dereköy sınır kapısı, bulgaristan-türkiye gümrük kapısıdır. kırklareli'de bulunan sınır kapısına karayoluyla E87 yolundan ulaşılabilir.

bayramlarda bulgar türkleri ile bayramlaşmaya gelen gidenlerden dolayı çok uzun kuyruklar olur. uzun dediysem harbi uzun. 7 - 10 saat arası beklemeli. yavas çalışan bulgar tarafı ile eziyet kaçınılmaz.

sınır kapısından önce taksiler vardır. arabanız ile çıkış yapmak zorunda değilsiniz. belki şirket aracınız vardır. onlarla da yurtdışı çıkışı yapamazsınız malum. arabanızı bırakın sınır kapısına. merak etmeyin güvenlidir. giriş kapısında taksici necdet abiyi bulun. o sizi bulgaristanda istediğiniz yere götürür. yolda araç değişimi bile yapabilir endişe etmeyin güvenilir. dönüştede arayın onu araç gönderip sizi aldırır. sizde böylece arabasız hızlıca geçmiş olursunuz. necdet abiye selamlar. Sorununuz varsa çözer iki muhabbete bakar.
Türkiye'nin en büyük sınır kapısıdır. Buradan Bulgaristan'a çıkabilirsiniz. Sınır kontrolleri sırasında sivrisinek istilasına uğrayabilirsiniz.
üniversite bittikten sonra iş arama sürecim başladı. kpss denemem 56 gibi bir puanla hüsranla sonuçlanmıştı. liseden kalma ceketim sınava girse daha yüksek not alır diye düşünmüştüm sonuçlar açıklandığında. hiç tanıdığım olmadığı için kariyer.net tek umudumdu. tüm ankara ilanlarına mal bulmuş gibi saldırıyordum. üst düzey yöneticilikten tut da pide ustasına kadar her işe başvurdum. ama bir türlü olumlu sonuç alamıyordum. nasıl alayım cv'min çıktısını aldım şöyle bir gözlerimden 30 cm uzaklaştırdım baktım 4 cümle lan bütün eğitim hayatım diye sövdüm. adres, telefon, mezun olduğum okul ve karşı komşum devlet demiryolları emeklisi muzaffer amcam referans; işte üniversite hayatım buydu. ne bir hobi ne bir kulüp üyeliği var. aslında iyi ihale oynardım üniversitede ama onu da cv'ye yazmanın mantıksız olduğunun farkındaydım. resmen üniversitedeki altı yılım boşa geçmişti; bari bir karı kız ortamı yapsaydık. millet altı yıl okuyor doktor oluyordu bense maliye bölümünü zar zor bitirmiştim. canım çok sıkılmıştı gittim kırtasiyeci abidin'in yanına dükkanı kapatırken yakaladım. o benden de umutsuz bir adamdı. karısı terk etmiş borç içinde yüzen günde iki paket sigara içen akşam oldumu da dükkanı kapatmadan 5 efes ekstra çakan bir adamdı. onun bu acınası halini görüp kendi halime şükretmek en büyük tesellimdi. gönlü bol bir adamdı hemen elime birayı tutuşturdu. "ulan sinire gerek yok sen ne göt bir adamsın hem herifin durumundan teselli bul hem de birasına yumul" diye aklımdan geçirdim. sonra bana ne lan benim derdim bana yeter bana mı evlendi boyunsuz diyerek biramı yudumladım. abidin abi "noldu lan senin iş mevzuları ördek" diye sordu. ulan zaten canım sıkkın şuna ağız burun dalayım diyerek hareketlendim sonra birden abidin bira şişesini kaldırınca üç buçuk attım; “aman abi etme yapma abi” dedim. abidin abi "noluyor lan gevşek şerefe kaldırıyoruz" dedi. ben de dayak yemeyeceğimin rahatlığıyla “he he” dedim kaldırdık şerefe. şişenin dibini görünce ben götü başı dağıttım. zaten bu ekstraların içinde votka varmış abidin abi diyerek saçma bir muhabbetin içine girmeye çalıştım. abidin abi de "şimdi siktir et de senin şu iş mevzusu feysbuktandır" dedi. "ne alaka abidin abi sen yine çok içtin sapıttın" diyerek çıkıştım. "lan mandal bazı patronlar bakıyormuş bu feysbuka. ıpır zıpır, komunist, dinci bir tipsen almıyorlarmış" dedi. acaba olabilir mi diye düşündüm ama olamazdı tee ne zaman bir hesap açmıştım. onu da üç tane ilkokul arkadaşımı bulunca geçmişim aklıma geldi ve bir anda herkesten nefretmemle birlikte kendi haline bırakmıştım. yine de içime bir kurt düşmedi değil bu ayyaş doğruyu söylüyor olabilirdi. abidin abi'ye teşekkür ettikten ve ona içimden ayyaş dediğim için pişman olduktan sonra eve koştum.

hemen şifremi girdim. zerre unutmazdım şifrem belliydi totosanil. facebook hesabımı açmama mahalleden anıl denen yavşak vesile olmuştu. ben de ona ibnelik olsun diye şifremi totosanil yapmıştım. girer girmez şöyle bir baktım. ne bir mesaj ne bir arkadaşlık talebi vardı. önce üzüldüm, sonra sinirlendim sonra da ulan çok da fifi zaten benim sanal değil gerçek dostluğa ihtiyacım var diyerek kendimi rahatlattım. hemen facebook hesabımı kapattım. zaten fotoğraf yerinde bile saçları zengin tıraşı olmuş gölgeli facebookun kendinden olan dandik resim vardı. facebook'u kapatmanın verdiği rahatlıkla bir mandalina soydum iki lokmada mideye indirdim.

aradan iki hafta geçti çat telefon. bilmem ne a.ş. tarafından iş mülakatına çağırılmıştım. adama ayyaş pezevenk diye sövmüştüm ama adam haklıymış diyerek kendimden utandım. hemen bakkaldan 5 efes ekstra aldım koşa koşa abidin abinin yanına gittim. o gece bir güzel içtik. abidin abi o kadar mutsuz bir haldeydi ki “şu facebook olayında sen haklı çıktın” diyerek onu sevindirmek istemedim.
4 sene once 200 lira civariydi fiyati. o zamandan beri ne binmek istedim ne de fiyat araştırdım
Uzak doğunun muhtelif ülkelerinde özellikle japonyada bulabileceğiniz adından da anlaşılacağı üzere bir yatak büyüklüğündeki odalardır. Gecelik fiyatları 10 dolardan başlayıp sunduğu hizmete ve lüksüne göre artıyormuş.


Fotoğraflarını görünce bana afakanlar bastıran, olmayan klostrofobimi şahlandıran tabuta benzer odalardır.
Merhaba ben komünizm,

100 milyondan fazla insanın ölümüne sebep oldum, benim yüzümden milyonlarca insan komünist partiyle aynı fikirleri paylaşmadığı için çalışma kamplarında ölüme mahkum oldu, hangi ülkede denendiysem o ülkede düşünce ve ifade özgürlüğü bitti, hangi ülkede denendiysem bir diktatörlüğe dönüştüm...

ama olsun, onlar gerçek ben değildim, çünkü gerçek komünizm hiç denenmedi.

kapitalizm her ne kadar haksızlıklar içeren bir sistem olsa da, on milyonlarca insanı açlık sınırından orta sınıfa çıkardı ama ben daha romantik bir sistemim.

hadi bütün gücü, üretim araçlarını, hayatlarımızı dizayn etme hakkını merkezi bir hükümete verelim mi ?
1996’dan beri yayın yapan ankara kanalı kanal a televizyonunun kapatıldığı açıklandı.
Tek tuşa basarak 25 tl aldıkları haksız ve sinir bozucu bir kazanç !
Ülkemizin geleceği Bilim, teknoloji, sanat kavramları barındıran. Milli değerleri unutturmayan eğitime bağlıdır.
Bu şekilde giderse 174839 yıl boyunca ülkemizden tek bilim insanı dahi çıkamayacaktır.