üniversite de çok samimi olduğum bir arkadaşa verilmiş addır. lakabı pepe
ilk duyulduğunda akıllara futbolcu pepe ve çizgifilm karakteri pepe gelse de, aslında çok daha farklı bir hikayesi vardır.
günün birinde mahallede top oynayan çocukları gören kahramanımız, çocukluk günlerini hatırlar ve birden top eşliğinde şık hareketlerle dolu bir gösteri sunar. havadan gelen topa vole vurup estetik bir hareket ile gösterisini bitirmek isteyen kahramanımız, topa yükselir ve tam da bacağını kaldırdığı sırada beyaz bayrak gibi açılan don pantolon arasından görünür. O günden sonra Kahramanımız pepe yani pantolonpatlatan(pp) lakabını alır.
ilk duyulduğunda akıllara futbolcu pepe ve çizgifilm karakteri pepe gelse de, aslında çok daha farklı bir hikayesi vardır.
günün birinde mahallede top oynayan çocukları gören kahramanımız, çocukluk günlerini hatırlar ve birden top eşliğinde şık hareketlerle dolu bir gösteri sunar. havadan gelen topa vole vurup estetik bir hareket ile gösterisini bitirmek isteyen kahramanımız, topa yükselir ve tam da bacağını kaldırdığı sırada beyaz bayrak gibi açılan don pantolon arasından görünür. O günden sonra Kahramanımız pepe yani pantolonpatlatan(pp) lakabını alır.
Hayatın anlamı = ölmeden cevabını asla bilemeyeceğin, belki de öldükten sonra bile bilemeyeceğin şey.
Yani bunun cevabını yaşayan hiçkimse sana veremez. Bence doğru cevabı ölünce göreceğini umarak yaşa ama acele etme nasılsa ölüp göreceğin için yaşadığın sırada hayatın anlamını arayarak geçirdiğin zaman boşa gidecek. Aynı benim bok yoluna giden günlerim gibi. Hayatta (tamamen tesadüfi bi evrende biyerde algıya sahip bir birey) olduğuma göre bunun ne kadar sonu olmayan gereksiz bir düşünce olduğunu kabullenip biranonce bosvermeni öneririm. Benim gibi :)
Yani bunun cevabını yaşayan hiçkimse sana veremez. Bence doğru cevabı ölünce göreceğini umarak yaşa ama acele etme nasılsa ölüp göreceğin için yaşadığın sırada hayatın anlamını arayarak geçirdiğin zaman boşa gidecek. Aynı benim bok yoluna giden günlerim gibi. Hayatta (tamamen tesadüfi bi evrende biyerde algıya sahip bir birey) olduğuma göre bunun ne kadar sonu olmayan gereksiz bir düşünce olduğunu kabullenip biranonce bosvermeni öneririm. Benim gibi :)
Temkinli olunduğu sürece korkulmaması gereken olay.
Her seyahat eden kişinin başına gelebilir ama tedbir ile ciddi bir sorun olmadan atlatılabilir. Ayrıca bu mantık ile bize bulaşmazlar çok kişi ile seyahatin faydası yoktur.
Bir defasında bir İngiliz iki Fransız bir Polonyalı ve bir Litvanyalı arkadaş ile fıkra gibi gece vakti gezerken iki tane silahlı adam önümüzü akrobasi hareketleri ile filmlerdeki gibi kesip “give me Money, give me Money” diye para istedi, içlerinden Türk olarak ben, tüm soğukkanlılığım ile param olduğu halde yok diye söyleyip kenara geçtim. Benden gören diğer yabancı arkadaşlardan bir kaçı da aynısı söyleyip yanıma geçti bir iki tanesi ise para verdi. Burada bence önemli olan soğukkanlı olmaktır. Tabi karşındaki insana bağlı olarak kimse üç kuruş için kolay kolay seni öldürüp başına bela almak istemez, korkutup paranı almak ister, yani isteyenine denk gelirsen de Allah yardımcın olsun. Böyle durumda gönlünden kopan bir şey de verebilirsin orası ayrı.
Ama özellikle belirtmek isterim ki kalabalık olmanın pek bir anlamı olmayabiliyor, yani bu olayın dışında onca tek başıma, gece saatlerinde, kız başına gezmelerden tek bir olumsuz durum yaşamadım. Tedbir olarak içten cepler, cüzdanlar, klasik çorap vs. altına saklanan paralar ya da yanınızda bulunan eşyaların özelliklerine göre yaratıcı fikirler ile saklayabilirsiniz. Ek bir diğer tavsiye de çok fazla ıssız yerlerde yabancı olduğunuzu konuşarak vs. belli etmeyiniz ama en başta denildiği gibi abartılacak ya da sizi yoldan alacak kadar korkulacak bir durum yok.
Her seyahat eden kişinin başına gelebilir ama tedbir ile ciddi bir sorun olmadan atlatılabilir. Ayrıca bu mantık ile bize bulaşmazlar çok kişi ile seyahatin faydası yoktur.
Bir defasında bir İngiliz iki Fransız bir Polonyalı ve bir Litvanyalı arkadaş ile fıkra gibi gece vakti gezerken iki tane silahlı adam önümüzü akrobasi hareketleri ile filmlerdeki gibi kesip “give me Money, give me Money” diye para istedi, içlerinden Türk olarak ben, tüm soğukkanlılığım ile param olduğu halde yok diye söyleyip kenara geçtim. Benden gören diğer yabancı arkadaşlardan bir kaçı da aynısı söyleyip yanıma geçti bir iki tanesi ise para verdi. Burada bence önemli olan soğukkanlı olmaktır. Tabi karşındaki insana bağlı olarak kimse üç kuruş için kolay kolay seni öldürüp başına bela almak istemez, korkutup paranı almak ister, yani isteyenine denk gelirsen de Allah yardımcın olsun. Böyle durumda gönlünden kopan bir şey de verebilirsin orası ayrı.
Ama özellikle belirtmek isterim ki kalabalık olmanın pek bir anlamı olmayabiliyor, yani bu olayın dışında onca tek başıma, gece saatlerinde, kız başına gezmelerden tek bir olumsuz durum yaşamadım. Tedbir olarak içten cepler, cüzdanlar, klasik çorap vs. altına saklanan paralar ya da yanınızda bulunan eşyaların özelliklerine göre yaratıcı fikirler ile saklayabilirsiniz. Ek bir diğer tavsiye de çok fazla ıssız yerlerde yabancı olduğunuzu konuşarak vs. belli etmeyiniz ama en başta denildiği gibi abartılacak ya da sizi yoldan alacak kadar korkulacak bir durum yok.
Yunanistan’a gelmişken corinth kanalına da uğramak istiyorsanız turların dışında bireysel Atina’da ki omoniametro istasyonun orasında meydanın yanından bineceğiniz 051 nolu otobüs ile ktelkifisos’dan Corint’ e ulaşabilirsiniz, yaklaşık bir buçuk saat sürmekte olup, bileti pahalı değildir.

Türkiye orijinli interrail yapmaya karar vermişseniz başlangıç ülkesi için en uygun, genelde ucuz uçak biletlerinin olduğu ve çok sık seferlerin düzenlendiği yer olan Roma üzerinden sürdürülecek rotadır.
Tabii, daha uygun uçak bileti bulmuşsanız ya da rotanıza uygun değilse böyle bir zorunluluğunuz elbet yok ama Roma’dan başlayarak çizilecek bir rota size muhtemel daha uygun gelecektir.
Roma’dan sonra rotanın devamı Floransa ve günü birlik Pisa gezisi sonrası Venedik şehrine geçilerek İtalya stepini bitirmiş olursunuz.
Daha sonra duraklamalı bir Fransa/ Nice, Cannes gibi şehirler ekleyip ya da zamanım ya da bütçem yok bana tek Paris yeter diye söyleyip onu da geri dönüşe saklayıp Fransa’ya es geçip direkt İspanya’ya varabilirsiniz. her şey duruma göre.
İspanya’da ilk Barcelona’ya gidip biraz zamanınız varsa Madrid’e hatta yolu uzatıp Portekize dayanabilirsiniz ama olay klasikleşmez bu şekilde. Artık zevk, bütçe, zaman, araştırma ya da her ne ise onlara bağlı olup buraya kadar yaptıklarınızla İspanya ayağını bitirmiş olursunuz.
Eee, gelmişken Paris’e gitmeyecek miyiz diyenler siz de bu geri dönüşte bir trenden inin sağa sola bakın, yalnız Fransa ayağında muhtemel görmek isteyebileceğiniz diğer şehirlerini daha güneyde kaldığından İspanya’ya giderken yol üstü bunları çıkarmanız daha mantıklı olandır.
Artık Paris’i de görmüş oldunuz umarım beklentilerinizi karşılamıştır fazlasıyla, rotaya devam edeceksek bu sefer Belçika’ya uğrayabiliriz derim. Brugge ile bu rotayı süsleyebilir, ben başkentleri de merak ediyorum diyorsanız yazın bir Brüksel.
En çok merak edilen şehirlerimizden biri olan Amsterdam’a nihayet ulaşabiliriz, ilginiz dahilinde yan şehirleri de ekleyebilirsiniz ama fazla açılmayın derim zaten derman muhtemel kalmayacaktır ve bu şekilde en azından Amsterdam’ı da gördüm diyeceksiniz.
Daha sonra “alles für deutschland” diyerekten bir Berlin yapabilir, merak ya da akraba dahilinde ikinci vatanın derinliklerine inebilirsiniz, Köln’e gelirseniz doğum yerime benden bir selam çakarsınız.
Artık sonlara doğru geliyoruz, Almanya’ya gelmişken ben Polonya’yı görmek istiyorum derseniz rotanıza ekstradan ekleyip Varşova ve Krakow’u koyarsınız. Yok diyorsanız o zaman bir Praha yazalım diyeceğim oraya.
Sonrasında ben buralara kadar geldim, atalarım, dedelerim gibi bir de Viyana’yı görmeden şuradan şuraya gitmem diyorsanız yazın onu da yazın efenim o vakit.
Tabi oradan vaktinize göre bir Bratislava da yapabilirsiniz ama bende derman kalmadı artık ben artık eve gideyim yavaştan diyorsanız Macaristan’a adım attınız demek. Budapeşte’yi gezersiniz artık, aynı şekilde uçak biletleri diğer yerlere göre uygun İstanbul’dan.
Ben ama gezmeye doymadım diyorsanız Belgrad’a uğrarsınız, oradan da uçak ile geri dönüş uygun oluyor.
Burada klasik rotayı, alternatif ek şehirler ile anlatmaya çalıştım bu rota 22 günden fazla sürüyor ama istek dahilinde kırpma yapabilir, çoğaltabilirsiniz ya da tersten de gidebilirsiniz ama bence rotanızı oluştururken beklentilerinizi iyi düşünün.
Orayı niçin gidiyorsunuz yani tarihi için mi, gece hayatı için mi, fotoğraf çektirmek için mi, doğası için mi ya da ne için, buna göre bir rota çıkarın. Bir de unutmamanız gereken siz rota yaparsınız ama sürprizler çıkar planlar istediğiniz gibi gitmeyebilir, bir diğer konu da planlamak kolay ama uygulama kısmı biraz daha zor olan taraf olduğu için, ama şurayı burayı da göreyim diye diye doldurduğunuz rotayı o zaman ki yorgunluğunuzu ve bütçenizi göze alarak yapın, hele nazlı arkadaşımız isen ekstra dikkat çekiyorum yoksa yolculuğunuz eziyete dönüşmesin, gerçekten istediğiniz şehirlere öncelik verin derim.
Tabii, daha uygun uçak bileti bulmuşsanız ya da rotanıza uygun değilse böyle bir zorunluluğunuz elbet yok ama Roma’dan başlayarak çizilecek bir rota size muhtemel daha uygun gelecektir.
Roma’dan sonra rotanın devamı Floransa ve günü birlik Pisa gezisi sonrası Venedik şehrine geçilerek İtalya stepini bitirmiş olursunuz.
Daha sonra duraklamalı bir Fransa/ Nice, Cannes gibi şehirler ekleyip ya da zamanım ya da bütçem yok bana tek Paris yeter diye söyleyip onu da geri dönüşe saklayıp Fransa’ya es geçip direkt İspanya’ya varabilirsiniz. her şey duruma göre.
İspanya’da ilk Barcelona’ya gidip biraz zamanınız varsa Madrid’e hatta yolu uzatıp Portekize dayanabilirsiniz ama olay klasikleşmez bu şekilde. Artık zevk, bütçe, zaman, araştırma ya da her ne ise onlara bağlı olup buraya kadar yaptıklarınızla İspanya ayağını bitirmiş olursunuz.
Eee, gelmişken Paris’e gitmeyecek miyiz diyenler siz de bu geri dönüşte bir trenden inin sağa sola bakın, yalnız Fransa ayağında muhtemel görmek isteyebileceğiniz diğer şehirlerini daha güneyde kaldığından İspanya’ya giderken yol üstü bunları çıkarmanız daha mantıklı olandır.
Artık Paris’i de görmüş oldunuz umarım beklentilerinizi karşılamıştır fazlasıyla, rotaya devam edeceksek bu sefer Belçika’ya uğrayabiliriz derim. Brugge ile bu rotayı süsleyebilir, ben başkentleri de merak ediyorum diyorsanız yazın bir Brüksel.
En çok merak edilen şehirlerimizden biri olan Amsterdam’a nihayet ulaşabiliriz, ilginiz dahilinde yan şehirleri de ekleyebilirsiniz ama fazla açılmayın derim zaten derman muhtemel kalmayacaktır ve bu şekilde en azından Amsterdam’ı da gördüm diyeceksiniz.
Daha sonra “alles für deutschland” diyerekten bir Berlin yapabilir, merak ya da akraba dahilinde ikinci vatanın derinliklerine inebilirsiniz, Köln’e gelirseniz doğum yerime benden bir selam çakarsınız.
Artık sonlara doğru geliyoruz, Almanya’ya gelmişken ben Polonya’yı görmek istiyorum derseniz rotanıza ekstradan ekleyip Varşova ve Krakow’u koyarsınız. Yok diyorsanız o zaman bir Praha yazalım diyeceğim oraya.
Sonrasında ben buralara kadar geldim, atalarım, dedelerim gibi bir de Viyana’yı görmeden şuradan şuraya gitmem diyorsanız yazın onu da yazın efenim o vakit.
Tabi oradan vaktinize göre bir Bratislava da yapabilirsiniz ama bende derman kalmadı artık ben artık eve gideyim yavaştan diyorsanız Macaristan’a adım attınız demek. Budapeşte’yi gezersiniz artık, aynı şekilde uçak biletleri diğer yerlere göre uygun İstanbul’dan.
Ben ama gezmeye doymadım diyorsanız Belgrad’a uğrarsınız, oradan da uçak ile geri dönüş uygun oluyor.
Burada klasik rotayı, alternatif ek şehirler ile anlatmaya çalıştım bu rota 22 günden fazla sürüyor ama istek dahilinde kırpma yapabilir, çoğaltabilirsiniz ya da tersten de gidebilirsiniz ama bence rotanızı oluştururken beklentilerinizi iyi düşünün.
Orayı niçin gidiyorsunuz yani tarihi için mi, gece hayatı için mi, fotoğraf çektirmek için mi, doğası için mi ya da ne için, buna göre bir rota çıkarın. Bir de unutmamanız gereken siz rota yaparsınız ama sürprizler çıkar planlar istediğiniz gibi gitmeyebilir, bir diğer konu da planlamak kolay ama uygulama kısmı biraz daha zor olan taraf olduğu için, ama şurayı burayı da göreyim diye diye doldurduğunuz rotayı o zaman ki yorgunluğunuzu ve bütçenizi göze alarak yapın, hele nazlı arkadaşımız isen ekstra dikkat çekiyorum yoksa yolculuğunuz eziyete dönüşmesin, gerçekten istediğiniz şehirlere öncelik verin derim.
9 ekimde istanbuldan güle eğlene ,halaylarla , türkülerle gittiğimiz. Türkiye'de ki bütün STK - siyasi partilerin de katıldığı 102 insanın hayatına maal olan bombalı saldırı. Ben de o patlama da bacaklarına bişeylerin isabet ettiği. Her yerin insan parçaları ile dolu olduğu. Ambulanslardan önce TOMA ve polisin gelip gaz attığı hayatımdan çıkaramadığım kara bir gün. 3 yıl oldu patlama 3 yıldır hayatımdan çıkaramadım ne yaşadığım görüntüleri ne de patlamanın seslerini.
19 undan sonra hic yas almamisim gibi ya.ama tipim 19 degilmis.zaten 19 da da 19 degildim ki.
Youtube da olan bir ozellik.iyi ki var.yoksa bazi sarkilar bi kere dinlenip bitse olmayacak gibi.
Sirince kampinda en onde ,elimde sarap sisesiyle dinledim,mutlulugum yazilara sigmaz.evimde sarkisini actigimda o an aklima gelir.eski sevgilim degil
aleyna tilki ve emrah karaduman'ın an itibarıyla yaklaşık 339.010.246 izlenmeye sahip olan parçasının adıdır.
cevapsız çınlama youtube
cevapsız çınlama youtube