#tüm dey entry'leri
Sevgilimin beni oyacağı eylem.
genelde içe atılmış, bastırılmış duyguların, istenmeyen şekilde dışarı vurulmasıyla sonuçlanan bir olaydır. bazen işe de yarar, çoğunlukla zaten sıçık durumu daha da sıçırtır, çokta sıkıntı değildir.
sizi geçim derdidir, ev kirasıdır, çocuk büyütme stresidir filan çok yorduk, alın biraz iett ile gezinin denen, takdir ettiğim, bildiğim istanbulda uygulanan bir uygulamadır.
tek sevmediğim tarafı, yoğun saatler olan işe gidiş ve işe dönüş saatinde de sık sık kullanılması. o saatler iptal olmasın, işi gücü olabilir yaşlılarımızın tabiki ama, teyze 10 saattir ayakta mesaideyim, gözümün içine bakıon yer veriyim die de ölüyorum, anlasana.
tek sevmediğim tarafı, yoğun saatler olan işe gidiş ve işe dönüş saatinde de sık sık kullanılması. o saatler iptal olmasın, işi gücü olabilir yaşlılarımızın tabiki ama, teyze 10 saattir ayakta mesaideyim, gözümün içine bakıon yer veriyim die de ölüyorum, anlasana.
nötron yıldızları, kütlesi çok büyük olmayan yıldızların, öldüğü zaman aldığı hallerden birtanesidir. (bkz: karadelik) ise bir diğeridir mesela.
yıldızlar, yakın olarak hidrojen kullanırlar. yıldızın içindeki hidrojen bitince, bu sefer hidrojenlerin oluşturduğu helyum yanmaya başlar. fakat yıldızların merkez kuvvetleri, bu reaksiyona hazır değildir ve yıldız büyümeye başlar. o kadar büyür ki, hızlıca helyumu da yakar ve sıradaki yakıt karbon olur. karbonu yakmakta zorluk çeken merkez, yıldızı birden ufaltmaya başlar. güneşin 2 katı kadarki bir yıldız, 10 km çapına kadar düşebilir. yıldızın boyutu arttıkça bu etki, karadeliğe dönüşebilir. neyse nötron yıldızına geri dönelim biz.
nötron yıldızları, adı üstünde çekirdeği çöken yıldızın nötronlarından oluşur. içinde eser miktarda proton ve elektron da bulunur. kendi eksenleri etrafında çok hızlı dönerler, öyle pek bi ışımaları yoktur. kütleleri ufak olmalarına rağmen, ağırlıkları çok yüksektir. öyle ki, yıldızın kütlesini olduğu gibi taşırlar. düşünsenize, koca güneş 10km çapında birşeye dönüşüyor ve tüm kütlesini koruyor. inanılmaz değil mi? işte nötron yıldızlarını da bu yüzden çok seviyorum. bide kara delik olayı var ki, bunun bi büyüğü.
yıldızlar, yakın olarak hidrojen kullanırlar. yıldızın içindeki hidrojen bitince, bu sefer hidrojenlerin oluşturduğu helyum yanmaya başlar. fakat yıldızların merkez kuvvetleri, bu reaksiyona hazır değildir ve yıldız büyümeye başlar. o kadar büyür ki, hızlıca helyumu da yakar ve sıradaki yakıt karbon olur. karbonu yakmakta zorluk çeken merkez, yıldızı birden ufaltmaya başlar. güneşin 2 katı kadarki bir yıldız, 10 km çapına kadar düşebilir. yıldızın boyutu arttıkça bu etki, karadeliğe dönüşebilir. neyse nötron yıldızına geri dönelim biz.
nötron yıldızları, adı üstünde çekirdeği çöken yıldızın nötronlarından oluşur. içinde eser miktarda proton ve elektron da bulunur. kendi eksenleri etrafında çok hızlı dönerler, öyle pek bi ışımaları yoktur. kütleleri ufak olmalarına rağmen, ağırlıkları çok yüksektir. öyle ki, yıldızın kütlesini olduğu gibi taşırlar. düşünsenize, koca güneş 10km çapında birşeye dönüşüyor ve tüm kütlesini koruyor. inanılmaz değil mi? işte nötron yıldızlarını da bu yüzden çok seviyorum. bide kara delik olayı var ki, bunun bi büyüğü.
yeni üsküdar - ümraniye metrosunun eklenmesiyle, bir boy büyümüş sistem.
ilk başta çayı sevmediğimi düşünüp, sonra sevmediğim şeyin şeker olduğuna karar vermiştim. genetik bendeki.
Eskisi gibi olsa sıkılacağımızın farkına varılmayan düşünce şekli
itü müzik işletmesi ve yönetimi mezunu olarak, sanatın düzelmeye başladığını müjdelemek benim görevim sanırsam.
aç karnına hiçbirşey yapmak mümkün değildir, fakat bugün sanattan para kazanmak gerçekten zor. müziği ele alacak olursak, herkes youtube veya korsan yayınlardan birşeyler dinlemeye alıştı. e normal olarak da yapımcı para kazanamamaya başladı. zaten 3. dünya ülkesi olan ülkemizde, telif geliri toplamak ciddi bir sıkıntıyken. para kazanamayan yapımcı, sanatçının kazandığı paraya ortak olmak zorunda kaldı, e zaten satın alınmayan müzik, yapımcının da el atmasıyla birlikte sanatçıya zor zamanlar yaşatmaya başladı. yapımcılar, birer birer meslek bırakmaya başlarken, kalan yapımcılar, televizyonun sadece sesten, sesin de sadece müzikten oluşmadığını keşfetti.
müziği, sanatı, en basit insanın bile ilgisini çekicek kıvama getirdi bu yapımcılar. tabiki sanattan iyice saparak. çünkü sanat para kazandırmıyordu. televizyonlara, haber sitelerine yeni medya maymunlarını satmaya başladılar. herkes para kazanıyordu, mutlulardı. fakat müzik dinlemek, gerçekten güzel bir oyun görmek isteyen insanlar vardı.
teknolojinin gelişmesiyle, ses ve görüntü kaydı kolaylaştı. eskiden 60 metrekare üstü, 3 metre tavan yüksekliğinde alınması gereken kayıtlar, bu alanların dijitalleştirilmesiyle, reverb efecti olarak eklenebilmesiyle, bilgisayarın olduğu herhangi biryere kadar indirgenebildi. görüntü desek, şuan iphone x kamerası, orta kalitede sinema filmi çekebilecek seviyede. ufak ses kartları, 400-500 liraya alınabilmekte, sizi kurtarabilecek bir mikrofon yine 400-500 liraya alınabilmektedir. bu sefer, sanatçılar kendi yapımcılığını üstlenmeye başladılar.
spotify, itunes müzik gibi platformların çıkmasıyla, müzik piyasasında stream devri açıldı. 2015 ve 2016 verilerini incelediğimizde, konserlerden sonra en çok kazandıran dal stream oldu. artık müzisyenler de para kazanabilmeye başlıyor tekrardan.
uzmanlık alanım olduğu için söylüyorum, sanatçı arkadaşlar moralinizi bozmayın. hocamın ki kendisi dünyanın en büyük müzik şirketlerinden birinin türkiyedeki eski genel müdürüdür, en büyük tavsiyesi, işinize devam ederken boş vakitlerinizde müziğe zaman ayırmaya devam etmeniz, kendi şarkılarınızı olabilecek en iyi seviyeye getirmeniz ve yayınlamanız yönündedir. yakın zamanda müzik piyasası düzelecek.
bilare de size müzik şirketlerinin nasıl patladığını anlatayım da, piyasayı daha iyi anlayabilin.
aç karnına hiçbirşey yapmak mümkün değildir, fakat bugün sanattan para kazanmak gerçekten zor. müziği ele alacak olursak, herkes youtube veya korsan yayınlardan birşeyler dinlemeye alıştı. e normal olarak da yapımcı para kazanamamaya başladı. zaten 3. dünya ülkesi olan ülkemizde, telif geliri toplamak ciddi bir sıkıntıyken. para kazanamayan yapımcı, sanatçının kazandığı paraya ortak olmak zorunda kaldı, e zaten satın alınmayan müzik, yapımcının da el atmasıyla birlikte sanatçıya zor zamanlar yaşatmaya başladı. yapımcılar, birer birer meslek bırakmaya başlarken, kalan yapımcılar, televizyonun sadece sesten, sesin de sadece müzikten oluşmadığını keşfetti.
müziği, sanatı, en basit insanın bile ilgisini çekicek kıvama getirdi bu yapımcılar. tabiki sanattan iyice saparak. çünkü sanat para kazandırmıyordu. televizyonlara, haber sitelerine yeni medya maymunlarını satmaya başladılar. herkes para kazanıyordu, mutlulardı. fakat müzik dinlemek, gerçekten güzel bir oyun görmek isteyen insanlar vardı.
teknolojinin gelişmesiyle, ses ve görüntü kaydı kolaylaştı. eskiden 60 metrekare üstü, 3 metre tavan yüksekliğinde alınması gereken kayıtlar, bu alanların dijitalleştirilmesiyle, reverb efecti olarak eklenebilmesiyle, bilgisayarın olduğu herhangi biryere kadar indirgenebildi. görüntü desek, şuan iphone x kamerası, orta kalitede sinema filmi çekebilecek seviyede. ufak ses kartları, 400-500 liraya alınabilmekte, sizi kurtarabilecek bir mikrofon yine 400-500 liraya alınabilmektedir. bu sefer, sanatçılar kendi yapımcılığını üstlenmeye başladılar.
spotify, itunes müzik gibi platformların çıkmasıyla, müzik piyasasında stream devri açıldı. 2015 ve 2016 verilerini incelediğimizde, konserlerden sonra en çok kazandıran dal stream oldu. artık müzisyenler de para kazanabilmeye başlıyor tekrardan.
uzmanlık alanım olduğu için söylüyorum, sanatçı arkadaşlar moralinizi bozmayın. hocamın ki kendisi dünyanın en büyük müzik şirketlerinden birinin türkiyedeki eski genel müdürüdür, en büyük tavsiyesi, işinize devam ederken boş vakitlerinizde müziğe zaman ayırmaya devam etmeniz, kendi şarkılarınızı olabilecek en iyi seviyeye getirmeniz ve yayınlamanız yönündedir. yakın zamanda müzik piyasası düzelecek.
bilare de size müzik şirketlerinin nasıl patladığını anlatayım da, piyasayı daha iyi anlayabilin.