Gerçek hayata dönünce afallayıp bu neydi şimdi dediğimiz an...
Örnekleri;
ıssız adam
kaybedenler kulubü
into the wild
fight club
Örnekleri;
ıssız adam
kaybedenler kulubü
into the wild
fight club
bütün ülkelerde ve türkiye'de fazlaca denk geldiğimiz restaurant,cafe açma durumdur. özellikle fiyatlar kişinin ününe göre daha da tavan yapabilir. normal br restaurantta yediniz 10 liralık şeyi ünlü mekanı diye 20 tlye yemeniz mümkün.
daha önce yıllar boyunca yaklaşık 9-10 farklı otobüs firması denemiş biri olarak, sorunun cevabının kanımca belli olduğu sorudur:
(bkz: uçan tavşanlar kümesi)
(bkz: boş küme)
ya da
(bkz: yok öyle bir şey)
(bkz: uçan tavşanlar kümesi)
(bkz: boş küme)
ya da
(bkz: yok öyle bir şey)
"kurumlar siyasi partilerden bağımsız yapılardır" kısmından sonra bana ofiste kahkaha attıran entry barındıran başlıktır.
hocam farkında mısınız akp'nin torpilinin işlemediği yer kalmadı memlekette. o derece ki artık iş bitirmek/halletmek için torpiller çarpışıyor, daha kuvvetli torpili ayakta olan kazanıyor.
liyakat olması gerekendir ve ülkemizde hayaldir.
hocam farkında mısınız akp'nin torpilinin işlemediği yer kalmadı memlekette. o derece ki artık iş bitirmek/halletmek için torpiller çarpışıyor, daha kuvvetli torpili ayakta olan kazanıyor.
liyakat olması gerekendir ve ülkemizde hayaldir.
20 yaşında okuduğum için utanç duyduğum herkese tavsiye ettiğim kitaptır. Konusu için;
Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretti. Türk askerleri ülkelerindeki “yaşamı yenilemek” için mutlaka bu kitabı okumalıydılar. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap haline geldi.
Bu kitap tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya’yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir. Halkların destansı özverisiyle yoksulluktan kurtularak, ekonomik, politik ve kültürel olarak nasıl mükemmel bir ülke yaratılabileceğini gösteren, okurlara dudak ısırtan ölümsüz bir eser.
Kitapta beğendiğim yerlerden biri
Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretti. Türk askerleri ülkelerindeki “yaşamı yenilemek” için mutlaka bu kitabı okumalıydılar. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap haline geldi.
Bu kitap tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya’yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir. Halkların destansı özverisiyle yoksulluktan kurtularak, ekonomik, politik ve kültürel olarak nasıl mükemmel bir ülke yaratılabileceğini gösteren, okurlara dudak ısırtan ölümsüz bir eser.
Kitapta beğendiğim yerlerden biri

bana son derece absürd gelen iştir.
anlayamıyorum iyi güzel gitmişsin bodrum'a, yok italya'ya yaz günü anladık da, be kardeşim dışarısı kar buz farkında mısın? hayır hava size göre soğuk bana göre sıcak mı demeye getiriyorsun? naptın kombiyi mi kökledin ya da alttan sübliminal mesaj mı veriyorsun?
fakir fukara, ne bileyim sokak hayvanları soğuktan donarken; bunlarda kafalar bir dünya, hala hava peşinde. allah akıl fikir versin bu insanlara.
anlayamıyorum iyi güzel gitmişsin bodrum'a, yok italya'ya yaz günü anladık da, be kardeşim dışarısı kar buz farkında mısın? hayır hava size göre soğuk bana göre sıcak mı demeye getiriyorsun? naptın kombiyi mi kökledin ya da alttan sübliminal mesaj mı veriyorsun?
fakir fukara, ne bileyim sokak hayvanları soğuktan donarken; bunlarda kafalar bir dünya, hala hava peşinde. allah akıl fikir versin bu insanlara.
İnterrail türkiye grubunun içinde bulunduğu durum. Neden böyle düşündüğümü açıklıyım. 1-gezginfest 2-gezginsözlük 3-satılan tişört ıvır zıvır 4-avruparail 5-alınan reklamlar. Benim gördüklerim bunlar.para kazanılmasına karşı değilim ama para geçmiyo muhabbeti yapılmasına karşıyım.
Biyolojik olarak kadın , erkek cinsiyetlerimizin yanı sıra Kadın ve erkekten sosyal-kültürel anlamda beklenen rollerdir. Toplumsal cinsiyet, bize kim olmamız ve nasıl davranmamız gerektiğini söyler. Toplumsal cinsiyet kadın ve erkeklerin davranışlarını inşa eder. Toplumsal cinsiyet, bebeklikten başlayarak hayatımızın her alanında karşımıza çıkacaktır. Toplumsal cinsiyet rollerine göre kız bebek pembe,erkek bebek mavi kıyafetler giymeli. Kız cocugu bebeklerle, erkek cocugu arabalara oynamalıdır. Evin reisi "baba"dır, ev işlerini anne yapar, yemek yapmak,cocuk bakmak annenin göreviyken, eve para getirmek babanın görevidir. Toplumsal cinsiyet rollerimize göre kadınlar kırılgan, hassas , narin varlıklardır. Erkekler ise güçlü, sert. Bu ve bu gibi örnekler çoğaltılabilirken,kadınların ve erkeklerin bu roller altında tabii ki ezildiğini söyleyerek, erkeklere dayatılan bu rollerin, erkek davranışlarını inşaa etmede büyük bir rol oynadığını,her kadının da ,yaratılan bu cinsiyet rollerinin altında ezildiğini,şiddete uğradığını, taciz edildiğini ve hatta öldürüldüğünü belirtmekte fayda var. Toplumun bizden beklediği rolleri aşıp, canımız nasıl isterse öyle davrandığımız zaman; "erkekler ağlamaz! Ne ağlıyorsun karı gibi zırlama" diyenlere inat , hüngür hüngür ağladığımız zaman, "sen kadınsın bu kısa saç ne böyle erkek gibi" diyenlere inat , saçlarımızı canımız ne isterse onu yaptığımız zaman,"kadınsın sen, senin yerin ev,otur evinde" diyenlere inat, yaşamın her alanında üretip ,yaşamın her alanında var olduğumuzda;özgürleşecek dünya.. kalın sağlıcakla.
türkiye'de sıkça rastlanabilen eğitim sistemi, yönlendirilme gibi faktörlerden dolayı olan durum. buna bende dahilim.
denk geldiğim en ilginci ise su ürünleri okuyup insan kaynakları olmak.
denk geldiğim en ilginci ise su ürünleri okuyup insan kaynakları olmak.
İstanbul il sınırında bulunan müzelerdir. devlet müzeleri, özel müzeler ve sanat galerilerini bu başlık altında toplayabiliriz. Çoğunlukla, eski istanbul adıyla nitelendirebileceğimiz beyoğlu, eminönü, topkapı ve beşiktaş civarlarında bulunmaktadır. aya sofya (sultanahmet), topkapı sarayı (fatih), rahmi koç müzesi (özel - beyoğlu) en meşhurlarındandır.