmalara kapılmamayı başaranlardır.

BOĞA – ”Body Guard”: O sessiz ve ağırlığı olan bir kahramandır. Kendini size siper etmeye hazırmış gibi durur. Herşeyinizle ilgilenir. Ve sizi korumayı ve mutlu etmeyi bir uzmanlık konusu haline getirir. Başlangıçta hayli yumuşak ve anlayışlı bir görüntü ile başlayan ve son derece hoşa giden bu sahiplenicilik, bir süre sonra hayatı senin yerine planlamaya, uygun olan olmayan şeyleri kaşla gözle ihsas ettirmeye filan da varabilir. Bana hükmediyorsun dediğinizde, sizi sizin için endişelendiğine ve bunda da gayet haklı olduğuna inandırır. Onu kendinize bağlamak için fiziksel ihtiyaçlarını ”tam istediği gibi” karşılamanız yeter! Elbette burada anahtar sözcük ”tam istediği gibi” … Size alışınca, bir süre mahrumiyet çekmeye ve ihmal edilmeye de sabreder ama çok fazla değil! Bir Tüyo: Çok dikbaşlı olmayın ama fazla da boyun eğmeyin! Azcık acı çekmeyi, yürek çarpıntısı yaşamayı sever … Nihayetinde Boğa’dır ve sadece kan görünce harekete geçer.

İKİZLER – ”Dans Partneri”: Herşeyin onunla daha hoş olacağını düşündürtecek şekilde davranır. Erkeği maço, kadını da femme-fatale ya da domestik gibi klasik görünümlerden birine bürünmediği için, ağırlaşmış ve kalıplaşmış ilişkilerin ardından biraz hava değişikliği arayan insanlara ilaç gibi gelirler. Onunla aşk yaşamak, dans ederken partnerine uyum sağlamak gibidir. Adım adım uyum… Dansı çaktırmadan yönetir. Bir sonraki adımda sizden ne beklediğini başarıyla hissettirir. Bir sonraki dans içinse, söz vermeden umutlandırır! Ama, ”Hani sen…” diye başlayan cümleler kurmaya başlarsanız, İNKAR EDER! Çok da üstüne giderseniz … kaçar gider. Onunla devam etmeye kararlıysanız, ilişkinin bir yerinde ”herkes keyfine göre davranırsa daha mutlu olunur” kuralının aslında ”benim keyfim yerinde … sen de eğleniyorsun herhalde dimi!” anlamına geldiğini farkedersiniz. Ona ”sadece dans partneri” muamelesi yaparsanız, her açıdan daha rahat eder ve onun aniden artan gayretini görerek siz de çok eğlenebilirsiniz.

YENGEÇ – ”Arzu Şelalesi”: Hayat sizin ayak parmaklarınızın ucundan başlayıp, saç tellerinizin ucunda bitiyormuş gibi davranır! Size zevk veren şeyleri şelale gibi başınızdan aşağı boşaltır. Bunun için ne fedakarlıklar yaptığını da farkettirmeyi ihmal etmezzz. Müptezele yakın görünen bu ihtiraslı tavır bir süre sonra garip bir alışkanlık yaratır. Çünki her santimetrekarenizi sizden daha iyi tanır ve izlerini usulca bırakır. Sizin başınızı döndürmek için göze aldığı herşeyin ardında, aslında sizi tamamen teslim alma arzusu vardır. Kıvamına getirdiğini anlayınca, dizginleri ele alıııırrr. Artık şikayetler, talepler, görev listelerinin devri başlar. Ciddi anlamda alıngan ve kıskançtır. Onu şüpheye düşürmemek için yeterli çabayı göstermemiş olmanızı bile affetmekte zorlanabilir. Eskaza yan masaya gözünüz kayarsa, önümüzdeki 5 yıllık intikam planı içinde bunun da olduğunu hayretle görürsünüz :))) Eğer sizinle başbaşa kaldığında uykum var, yorgunum, ya da başım ağrıyor filan diyorsa da, bilin ki ya size çok bozulmuştur ve burnunuzdan getirmek niyetindedir. Ya da aşkınızın raf ömrü dolmuş, şelalenin musluğu kapanmıştır. Ne yapabilirsiniz; Valla açıkçası hiiiç birşey yapamazsınız… Yengeç’in en önemli özelliği kime tapınacağına kendisinin karar vermesi ve bu konuda üstüne gidildikçe sizi daha beter itmesidir!

ASLAN – ”Kibar Hırsız”: Sizi keşfetmekten ve size yapmayacağınız şeyleri yaptırtacak şekilde başınızı döndürüp, kabuğunuzdan çıkartmaktan son derece hoşlanır! Şövalye-vari ve sıcakkanlıdır. Ruhunuzu iyice bir soyup bakar ki, sizi soyunmaya nasıl ikna edeceğini anlasın! Bu arada sizinle her telden çalan konuşmalar filan yapıp, gençlik anılarını anlatarak güldürecek, ve arada bir hülyalı hülyalı size bakarak ”Şu anda aklımdan geçenleri söylesem, RTÜK beni kapatır!” filan gibi ”derin ve manalı” espriler yapacaktır. Aslan, sizi memnun etmek için Kahire üzerinden uçurup, Londra’dan aktarma yaptırabilir ama sonuçta bütün yollar Roma’ya çıkar! Cinsel olarak reddedilmeye asla tahammülü yoktur ve eğer bu konuda beklentilerini karşılamazsanız, bunu gurur meselesi yapacak … sevişmiyorsak görüşmeyelim deyip kestirip atacaktır! Ona iyi bir oyun arkadaşı olun. Ama kalıcı bir oyun arkadaşı olmak istiyorsanız, kovalanan modunda kalmayı ihmal etmemeniz yerinde olur!

BAŞAK – ”Katilini Kiralayan Kurban”: Kararı başkasının vermesi fikri onu dehşete düşürür! Kararı o vermelidir … bu karar teslimiyet olsa bile :) Onun için herşeyiyle teslim olmak ve kendini açmak çok zordur! Sizin onu incitme ihtimaliniz olmaması için üzerinizde tam bir kontrol kurduğuna inanmaya ihtiyaç duyar. Bu nedenle sizi hırpalayabilir, anlamsız soğukluklar, sonra ani – hani böyle cezveden taşıveren kahve gibi – ilgiler filan gösterip şaşırtabilir. Verdiğiniz tepkileri titizlikle inceleyecek ve sizin de ona benzer bir eğilim duyduğunuza ikna olmadan atağa geçmeyecektir. Bir Başakla ”her yol serbest” moduna geçmeden önce iyi düşünün… kendini aşırı derecede kontrol ettiği için bastırılmış arzuları vardır! Fiziksel olmasa da duygusal ve zihinsel olarak bir sado-mazo döngüye girmeniz çok muhtemeldir. Bu aşamaya geldiğinizde, yuların ve kırbacın sizin elinizde olacağını gösterirseniz, hem büyük bir acı çekecek hem de bu ilişkiyi vazgeçilmezhale getiren eşdeğer bir keyif alacaktır. Ya da sizi ezim ezim ezecek, üzüm üzüm üzecek ama asla gitmenize izin vermeyecektir … Sonuç itibariyle Başakla aşk bir eşitler ilişkisi değil daima bir efendi-köle ilişkisi olacak ve bazen kimin hangi rolde olduğu belli olmayacaktır!

TERAZİ – ”Poker Ustası” Terazi için AŞK ustalık isteyen bir akıl oyunudur! Sizi kafasına koyduysa, aklınızı başınızdan alacak ve hiç hayal edemeyeceğiniz çıkışlar ve manevralarla dikkatinizi kendi üzerinde tutmayı, tansiyonu korumayı başaracaktır. Bunu da, her şeye rağmen yaşananlarla arasına zihinsel bir mesafe koymasına borçludur. Onun kontrolü dışında meydana gelen her beklenmedik durumda da, herşeyi kendi tercih ettiği konuma getirmeyi çok güzel becerir. Oyunu izler, oyuncuların tepkilerini öğrenir, elini kolay kolay açık etmez… Ve bunun için gerekirse çok farklı rollere de soyunabilir. HARİKA BLÖF YAPAR! En büyük blöfü de, kendini ”ya hep ya hiç”çi göstererek yapar. Onun derdi ortadaki parayı almak değil, bir oyuncu olarak şanını korumak ve oyunun çıkmaza sürüklendiği noktalarda, muhteşem çıkışlar veya şaşırtıcı geri adımlarla, masanın kapanmasına engel olmaktır… Aynı Sting’in şarkısındaki gibi ”He doesnt play it for money, he does play it for respect! O kumarı para için değil, kendine yakışan bu olduğu için oynar!”

AKREP – ”Dipsomanik Kullanıcı” : Tamamen size yoğunlaşacak, sözleriyle değilse gözleriyle, ama herşeyin ötesinde yaydığı enerjiyle sizi ”kafaya koyduğunu” hissettirecektir. Aşk oyununda ”etik metik” olmayacağına iman etmiştir. Bu nedenle sizi de kendi gezdiği derinliklere çekmek için her yolu dener. İçinizde uyuyan ”hayvanı” uyandırıncaya kadar dürtükler. Bir kez onunla oynamayı kabul ettiğinizde de, sınırsız ve kuralsız bir alana girmiş olduğunuzu farkedersiniz. Sizinle, bağımlı birinin, bağımlı olduğu maddeyle ilişkisine benzer bir bağ kuracaktır. Sizden aldığı keyif arttıkça daha fazla arzulayacak, ama bu arzu kontrolü dışına çıkmaya başlayınca da sizden kurtulmak isteyecektir. Bir süre sonra ”sensiz yapamadım” diyerek geri gelmesi ve kendini içeri aldırana kadar kapınızda yatması da olasıdır… Şunu aklınızda tutun; Bir maddeyi bağımlı mantığıyla tüketen, asla tükettiği şeyin ne hissettiğiyle ilgilenmez!

YAY – ”Gönüller Fatihi”: Sizi hedefine aldıysa, Eros’un ta kendisi kesilir :) Kalbinizden vurmadan hayyatta bırrakmaz! Bunu yapana kadar da, inanılmaz sabırlı, cüretkar, kuralsız, nazik, alttan alan, tehditkar şekillerde davranabilir… Hedefte olduğunuz sürece kendinizi dünyanın en önemli ŞEYİ zannedersiniz. Kurban olduğunuzu anlamanız biraz uzun sürebilir. Bunu da çoğunlukla onun artık başka hedeflere çalıştığını farkedince algılarsınız. Gelgelelim Yay fethettiği mecraları usulca geride bırakıp, yeni hedeflere yönelse de bir kez kendisinin olanın daima ona ait kalacağını düşünmek ister. ”Beni Kaybettin!” mesajını verdiğiniz anda geri dönüp sizi tekrar elde edene kadar uğraşacaktır. Sanırım Yay’a AŞK NEDİR? diye sorsanız … beni hayatta tutan tek besin diyebilir. Ama o hayatta kalma mücadelesinin içinde arkasında epey bir ceset bırakır.

OĞLAK – ”Hancı”: Oğlak, uzun bir yolun orta yerinde, birden bire karşınıza çıkan iyi inşa edilmiş bir han gibidir. İyi servisi, leziz yemekleri, rahat odaları, adil bir ücret politikası olan ve dönemecin başına bir reklam levhası koymaya gerek duymayan, içeri girince de ”Vay vay vay … kaç tane kaldı böyle usul erkan sahibi mekan!” dedirten bir han. Oğlak kendi mekanının efendisidir. O yüzden herkes ona gider, o içlerinden gönlüne hitap edeni seçer ve gülümseyerek kapıyı aralar… Arzularınızı siz belirlersiniz ama zemini o belirler. Müşteriyi her türlü memnun eder. Yeterli olmayı onur meselesi haline getirir. Ayrıca dolandırıcılardan nefret eder ama sizi sevdiyse ve ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsa, bir süre karşılık almadan da doyurur, barındırır. Adabınızı kaybetmeyen, mekanın hakkını pazarlık etmeden veren ve teşekkür etmeyi bilen bir müşteri olduğunuz sürece, arada gidip geri gelebilir ve sorgulanmadan hoş karşılanabilirsiniz. Yani maceracı ruhlara kapısı kapalı değildir. Ama kıymet bilmez, rezalet çıkartır ya da arkadan iş çevirirseniz, kendinizi bir anda kapının önünde bulursunuz.

KOVA – ”Sihirbaz ”: Seyredildiğinin farkındadır! Zaten onunla ilgilenmeseniz, gelip o koltuğa oturmazsınız ;) Sanki siz orada yokmuşsunuz gibi bir hallerle şovunu sergiler… Sizi hayrete düşürür. Bir numara çevirdiğini bilirsiniz ama nasıl yaptığını anlayamaz ve elinizde olmadan hayran kalırsınız. Sonuçta da kendinizi kuliste bulursunuz ;) İyi bir sihirbaz olabilmek için yer yer bir tiyatrocu kadar iyi bir sahne hakimiyeti, bir mühendis kadar iyi teknik bilgi, bir psikolog kadar insanları çözümleme ve yönlendirme yeteneği, ve bir bilim adamı kadar yenilikçi keşifler peşinde olma gayreti göstermek gerekir. Evet o bu şaşırtıcı bilgi dağarcığına sahiptir. Ama baktığınızda, alt tarafı sihirbazdır yani bir baltaya sap olamadığı da ortadadır. Sebep; o kimseye tabi olmazzzz … Olmamıştır, olmayacaktır , yani size de çok fazla takılıp kalmayacaktır! Aşk maceralarından beklediği, ona hayran kalmanız ama çözmeye kalkmamanız ve kuliste yaşayacağınız tatlı kaçamağın ardından”Bizim sonumuz noolucak’ Mandrakeciim” filan gibi sorular sormamanızdır! Neden mi? ŞOK ŞOK ŞOK; çünki onun zaten sadık, güvenilir ve asla vazgeçmeye niyetli olmadığı bir eşi, ne olursa olsun düzenini temin ettiği bir evi, size asla anlatmayacağı sıradan çook sıradan bir hikayesi vardır! Size hakikaten deli gibi aşık olması için de, bir türlü sırrına eremediği ve etkisini kontrol edemediği gerçek bir büyücü olmanız gerekir!

BALIK -”Operadaki Hayaletle, Primadonnanın Aşk Meyvesi”: Yani şte ööölee bir gariiip, bir mahzuun, ama sanki bir soylu, bir özel, yine de bir yeterince ilgi görmemiş hali vardır. Yetenekli ama beceriksiz halleri seni hem güldürür hem büyüler. Sonuçta böyle bakışa bakışa bir gün bir bakarsın alıp eve getirmişsin! Önce ilişkide çok da fazla birşey istemediğini, sadece keyif ve huzur istediğini söyler. Ama bir süre sonra dudağı sarkık gezmeye başlar … Tam olarak ne istediğini söylemediği için, sen onun kocaman gözlerinin içi gülerek: ”Evveeet işte buuuu … ne tatlısıınn” dediği yere kadar önüne bir sürü şey yığarsın. Yığdıklarından da götürür ama sen sarkan dudağa takık olduğun için, onun aslında keyfinin yerinde olduğunu fark edemezsin. Arada kaybolur! Açıklaması sadece arada kendi ritmini bulmak ihtiyacı duyduğudur. Ama sen gidince döndüğünde öfke krizi geçiren bir çocuk bulabilirsin. Sözüm ona onun şunun bunun yerini bulamamıştır. Aslında alıştığı şeyi yani seni kaybetmekten korkmuştur. Ama Balık böyledir; gerçek duygularını pek nadir ifade eder. Melankolik olduğunda normal, sessiz sessiz bir işler karıştırdığında çok keyifli, çok keyifli ya da hoppa göründüğünde de, mutlaka gizlemeye çalıştığı bir sıkıntı içindedir… Sonuç itibariyle, sen biraz hınzır, biraz ürkek, biraz şaşkın, biraz tembel ama kesinlikle çok talepkar ve çoook anlayış ve çookk sabır isteyen bir çocuğu evlat edindiğini anlayana kadar, epey bir dalgalanırsın.

hangi burç nasıl bir sevgilidir
juno astrology'nin sivri, hınzır, cüretkar yazı dizisi.

KOÇ – O zaten ne istediğini belli etmiştir. Ama hiç birşey yapmayacakmışsınız gibi davranın da azcık sürpriz olsun!

BOĞA – Önden sağlam bir biftek ve şarap, ardından çikolata soslu çilek & şampanya … sonunda da mutlaka yaramazlık olsun .

İKİZLER – Aksiyon içeren ve sürprizli birşeyler… hani o bile şaşırsın!

YENGEÇ – Güzel bir yemek… Kış olduğuna göre onu sıcak tutacak bir hediye … ve illaki AŞK itirafı!

ASLAN – Minik minik bir sürü sürprizli şeyi arka arkaya sıralayın... Şımartılmaya doysun…

BAŞAK – Ellerini tutun, gözlerine bakın ve ”sen olmasan, hayat asla bu kadar güzel olmazdı!” deyin… Sonra da komik, çocuksu, ve şımarıkça olduğunu düşündüğü için parasına kıyıp da kendine almadığını bildiğiniz birşeyi verin.

TERAZİ – Kötü bir hediye almaktan sa, almayın daha iyi! Zevksiz ve özensiz olduğunuzu hele de pinti olduğunuzu düşünürse, sizden buzzz gibi soğur! Hiç birşey bulamazsanız, erkekse çok sevdiği grubun konser biletini hediye edin, kadınsa güzel bir parfüm alın ve şık bir lokantaya yemeğe götürün…

AKREP – Kullanmaktan hoşlanacağı, pratik bir hediye alın… Yani bir ihtiyacını görün… Güzel bir içki ikram edin ve marifetinizi konuşturun.

YAY – Görüntünüze ve daha da önemlisi cesaretinize güveniyorsanız, Strip-Show yapın... Yay-Kızı da olsa farketmez… Yok eğer bunu yüzünüze gözünüze bulaştıracaksanız, o zaman güzel kokulu bir yağ ile masaj yapın…

OĞLAK – Hediyeyi filan boşverin... Onu cesurca baştan çıkartın!

KOVA – Ona başbaşa gideceğiniz bir seyahat bileti hediye edin :) Buna gücünüz yetmiyorsa, daha önce hiç denemediğiniz birşeyi birlikte yapın…

BALIK – Çook tatlı ve beklentisiz davranın. Ona evde yemek pişirin ve sırtına yastıklar yerleştirip, birlikte film seyrederken ayaklarına masaj yapın… Herkesin paldır küldür biryerlere koşturduğu ve rekabetçi bir hediye yarışına giriştiği böyle bir günde, kendisine böyle sade bir konfor sunulması onu çok memnun edecektir…

hangi burca ne hediye edilir
juno astrology'nin sivri, hınzır, cüretkar yazı dizisi.

KOÇ: Kontrol edemediği bir sürece teslim olmaktan… Koç belirlemek ister. Bu nedenle gelişimine birebir müdahale edemediği bir şeye dahil olmaktan sonra derece huzursuz olur. Yaşlanmak, hastalanmak, hatta kısmen aşık olmak bile bu sınıfa dahil olabilir. Çünkü mahrum olmak kadar, bağımlı olmaktan da accayip derecede huzursuz olur…

BOĞA: Rekabetten ve hızdan! O herşeyi kendi sakin ve doygun ritmiyle yapmak ve mümkünse diğerlerinin ne yapabildiklerini görüp son noktayı kendisi koymak ister. Birilerinin ona meydan okuması ve sahip olduğu herhangi bir şeye talip olması Boğa’yı deli edebilir.

İKİZLER: Sınırlanmaktan. Ağırbaşlı, mazbut, tutarlı, basiretli filan gibi lafların arka arkaya telaffuz edilmesine dahi katlanamayabilirler! Hareket alanlarının kısıtlanması onları hasta edebilir. Birilerinin onlara ne yapmaları gerektiğini söylemesi, neredeyse her zaman ters etki yapar :) Ayrıca beraberinde gelebilecek sorumlulukları düşünerek bazen yetki almaktan dahi tırsabilirler…

YENGEÇ: Neden tırsmaz ki... Yengeç olmak kaygı kumkuması olmak gibi bir şeydir. Kendisinin talep etmediği her türlü değişiklik Yengeci krize sokabilir. Ayrıca büyümek, çocuk sahibi olmak, parasız kalmak, evinden uzak kalmak, acıkınca istediği yiyeceği bulamamak, uykusuz kalmak, yalnız kalmak, alıştığı herhangi bir şeyden mahrum kalmak, bir şeye başlamak, bir şeyi bitirmek, susmak-unutmak-kaçmak istediği bir konuda dürtüklenmek vesaire, vesaire, vesaire...

ASLAN: Cazibesini kaybetmekten ve sıradanlaşmaktan! Çünkü Aslan’ın olayı her daim sevilmek, ayrıcalıklı bulunmak ve hayranlık görmektir. Eğer olgunlaşmayı başaramayan bir Aslan ise yaşlanmaktan da çok korkacağı kesindir…

BAŞAK: Hatalı, eksik, kirli, dağınık, sağlıksız, belirsiz, hızlı ve kontrolsüz gelişen, ama en önemlisi kendi tahmin ve tedbir sınırlarını aşan herşey Başağı accayip tedirgin eder :) Yaptığı hesabın içinde 5 kuruş eksik çıksa nereye girdiğini bulmadan uyuyamaz… Mesele miktar değildir. Bir sapmanın varlığıdır! Sivilcelerini sıkmayıp ilaçla kurutan, doktorun bir bardak suyla için dediği ilacı her zamankinden daha küçük bardakla içince huzursuz olan, başkasının evinde yatamayan yatsa da uyuyamayan, gittiği lokantada çatalları peçeteyle parlatan ya da parlatmamak için kendini güç tutan ve aklı hala üniversiteye dönüp tıp okumakta olan kişi Başaktır.

TERAZİ: En temel korkusu tercih yapmaktır! O yüzden bir alternatif doğal olarak ağırlık kazanmadığı sürece, genellikle hayatın getirdiği rutini sürdürür… Sonlar ve engellenemez değişimlerden accayip tırsar… Kaotik bir süreçte, hele de insanların gergin ve saldırgan davrandıkları ortamlarda kalmak Teraziyi resmen paniğe sokar.

AKREP: Tırstığı herşeyi aynı zamanda tutku haline getirdiği için onu ayrı bir vak’a olarak görmekte fayda vardır :))) Mesela bağımlı olmaktan tırsar ama her türlü bağımlılığa yatkındır …. Kaybetmekten tırsar ama herşeyi tüketircesine yaşar … Birşeyin sonunu görmekten korkar ama herşeyi didik didik araştırır … Ölmekten korkar ama yaşamaktan da şikayetçidir …. Sonra da bu sayko durumun adı ”sınırda yaşamayı seven ve korkularının üzerine giden insan” olur :)))) Esasında tuhaflığı dahi bir ayrıcalık haline getirip kendi mitini yaratan insandan öbür burçların korkması gerekir!!!

YAY: Sorsanız hiçbir şeyden korkmadığını iddia eder . Aslında en büyük iki korkusundan biri kandırılmak, diğeri de katı gerçeklerle yüz yüze kalmaktır. Yay’ın olayı olan bitene dair tespiti ve ileri dönük planları yapan kişi olmaktır… O kaosa düzen getiren ulu bilgedir! Bilgide eksik olması elbette düşünülemez!!! O yüzden birinin ondan daha çok bilme ya da bazı şeylerin kendisinden saklama ihtimali Yay’ı deli eder. Öte yandan öne sürdüğü bir fikrin ya da yaptığı bir planın, şu veya bu nedenden hayata geçirilebilir olmadığını görmek ya da duymak istemez. Çünkü bu ona kendisini anlamsız ve yararsız hissettirir… Yaw işte iyi insanlardır, idare edin … Gitmeyin üstlerine...

OĞLAK: Çıkışsız kalmaktan çok ama çok korkar! Oğlak, hayatı inşa eden bir mühendistir… Her sıkışık durumda, her türlü yoklukta, her türlü zorlukta sabır, metanet ve derleyici toplayıcı bir insiyatif göstermeyi başarır. Her türlü insiyatif elinden alındığı zaman da, tam anlamıyla deliye döner! Çaresizlik onun en büyük korkusudur ama bir Oğlak çaresiz kaldığında yapabileceklerinden de etrafındakilerin korkması gerekir… Hımmm...

KOVA: Geliştirilmeye, değiştirilmeye müsait olmayan durumların içine hapsolmaktan, her hareketinin izlenip kontrol edilmesinden ve bir de herkesle birlikte bir yerlere sürüklenip durmaktan yani kaderi hakkında karar veremiyor olmaktan son derece korkar. Burçlar içinde, çok fazla sayıda kişinin dar bir alanda ve belirli bir rutin çerçevesinde yaşadığı koşulları psikolojik olarak en zor tolere edecek kişi muhtemelen Kova’dır!

BALIK: Beklenti ve zorlama içeren her durumdan tırsar. Söz vermekten, zamana karşı yarışmaktan, hele de düzenli açıklamalar yapmaktan çok rahatsız olur. Kendi zorlamasıyla değil, doğal olarak akan durumları tercih ettiği için, birilerinden sorumlu tutulmayı da sevmez! Kısacası mümkünse Balık’a hesap ver ve hesap sor dememek gerekir.

burçlar hakkında sivri, hınzır, cüretkar yorumlar
juno astrology'nin sivri, hınzır, cüretkar yazı dizisi.

KOÇ: Kendi başına durduk yerde dert açan insan görürseniz, bilin ki o bir KOÇ’tur. HAŞA huzurdan, Koç’un başına hiç kimse herhangi bir şey getiremez! Zira Koç bu zevki kimseye bırakmaz. O her şeyi olduğu gibi derdi de, bizzat ve itinayla bulur. Bir sabah kalkar, kendini yoklar, maşallah gayet formda bulur… Ve günü DEĞERLENDİRMEYE karar verir. Koç’un, her şeyin altında kalkabileceğini sanmak gibi ”naif sayılabilecek” bir yanı vardır! Üstelik, bir şey onun ilgisini çektiği zaman da, onun MUTLAK ve MUTLAK yapılması gerektiğine dair bir alay meşrulaştırıcı açıklaması da vardır… Sonuç dizi yapılacak bir tefrika roman ya da yıkılan bir fıkra olabilir! Kısaca ve kibarca şöyle desek: Koç olmak kendi içinde hem bir lütuf, hem de bir lanettir...

BOĞA: Başına ne gelirse, hazza düşkünlüğünden gelir. Yani tabi estağfurullah… Kendileri şahsen çok ağırbaşlı, oturaklı ve tumturaklı kişilerdir. Amma ve lakin, az bişey zevk-u sefaya düşkün, yemeye içmeye, efendime söyleyeyim oynaşıp koklaşmaya, gözlerine ve gönüllerine hoş gelen şeyleri etraflarında biriktirmeye meraklıdırlar. İşte zaten insan neye meraklıysa, oradan kırıklıdır… Sevdiği şeylerle arasında kopmayan bağlar kurma huyu, tutarlıklık, basiret ve mantık abidesi gibi görünen Boğa’nın yaşam hikayesini yazan görünmez eldir! Arzu ettiği şeyleri elde der, elinde tutar ve bıkana kadar hatta kusacak hale gelene kadar onlarla yaşar. YETER! dediği an ise görülmesi gereken bir şamatadır...

İKİZLER: Başına ne gelirse, elinde olanın kıymetini bilmemekten gelir! O hep bir sonraki ilginç, renkli, cazip, hareketli, değişik, heyecanlı konuya yönelmek ister ve ilgisini, zamanını, emeğini oraya kaydırır. O zaman da elindekini çar çur eder… Gerçi İkizler bunu pek de dert etmez. ”Gelen ağam, giden paşam … Bu kaçtıysa, başka fırsat mı yok!” der geçer. Namussuzlar haklı da çıkar iyi mi!!!

YENGEÇ: Başına ne gelirse, kafasının dağınıklığından … şeyy pardon …. her şeyi pek teferruatlı ve geniş kapsamlı düşünme alışkanlığından gelir. Öyle her bir boyutu kapsayıp kavrayayım derken, bir bakmışsın Yengeç dağılmııış gitmişş… Şöyle örnek vereyim; Elbisesinin konseptine uygun parfümü olmadığını son anda fark edip, zaten geç kaldığı randevusuna gitmeden, bir saati de kozmetik reyonunda harcayan ve sonunda kendine rimel alan insan görürseniz o Yengeçtir!!! Üstelik uyarılmaktan, yönlendirilmekten, engellenmekten, eleştirilmekten ve azarlanmaktan da hiç ama hiç hoşlanmaz.

ASLAN: Başına ne gelirse herşeyi ve herkesi kendine göre çekip çevirmek konusundaki ısrarından gelir! Aslan bir şeyi bir türlü yapmayı aklına koyduysa, öldür Allah vazgeçmez… Bakmayın öyle rahat ve sevimli göründüğüne, kastı mı fena kasar! Patronluk taslamaya, herşeyin en iyisini o bilirmiş gibi davranmaya bayılır. Amma ve lakin, bir süre sonra hayat çok sıkıcı olmaya ve kendi başına açtığı bir alay işten bunalmaya başlar… Het hüt diye durmadan ayar veren hallerinden sıkılanlar etrafını boşalttığı için kendini sevgisiz ve mutsuz da hisseder… İşte ”İmparatorlar Yalnızdır” filan gibi üstten alan pişmanlık ifadeleri böyle durumlara istinaden söylenmiştir.

BAŞAK: Başına ne gelirse, KAZA ESERİ gelir! Çünkü Başak herşeyi o kadar kontrol altına almıştır ki, kendisinin bilgisi ve yetkisi dahilinde ters birşey olamazzzz!!! Eh bu durumda mutlaka dış mihraklar suçludur ve Başak mağdurdur… Aslına bakarsanız, evren arada bir Başağa acır ve hayatında değişiklik olsun diye başına bir takım sürpriz işler gönderir. Ama Başak bir anda kapısında pasta paketi bulsa bomba ekibi çağırmak, marketin yılbaşı piyangosundan araba çıksa şimdi bunun bir alay prosedürü, masrafı olacak diye dertlenmek gibi bir takım panikler yaratır. Ama yani işte bu kadarcık kusur, kadı kızında da bulunur di mi...

TERAZİ: Başına ne gelirse kolaycılığından ve her şeyi mümkün olduğunca erteleme isteğinden gelir! Terazinin hayatı neyin nerede olduğunu sadece kendisinin bildiği dağınık bir çekmece gibidir. Orada, burada halledilmeyi bekleyen bir takım meseleler vardır… Ama Terazi aklını o aralar en fazla hoşuna giden konuya taktığı için, diğerleri örümcek bağlamış vaziyette bir kenarda beklerler. Üstelik, çıkan krizleri de kendi çözmekten acizdir. Zira bayılmakla meşguldür. Genelde konuyu bir ahbap ya da hayran halleder. Yani Teraziyle fazla takılanın başına illaki bir takım angaryalar gelir!!!

AKREP: Başına ne gelirse, hesapsız arzularından ve hırslarından gelir! Gözü kararmak lafı hakikaten Akrep için icat edilmiş bir laftır… Akrebin gözü karardı mı, neler olacağını kendisi bile tahmin edemez. Zira, amacına ulaşmak için o anda içinden gelen her şeyi yapmaya eğilimlidir. Eh tabi ilk coşkusu geçtikten sonra, ortalığın biraz fazla dağıldığını ve gereksiz bazı komplikasyonlar doğmuş olduğunu fark edebilir... Haa, bir de istediğini elde edemeyeceğini anladı mı, etrafını boşaltmak gerekir! Zira hayal kırıklığı fenadır. Yani, kızdığı zaman onun başına bir şeyler gelmeden genelde etrafındakilerin başına bir şeyler gelir.

YAY: Başına ne gelirse, ısrarcılığından gelir! Yay’a olmaz demeyin. ”AMA NEDEEEENNNNNN” sorusunu bu kadar YAY’arak ve mükerrer bir şekilde sorabilen bir başka insan icat edilmemiştir… Bir hedef bulup okunu saplayana kadar, kendisi gerilir. Ama bir hedefe saplandımı da, kendini geri çekmeyi bilmediğinden etrafındaki herkesi gerer. Mübarek Yay değil, darbeli matkap gibi davranır. İstediği şeyi elde edene kadar aklı çıkar, içi çıkar, canı çıkar… Sonra elde eder!!! Aaa, bir bakmışsın Yay yok! Ve ardında ”Ya Sabır!” çeken bir sürü insan…

OĞLAK: Başına ne gelirse, İŞGÜZARLIĞI’ndan gelir! Ya bi karışma di mi, bi rahat dur!!! Yok… olmaz… olabilemez… Oğlak, mutlaka istim üstünde olmalı ve nedense hep acil bir meseleyi halletmek için uğraş içinde bulunmalıdır. Taşikardik hissetmediği zaman, hastamıyım diye merak eden veya bunun depresyona girmek olduğunu zanneden kişi Oğlaktır. Kardeşim, kusura bakmayın ama yani bu kadar her şeye burnunu sokmaya meraklı insana da, dert müstahaktır…

KOVA: Başına ne gelirse, ÇEKİNCE ve KAYGI’larından gelir… Şaşırdınız di mi? Kovanın herşeyi öngörmek ve hesap etmek gibi bir entellektüel saplantısı vardır! Kendi hayatını planlarken de son derece pimpirikli davranır ve adım atmakta hep biraz zorluk çeker. Mükemmel kurgular, onun temel takıntısıdır. Bu nedenle bir olaya dahil olduğu anda, mutlaka eksik ve aksak gidebilecek şeyleri görmek gibi bir de huyu vardır… Eh, hal bu olunca elbette itiraz etmesi, süreci durdurması, bir küçük düzeltme konusunda ısrarcı davranması FARZ’dır.Ağzını açtığı anda AMA ya da FAKAT o da olmadı NE VAR Kİ türünden bir laf edecek ve hem kendinin hem de duruma hasbelkader dahil olan herkesin başına bir dert açacaktır...

BALIK: Balık‘ın başına ne gelirse, İYİ NİYETLİ ve SEVECEN tabiatından gelir. Hani hep biraz dalgın ve melankolik bir halleri vardır ya… İşte aslında Yaratan onları koruyup sakınmak için öyle yapmıştır. Zira, mutlu ve coşkulu hissetmek Balığa hiç iyi gelmezzz!!! Nayna nayna nay naaa …. Nayna nayna naay naaa… diye yolda giderken, bir şey görür, hoşlanır ve ona takılır… Hoşlandı mı Balık biter. Aklına hiiiç kötü birşey gelmez. Daha doğrusu o andan itibaren artık aklına hiç birşey gelmez! O andan itibaren herşey Balığın BAŞINA gelir.

burçlar hakkında sivri, hınzır, cüretkar yorumlar
facebook'ta juno - kendi halinde bir yıldız gözlemcisi adında hesabı bulunan juno astrology 'nin yazdığı çok keyifli bir yazı dizisidir. şu başlıkları içeriyor:

* başlarına hangi iş neden gelir? (bkz: burçların başına hangi iş neden gelir)
* neden tırslarlar? (bkz: burçlar neden tırsarlar)
* sevgililer günü gibi ”sosyal isteri” durumlarında ona ne hediye edilir? (bkz: sevgililer gününde hangi burca ne hediye edilir)
* nasıl bir sevgilidir? (bkz: hangi burç nasıl bir sevgilidir)
* neye karşı koyamaz? (bkz: hangi burç neye karşı koyamaz)
* hangi durumda pes eder? (bkz: hangi burç hangi durumda pes eder)
* neyi iyi kullanır? (bkz: hangi burç neyi iyi kullanır)
* hangi durumda kessin aşık olmuştur? (bkz: hangi durumda kessin aşık olmuştur)
* neyi önemser? (bkz: hangi burç neyi önemser)
* girizgahı nasıl yapar? (bkz: burçlar girizgahı nasıl yapar)
* kapanışı nasıl yapar? (bkz: burçlar kapanışı nasıl yapar)
* hayallerinin sınırı neresidir? (bkz: burçların hayallerinin sınırı neresidir)
* tanrıya mektup yazsa ne der?
* güvenlik krizlerinde nasıl davranır?
* hep isteyip bir türlü beceremediği şey nedir?
* yalanla arası nasıldır?
* neyi nasıl kamufle eder?