1970’li yıllarda kalp ve damar hastalıklarına yakalanma ve risk faktörlerine dair araştırmalar yapılırken bazı tip kişiliklerde mevcut olan ortak özellikler fark edilmiştir. Bunun neticesinden a ve b olmak üzere iki ana tip kişilik ortaya çıkmıştır. Bu iki tip kişilik arasında bir skalayla a ve b tipi kişilik yatkınlık oranı belirlenir.
Bu araştırmaya göre a tipi kişilik özellikleri ağır basan insanlar genelde aceleci olup aynı aynı anda birden çok işi yapmak isterler. Zorlukların üstesinden gelerek başarıya odaklanmıştırlar. Toplumda göz önünde olur, tanınmaktan ve rekabetten hoşlanırlar. Zamanı boşa harcamaktan hoşlanmazlar. Çabuk öfkelenirler.
Edit: genelde a tipi kişiliğe yatkınlığım var sanırım. Özellikle iş konusunda tam bir a tipiyim. Bu arada diktatörleşmeme yol açmıyor değil tabi.
Bu araştırmaya göre a tipi kişilik özellikleri ağır basan insanlar genelde aceleci olup aynı aynı anda birden çok işi yapmak isterler. Zorlukların üstesinden gelerek başarıya odaklanmıştırlar. Toplumda göz önünde olur, tanınmaktan ve rekabetten hoşlanırlar. Zamanı boşa harcamaktan hoşlanmazlar. Çabuk öfkelenirler.
Edit: genelde a tipi kişiliğe yatkınlığım var sanırım. Özellikle iş konusunda tam bir a tipiyim. Bu arada diktatörleşmeme yol açmıyor değil tabi.
a tipi kişilik özelliğinin aksine aceleci olmayan, rahat karakterli insanlardır. Çok çalışsalar bile, a tipi insanlar kadar kendilerini baskı altına sokmazlar. Kolay öfkelenmezler, rekabetçi değillerdir. Fakat bir birey illa tam anlamıyla a ya da b tipi özelliklerine sahip olacak diye bir kaide yoktur. Bazı özellikleri taşırken bazı özellikleri taşımayabilirler.
Üniversiteden önce olduğum kişidir. Değişim arzusuyla 18’inci yaş günümde kendime bir söz verdiğim için o asosyal halimi büyük ölçüde üzerinden attım üniversitede. O asosyallik sürecimde günde en az 8-10 saat kitap okurdum.
kahve yapan, servis eden kişilere verilen ad. 3. nesil kahveciler sayesinde tanıştığımız italyan kökenli bir meslek. barmenler gibi oldukça havalı kahve sunumları yapıyorlar. kahveye özel bir düşkünlüğüm olmamasına rağmen estetik olan tüm şeyler gibi barista sunumlarına da bayılıyorum.
amerika'nın ilk kadın seri katili olarak bilinmektedir. doğduğu ve öldüğü yer charleston'dır. asılarak idam edilmiştir. 1793-1820 yılları arasında yaşamıştır.
tam hali “şehirler farklı olsa da değişmeyen minibüs durağı isimleri” olacaktı ama malum başlık sınırına takıldı.
böyle bir şey dikkatimi çekti. türkiye’de nereye gitseniz bu duraklardan var. geneli de varoş semtlerde olması.
(bkz: dere)
(bkz: köyiçi)
(bkz: esentepe)
(bkz: depo)
(bkz: üçyüzlü)
(bkz: kale)
böyle bir şey dikkatimi çekti. türkiye’de nereye gitseniz bu duraklardan var. geneli de varoş semtlerde olması.
(bkz: dere)
(bkz: köyiçi)
(bkz: esentepe)
(bkz: depo)
(bkz: üçyüzlü)
(bkz: kale)
Bu akşam saat 20’de tt arenada oynanacak olan maç. Şifreli kanalda yayınlanacağı işin izleyemeyeceğim maalesef. Destekçiniz aslanlarım, kükreme zamanı. Yenilsek de çok sorun değil esasında ben keyfine tutuyorum takım.
finalistleri gördüm de biz bu miss turkey işini azra akın dan sonra bırakacaktık yani zirvedeyken
Benzer problemleri olan bence dünyanın en güzel iki şehrinin versusu.
İki şehirde de yaşayanların pahalılıkla ilgili büyük problemleri olduğunu biliyoruz.
Ayrıca trafik konusunda da büyük düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu yadsınamaz bir gerçektir.
Hava kirliliği konusunda ise londra büyükşehir belediyesi sınırlı bölgelerde “Ultra Low Emissions Zone” uygulamasına geçerek güzel bir adım atsa da her iki şehir de bu konudan çok çekiyor.
İki şehirin en güzel yanı çok kadim olmaları. Sokaklarında yürürken şehirlerin tarihlerini buram buram hissedebiliyorsunuz. istanbul’da bu bölgelerin korunmasına fazla dikkat edilmese de Londra’da çok katı kurallarla tarihi bölgeler ve ören yerleri muhafaza altındadır.
İki şehirde de yaşayanların pahalılıkla ilgili büyük problemleri olduğunu biliyoruz.
Ayrıca trafik konusunda da büyük düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu yadsınamaz bir gerçektir.
Hava kirliliği konusunda ise londra büyükşehir belediyesi sınırlı bölgelerde “Ultra Low Emissions Zone” uygulamasına geçerek güzel bir adım atsa da her iki şehir de bu konudan çok çekiyor.
İki şehirin en güzel yanı çok kadim olmaları. Sokaklarında yürürken şehirlerin tarihlerini buram buram hissedebiliyorsunuz. istanbul’da bu bölgelerin korunmasına fazla dikkat edilmese de Londra’da çok katı kurallarla tarihi bölgeler ve ören yerleri muhafaza altındadır.