Ülkemizin geleceği Bilim, teknoloji, sanat kavramları barındıran. Milli değerleri unutturmayan eğitime bağlıdır.
Bu şekilde giderse 174839 yıl boyunca ülkemizden tek bilim insanı dahi çıkamayacaktır.
2005 yapımı (bkz: önyargı) üzerine kurgulanmış, insanların dış görünüşünden çok, yaptıkları işlere odaklanılması gerektiğini anlatan harika film.

Filmin tamamı: https://www.youtube.com/watch?v=4grfBWF2LPU
90’ların gözdesi, fen liseleri ile yarışan imamhatiplerin Durumu içler acısıdır.
Şuanda ise bir köfteci bir dönerci gibi Her sokak başında görülebilir... işlevi de keşke aynı düzeyde fazlaşabileydi.
Bir ilçede iki Anadolu belki bir fen lisesi vardır yada yoktur.( genelde yoktur) ama ne hikmetse ülkede 4200’e yakın ihl var ve her lise ortalama 300 400 kişilik .( İstanbul’da bu sayı kat ve kat fazla )
yılda bir milyondan fazla öğrenci mezun verdiği anlamına gelir . Evet bir milyondan fazla öğrenci i.h. lisesinden mezun oluyor . Bunların kaçı acaba üniversite okuyor . Herşey okumak değil ancak televizyonlarda kanallarda “kızlarımızı çocuklarımızı okullara gönderelim” diyenler sadece liseyi mi kast ediyor ?

En büyük vasfı dini eğitim yanında bilimsel eğitimleri de vermek olan ihl’ler Asli görevi olan dini eğitimi dahi vermekten aciz bir kurum oldu . Okul kurup zil sesini dombra yapıp üstüne de ...imam hatip lisesi yazınca orası eğitim kurumu olduğu anlamına gelmemekte aksine görüldüğü yerde uzaklaşılması gereken kurumlar anlamına gelmektedir.
YouTube’a ihl rezillikleri yazılması sonuncunda çıkanlar bile yeterince utanç kaynağıdır.
Bilimsel eğitimleri vermekten vazgeçildiği bu kurumların en azından hakkıyla dini eğitim verseler düşündüren kurumlar oldu.

En azından artık açılmasın bu tür gereksiz liseler. 1 yılda 1000 ihl açılacağına 1000 lise donanımlı hale getirilseydi daha iyi olmaz mı diye düşündüren lliseler açılmasın.
içinde sorgulayan biat etmeyen, her denilene inanmayan insanlar yetiştiren liseler yerine din eğitimi adı altında müptezellern yetiştirildiği “ kurumsu” okulların tercih edilmesi ilginçtir.

Boşuna ağaç yaşken eğilir denilmemiş , ağaç yaşken koyunluğu öğreniyor işte.
kazanmasını umduğum istanbul büyükşehir belediye başkan adayı. çalışkan, dürüst ve naif bir insan. modern yüzüyle istanbul'a çok yakışacak.

edit: istanbul'un yeni belediye başkanı.
alışkanlıklar, kök salınmışlıklar değişir-değişti bile...
bir de ekonomik reformlar vadediyor başkanımız, haydi bakalım.
eski sevgiliyle yenisini karşılaştırmak gibi bir şey bu.

fakat seçim süreci boyunca samimiyeti, nezaketi ve seçim sonlandıktan sonraki süreci hakkıyla dik durup taviz vermeden bunu yaparken de efelenmeden yönetmesiyle benim için lider ekrem imamoğlu'dur.
muharrem ince'den çok güzel ikinci adam olabilir lakin liderlik duruş ister. seçim akşamı ortalıktan kaybolup bu durumu sorgulayan seçmenlerine şizofren yakıştırması yapması da unutulacak bir gaf değil.
hala sonuçlanamayan ibb seçimleri ile alakalı yaptığı açıklamadır. konu ispark usulsüzlüğüne gelince trt haber tarafından canlı yayın yarıda kesilmiştir. satırbaşları ve ince satır aralarını özetlersem;

ekrem imamoğlu ibb başkanıdır.
ufak usulsüzlükler, iki parti lehine de vardır. fakat bunlar sonucu değiştirecek boyutta değildirler.
süreci uzatarak istanbul halkına saygısızlık yapıyorsunuz.
yapılan yolsuzlukların arkası temizleniyor. elimde veri var, mazbatayı alınca hepsini teker teker göstericem.
değiştirilmesi zor dijital veriler değiştirilmeye çalışılıyor. isparkta neler olduğunu biliyoruz.
devlet bahçeli ve recep tayyip erdoğan suskunluklarını bozup, parti içi anlaşmazlıkların türkiyeyi etkilememesini sağlamalıdır.
dünya bu seçimi izliyor, yeterince rezil olduk daha olmayalım.

ve asıl gol olanı;
(25 yıl önce erbakanın, recep tayyip erdoğanı ibb başkanı olduğu için tebrik ettiği fotoğrafı göstererek) 25 yılda ne değişti bu ülkede, siz neden artık kabul etmiyorsunuz çıkışı.

neyse, ahanda burdan izleyebilirsiniz;

imamoğlu konuşması

edit: çalışanların hakkını güvenceye aldığını satır arasında söylemiştir.
saçmalığın ta kendisidir. "yıllarca bizi aşağıladılar" temasıyla bugünlere gelenlerin ekmeğine yağ sürmektir. artık şekilcilikten uzaklaşmak ve bu politikaların kimseye bir faydasının olmadığını öğrenmek gerekir. bunu yapanlara gerekli cevabı (bkz: ekrem imamoğlu)'nun eşi sevgili (bkz: dilek imamoğlu) vermiştir: " eğer bir aşağılama ya da güzelleme yaptıklarını sanıyorlarsa bilmeliler ki beni de aşağılıyorlar. çünkü ben sayın semiha yıldırım'ın fotoğrafına bakınca kendi annemi, kendi ablamı görüyorum."