belirlenen,anlaşılan sürelerde (genelde günde 5 saat,haftada 5-6 gün) çalışma karşılığı konaklama,yemek vs almaktır.bir hostelde resepsiyon,temizlik,party organizatörlüğünden tutun,bir çiftlikte hayvan bakımına,yeri geldiğinde yaşlı bir insana bakmanızı isteyen bir ilandan tutun,çocuk bakıcılığına,fotoğrafçılık ve sosyal medya işlerine kadar bir çok alanda çalışabileceğiniz gönüllü sistem.
help.net , workaway.info adlı siteleri vardır benim bildiklerim ve hatta son keşfettiğim ve arayüz/kullanış olarak en beğendiğim olan sitenin linkini de veriyorum.hatta bu link üzerinden kaydolursanız 10$ kazanabilirsiniz:

workpackers
T. nargilede ya da sobada kullanılan köz tutmaya yarayan demir maşanın birbirine vurularak çıkartılan sese çıkılatmak denir. zaptnamumkun

Sene bu zamanlar paraya ihtiyacım var, iş bakıyorum bir arkadaş vasıtasıyla, 7/24 açık. neden açık ? insanlar sabah 7 de neden gelip kahve ve nargile içer hala düşünüyorum ama konumuz bu değil. Mekanla anlaştık, akşam çalışıyorum ekip zaten aynı. Bu ve bunun gibi mekanlarda ekip hep aynıdır. Öğrenci çalışanlar, yaşlı bir bulaşıkçı, gerzek bir aşçı,dini imanı para olan bi patron. Bildiğin yerli sitcom amina koyim bi tek kahkaha efektimiz eksik. Temposu yüksek bir mekan, gece 1 de gelip sabah 7 de giden insanlar var. bu nasıl bir işsizlik a dostlar ??
Herifler balyayla kaldırıyor inanılmaz bir akış var. deli gibi çalışıyoruz.
Bazen öyle anlar oluyor ki, kısa bir back to the future etkisi yaratıyor.
4 saat yok önlüğü taktığım andan sonra sadece 4 saat sonra çıkarabiliyorum.
mesela o 4 saati hiç çözemedim ve o 4 saat bütün mevzunun başlangıç noktası.

Nargile işinde ilginç bir maşa çıkılatma geleneği vardir ya hani. çıkıçıkıçıkı dolanır kamilin teki elinde bir teneke köz. O nargile maşasını eline alan muhakkak tadımlıkta olsa bir çıkılatıyor. Meğer bütün ülkece maşa çıkılatma skillimiz açıkmış mevzuya bak. Şimdi müşteri olarak gelip 1 2 saat takılınca kulağa ramazan pidesi tadında gelebilir ki bu durumda bile daralmalar oluyordur.
((12 saat ))
bak 12 yazıyla "ONİKİ" saat boyunca 5 dakika da bir duyunca edimsel koşullanıyorsun.
namussuzum ağzımdan salya akacak lan, biyolojik saatim bozuldu, sıçamıyorum amina koyim daha ne olsun ???? sokayım ben öyle geleneğe.

mekanda nargileye bakan eleman sosyal çevreden de arkadaşım olur.
ben işim gereği genelde hep arkam dönük kahve yapıyorum.
yine bi gün deli gibi yoğunuz siparişler patlamış mutfak patlamış.
patron kasada bana 2 metre uzakta ikimizde birbirimize bakmıyoruz.
bişey söyledi tam o arada bir ''çıkıçıkıçıkı'' anlamadım?? dedim
tam tekrar edecek adam kelimesini bı posta daha çıkıçıkçıkı.
patron dönüp ''kır onu amın kustuğu'' dedi.
benim kanım kesildi, 25 yıllık lugatıma yeni bir küfür ekledim. neyse yoğunluk bitti ben mekanın arka çıkışına çaya sigaraya çıktım.
bizim nargileci arkadaşta orada bir sigara da ona kaptırdım.
kapan gibi amın evladı, esirgediğimden değilde gümrük müşaviri gibi pezevenk. tek serbest bölge orası köz ocağıda haliyle orada takılıyor ibne. aslında bir yandan da fırsata çevirmesini takdir etmek istemiyor değilim ama ne yazık ki ölücü pezevengin teki. neyse durdum ''ne çıkılatıyosun lan ikide bir dalyarak?!?'' dedim. ama asabim bozuk bilader, kahveyi kenya'da üreten işçi kardeşlerimle aynı kaderi paylaşıyorum adeta. ''ben çıkılatmıyorum ki'' dedi bana. ''nasıl lan ??'' dedim şaşırdım 13 gündür burada çalışıyorum, başka kim var ki??
ekip net amk ses aynı, sürekli aynı çıkılatma, olaylar gittikçe garipleşiyordu. '' e kim o zaman??'' diye sordum tabi gayri ihtiyari.
arkam da birini göstererek, ''la bebe sen daha amokaciyle tanışmadın mi??'' dedi. arkamı bir döndüm ananı sikim oda ne !?! karanlığın içinde bi çocuk koz ocağının başında. irkildim amk aslanla burun buruna gelmiş bir ceylan kadar hızlı attı yüreğim. allah'tan tuvaletten çıkıp gittim sigaraya yoksa altıma sıcardım net. ulan sen komando musun, bordo bereli misin amina koyim? ben günde 12 saat buraya 50 kere gidip geliyorum sen nerdesin? hayır hadi selam vermedin adam yerine koymadin, bir ses çıkar be amina kodumun bukalemunu diye sinirlendim bir önce, sonra ulan çayı da buraya koymuştum acaba yudumlamış mıdır diye sinsice gözlerinin içine baktım. fakat o çıkılatma sesinin kaynağı olduğunu düşününce. bir an cırcır böceğini yeni keşfetmiş insan masumluğuna büründüm. tam bir duygu karmaşası sanırım boşalıyorum. selamün aleyküm dedi elini uzattı, herifi ilk defa tanıyorum.
sonra bir an toparlandım ve tokatı bastım yavuşağa, kulağını zıngıldattım. ''ne çıkılatıyosun lan amına kodumun bebesi'' diye yükseldim çocuğa. başını öne eğdi, hüzünlü hüzünlü baktı. içim eridi amk kızdım kendime, iç pişmanlık yaşadım, bu çocuk ilginç bi çocuk, buna sahip çıkmalıyım dedim. gereksiz yere aptalca bir sorumluluk yükledim kendime ama konumuz bu değil. ''biz de gelenek abi atalarım osmanlı'dan beri közcü'' dedi. vay dedim amk neler oluyor böyle.
mola bitti dönüom çalışıyorum ama bir yandan çocuk aklımda.
geceye doğru, yoğunluk bitti bi keyif kahvesi aldım, geçtim arkaya.
bizim közcü ocakta köz karıştırıyor. evet közcü başka ne yapabilirdi ki zaten dimi ? çektim sandalyeyi yanına, o ara bi köpek geçti çağırdım, baktı gelmedi ibne, bizim çocuk maşayı bi çıkılattı köpek geldi. ben önce dikkat etmedim kafasını okşadım. geri giderken çocuk bir kere daha çıkılattı, köpek geri döndü ? lan ?!? hayırdır amk? dedim heyecanlandım, ben sanıyorum ki ben keşfettim, köpeklerin nargile maşası çıkılatmasına itaati var vay amk. aldım elime bi maşa çıkılattım gelmedi. haydaaa noluyor amk? köpek baya 10 metre uzaklaştıktan sonra bizim oğlan masayı çıkılattı. köpek koşarak geri geldi, ben çakozladım onun köpeği olduğunu. vaay dedim sonra ritimli mi eğittin??
ibne cevap vermedi bir çıkılatma daha yapıştırdi çıkıçıkıçıkı. bir kopek daha geldi. hobaaa noldu şimdi marvel mi çeviriyoruz amk ??
Ebru’nun kanalıdır çok güzel vlogları vardır ülkeleri gezer çok samimidir burdan herkese öneririm
özellikle 90 yılların sonunda altın çağını yaşamıştır.
ihraç edilen eşyanın niteliklerinin yanlış gösterilerek aslında kıymeti ve miktarı daha düşük ürün ihraç edilmesidir.
türkiye'de ilk ortaya çıkışı 1970-75 yıllarına dayanır. süleyman demirel'in yeğeni yahya demirel; 25 yaşında 20 milyon servete ulaşmıştı.
en pahalı tahta olan ceviz ağacından yapılmış yatak odası takımı diye yurtdışına sunta parçaları ihraç ettiği ve mobilya ihracatından %75 vergi iadesi alarak bu paraları kazandığı ortaya çıktı.normalde hayali ihracatta karşılıklı iki firma olması gerekirken ; bu adamın ihraç yaptığı firma da aslında yoktu.
3 michelin yıldızını kazanan en genç iskoç kökenli ingiliz şef.
dünyanın birçok yerinde michelin yıldızlı restourantları vardır. tv programcısı ve yapımcısıdır. aşçılık konusunda her yiğidin idolü konumundadır. nirvanadır.
bir mahmut tuncer şarkısıdır. kar görünce dayanamayıp kaydığına dair anlamlı ve bir o kadar düşündürücü sözleri vardır.
ekşisözlük'te yazar olanlar ya da yazar olmak isteyenler bilirler. ekşi'de üyelik oluşturduktan sonra yazar olabilmek için sıraya alınırsınız. sıranız her gün sisteme giriş yapmanıza ve girdiğiniz entryler doğrultusunda değişir. yıllardır ekşisözlük okuyucusu olsam da hiç yazar olmayı düşünmemiştim. ta ki 4 ay öncesine kadar. bu geç kalınmış hareketle yazar olmaya karar verip üyelik oluşturduğumda kendimi 36bininci sıralarda buldum. düzenli olarak entry girip elimden geldiğince aktif olmaya çalışsam da sıram 28binle 34bin arasında sürekli değişiyor. bu sıra sürekli değişirken insan bir adım daha yaklaştım iki adım daha geriye düştüm diye kendi kendine sayıklanmaya başlıyor. aramızda benim gibi ekşisözlükte çaylak acısı çekenler varsa buyursunlar.
yeni döndüğüm saraybosna gezisinden sonra gitmeyi düşünenlere birkaç tavsiye bırakmaya karar verdim. öncelikle 6 kişilik bir grupla gittiğimi belirteyim. konaklayacağımız yeri booking üzerinden bulduk, geceliği 20euroydu, konum olarak sebilden yukarı küçük bir tırmanış yapmanızı gerektiren bir yerde. ama evin sahibi muhteşem bir insan. ev çok temiz ve konforlu. sanırım boşnaktı ev sahibimiz, bize biraz savaş yıllarından bahsetti. insanları pek konuşmayı sevmiyor ama tarihi öğrenmek için yerlisiyle konuşmak her zaman daha iyidir. sarajevo garden apartment gideceklere tavsiyemdir. yemek olarak mutlaka başçarşıda böreğinizi ve cevapinizi yiyin. cevapiyi sebili arkamıza alıp dümdüz ilerlediğimizde karşımızda kalan lokantada yedik, iki katlıydı ama adını anımsamıyorum. böreği de tramvayın alt sokağında yemiştik sanırım. mutlaka başçarşıda yiyin, en iyi böreği orda bulabileceğimizi söylemişti ev sahibimiz. her türk mutlaka osmanlı restorana giriyor başçarşıda, yani adından heyecanlanıp gireceksiniz diyim çok bir olayı yok. biz türk mutfağına hasret olduğumuz için ilk oraya girdik ve yemekler hayalkırıklığıydı. gitmeden önce türk çok dediler evet ama turist olarak çok. dükkanları çoğunlukla boşnaklar işletiyor, türk çayı bulunur yazısına kanmayın, türkçe konuşan bulamazsınız :) biz kocaman türk çayı bulunur yazan yerde çay baklava yapalım dedik, baklavası kötüydü, çayı da pahalıydı. türkiyede vermeyeceğim parayı ödedim çaya. yine sebilin az aşağısında, inşaat halinde olan caminin karşısında nebo cafe var, mutlaka uğrayın, sahibi Oğuz abi, çok hoş sohbeti vardır, bulursanız bir çayını için.
okul ödevi için değişik bir şey düşünmüş hanım kızımız ve çıplak dünyayı gezmeye karar vermiş
linkte burada