türkiye hükümetinin suriye devlet başkanı beşar esad'a karşı desteklediği özgür suriye ordusu bugün itibarıyla türkiye sınır kapısına saldırı gerçekleştirmiştir. ve "türkiye ordusu haindir" sloganları atmıştır. akla tabii uygulanan yanlış dış politikanın yanı sıra acıma yetime ile başlayan o malum söz de gelmiyor değil.

kaynak görüntüler
son zamanlarda iliklerime kadar hissettiğim sendrom. maddi ve manevi olarak bitik olmak, yaşamaya inancımın kalmamasına kadar gidiyor. bazen bütün gün bir şey yapasım gelmiyor, kimseyi umursamıyorum. bunun sonu nereye gidecek bilmiyorum.
Daha 1 ağustos’ta yapılan %15’lik zammın acısı geçmeden, bu gün -1 Eylül’de geçerli olacak şekilde- açıklanan ikinci %15’lik zamdır.

kaynak
son dönemde alkollü içecek vergilerinin ve dolayısıyla fiyatlarının fahiş şekilde artması sonucu tüketicilerin yöneldiği etil alkolden içki yapımını engellemek amacıyla yapılmış yeni hamle. bunun yanı sıra tıbbi amaçla eczanelerin aylık tüketim miktarı da 2 litre ile sınırlandırılmış.
kaynak
şeker ve mayanın olduğu yerde alkol üretiminin bu tip tepeden inme hamlelerle engellenemeyeceği bir gerçek. fakat denetimsiz alkol üretiminin ve tüketiminin sonuçları sanılandan çok daha büyük ve acı olabilir. bu sebeple bandrollü içkilere gelen vergileri düşürmek yerine etil alkolün kullanımının engellenmeye çalışılması alkol yapımını fabrikalardan evlere yaygınlaştıracaktır ki bu temel kimya bilmeyen kimselerce çok fazla kişinin zehirlenmesine ve ölümüne neden olacaktır.

onun için doğru olan bandrollü içkilere getirilen vergileri insani seviyelere çekmek yapılamıyorsa etil alkolün denetimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak.
emekli ve memur maaşlarına yüzde 4 zammı reva gören ülkedir. vatandaşı olmasa bile eğlenceli değil. öyle ülke mi olur lan? öyle enflasyon mu olur?köy ağası gibi ülke mi yönetilir?
şehirlerin ruhları olduğu hakikatine nailim bir süredir. gittiğinizde yağmurla karşılayanı var, civcivli sokaklarında kaygısızca dolaştıranı var, ana yurdunu aratmayacak kadar tanıdık geleni var, öpeni var, kusanı var, sarıp sarmalayanı, tırmalayanı, gündüz mezarlık gece gerdanlık olanı var. var oğlu var, var kızı var! lakin bunların arasında sinesinden yara almış gibi mahzun duranları ayrı bir yer ediyor insanın zavallı belleğinde.
Güzel Saraybosna böyle kaldı aklımda. binalarda üzerine yüz kat sıva çekilse dahi silinmeyecek kurşun izleriyle, şehrin büyük kısmını kaplayan mezarlarıyla, sokaklara sinen, tek oyuncağı paramparça edilmiş bir çocuğunkine eş kederiyle, bin yerinden yara almış ve hepsini kendi başına sarmış, tepesinde çalınan sevdalinkaları duymazdan gelen bir sevgiliden farksız.

(bkz: saraybosna)
güney tatra dağı'nın yamacına kurulu, üçgen çatılı şirin mi şirin evleriyle ve insanı Heidi çizgi dizisindeymiş gibi hissettiren muhteşem doğasıyla Polonya'nın rize'si sayılabilecek şehir. uzun trekkingler ve doğa fotoğrafçılığı için biçilmiş kaftandır. halkı Polonya insanının genel katı duruşuna zıt olarak sıcak ve yardımseverdir. tatra dağına teleferik kullanarak çıkmak yerine yürünürse ve inişte teleferik kullanılırsa, şehir içinde de toplu taşıma yerine yürüme tercih edilirse daha zevkli olacağı kanaatindeyim.

dipnot: pizzanın memleketi italya derler , eğer sizin de böyle bir düşünceniz varsa zakopane'de papaj pizza adında minicik bir dükkanın margaritası bunu değiştirebilir.

zakopane - minyonum-diye-mi-YOE4l
hiç tanımadığım bir kadının çıkan sütyen kopçasını takmıştım. allah benden razı olsundu.
Sarı söz parçasıyla tanıdığım müzik insanıdır. Beatmucit Ceyhuni ile yaptığı Silahlı Kız düetini ayrıca es geçemeyeceğim.
sonunda oluyor galiba. monaco'yla görüşmelere başlandığı bildirimi kap'a yapıldı. buradan sonra iptal olması biraz zor gibi.

lakin korkum var bebeler, drogba katkısı beklerken fenerbahçeli robin van persie performansı göstermesinden.