#tüm gozdesimsek entry'leri

dünyanın eeen tatlı insanı olmasının yanı sıra işini ve ekibini sahiplenen tutumu ile gönlümüze taht kurmuş, yüzü kadar güzel bir yüreğe sahip "boss"umuz. kocaman kalpli sımayliler.
yaşadığımız toplum ve kullandığımız bu eril dil sebebiyle herkes gibi hayatta kalabildiğimizi, sinirlendiğimizde bağırabildiğimizi, var olabildiğimizi söyleyebilmek için böyle cinsiyetçi bir tanımla ifade etmemiz gerekiyor kendimizi
hafif esintili bir bahar sabahı, rüzgarın ürperttiği, güneşin ısıttığı minik kum tanesi miranda gözünü yeni ve parlak güne yavaşça araladı. bugünün diğerlerinden oldukça farklı olacağını biliyordu, gerçi her gün bu hevesle uyanıyordu fakat bastırıyor, umutlarını dizginliyordu; fakat bugün, görmezden gelinemeyecek kadar aydınlık bir gündü. buraya gelişini düşündü güneşlenirken, deniz canavarlarını, boğuştuğu yosunları, ona yardımcı olan deniz analarını ve balinaları... zorluklar çekmişti bu kumsala çıkabilmek için üstelik aradığını, istediğini de bulamamıştı. biraz sırtım ısınsın sonra sırtımı rüzgar okşasın azıcık da deniz sesi duyayım diyordu hepsi tamamdı ama sinmiyordu içine. güneşin altında mayışmış tüm bunları düşünürken sert bir rüzgarla irkildi, parlak gün artık oldukça rüzgarlı bir gündü. uzun süre kumlar oradan oraya savruldu, gözgözü görmüyordu. gözünü açtığında yanında saydam, içinde sanki gökkuşağı olan bir kum tanesi vardı. "merhaba, möbiyus ben. ne gündü ama!" dedi, miranda ürkek "merhaba, evet yorucuydu. nereden geldin, buralarda değildin sanırım önceden?" dedi. "oldukça eski vakitler bulundum burada, oldukça uzun zamandır da bir çölde yaşıyordum; çöl canavarlarıyla, kaktüslerle boğuştum, develerin ve mirketlerin yardımlarıyla çıkan çöl fırtınasında gökyüzünde dolaşa dolaşa buralara geldim tekrar." "gökyüzündeydin öyle mi! bir buluta dokundun yani, içindeki gökkuşağını da gerçek bir gökkuşağı mı hediye etti yoksa?" dedi miranda heyecanla. "afedersin, düşüncesizlik ettim. eminim çok zor ve acılı geçmiştir yolculuğun, dilediğin kadar dinlen burada. anlatmak istediğin kadar anlat" diye devam etti. möbiyus tebessüm etti "e senin hikayen nedir? ben de burada yaşadığım sürece sana hiç rastlamamışım belli ki" dedi. "denizdeydim ben, orada var oldum. daha doğrusu oradan öncesini hatırlamıyorum galiba kum taneleri de vurgun yermiş. gökyüzünü hep merak ettim o yüzden hep çıkmak istedim denizden, uzaktan bakmak istemedim. çırpına çırpına bir gün çıkmayı başardım sudan, buraya yerleştim" diye başladı anlatmaya miranda. hikayesi bitmeye yaklaştığında hava da kararmaya başlamıştı. "yıldızları da pek severim." dedi miranda içini çekerek. "sana anlatayım mı onları?" diye sordu möbiyus. “başka bir kum fırtınasında gideceksen anlatma” demek geldi miranda'nın içinden sonra düşündü başka bir kum fırtınasında ne olur diye; "üstüne otururum uçamazsın!" dedi bir an boş bulunup. güldüler ama çok güldür. cevap bekler gibi baktı möbiyus miranda'nın yüzüne; miranda düşündü 'möbiyus başladığı işi bitirmeden bırakmaz, e gökyüzünde de sonsuz yıldız var. isterse iki tane canavarlı kum fırtınası çıksın möbiyus yine de gitmez'. "anlat möbikciğim" dedi. hikayeleri işte o zaman başladı möbik miranda'ya gökyüzünü anlattı, miranda möbik'e denizi anlattı.

hikayeleri ne zaman bitecek bilinmez, ama sonsuza kadar möbiyus, miranda’ya gökyüzünü vaad eden kum taneciği möbikciği olarak kalacak. gün gelecek miranda denize, möbiyus gökyüzüne dönecek ama sonsuza kadar miranda, möbiyus’a dostuluğu vaad eden kum taneciği sevgili miranda olarak kalacak.
fransızlar tarafından tırnağın içindeki pislikleri gizlemek için bulunan oldukça estetik bir oje sürme biçimi.

yapımı ve kuruması oldukça zahmetlidir;
ilk önce tırnakların tamamı uçuk pembe, ten rengi veya rakı beyazı olarak bilinen 319 numaralı oje ile boyanır.
kurumasının ardında, tırnağın uç kısmı kiraç beyazı olarak bilenen 310 numaralı oje ile ince bir şerit olarak boyanır.
kuruması beklenir ve ücerine yine rakı beyaz oje sürülür.

3 kat olaması sebebiyle oldukça zor kurur, yapımı zaman alır ve eğer bozulursa tüm işlemler en baştan tekrarlanması gerektiği için oldukça sinir bozucudur.
çadırınızı aydınlıkta kurup toplayın, muhakkak bir ayna götürün, alerjiniz varsa burun spreyinizi asla unutmayın, çadırın içinde çok dağılmayın toplanamıyorsunuz sonra, başucunuzda her zaman bir şişe içme suyu bulundurun.
festivalde tanışmış ve birlikte vakit geçirmiş olmaktan çook mutlu olduğum, çok güzeli, çok candan sevgili editörümüz.
bir hafta kadar önce işim dolayısıyla konserine maruz kaldım, şarkıları çok güzel, kesinlikle bir duayen buna lafım yok fakat sahnesi o kadar kötü ki, baygınlık geçiriyordum.
30 ağustos itibari ile bazı metro hatlarının cuma ve cumartesi geceleri çifte tarife ücreti ile geceden sabaha kadar hizmet vermesi.