etrafı dağlık, ortası bağlık bir devlet üniversitesidir. üniversitemin ikinci yılında kız arkadaşım için ogü'den geçiş yaptığım, sonra ailem için tekrar ogü'ye geri döndüğüm üniversitedir. bir iki hafta'da olsa otobüs kuyruklarında beklerken bel ağrıları çektiğim okuldur.

not1: üniversiteyi bitirdim
not2: kız arkadaşımdan ayrıldım
not3: aklımda hep aynı soru, acaba sdü'de kalsaydım şuan evli olur muydum?
Demirel kendini yetiştirmiş biriydi; Isparta’nın bir köyünde doğmuş, Menderes zamanındaki baraj yapımlarının başında bulunmuş ve 1960 sonrasında özel kesimde başarılı bir kariyer yapmıştı. Savaş ertesi dönemin en önemli siyasetçisi değilse bile kuşkusuz en uzun süre ayakta kalan siyasetçisi oldu.
demirel iktidardayken ;
AP, Ekim 1965 seçimlerinde oyların (yüzde 52,9) ve meclisteki sandalyelerin salt çoğunluğunu elde ederek beklenmedik büyük bir zafer kazandı. CHP’nin oyları yüzde 28,7’ye düşmüştü. Bütün öteki partiler (CKMP, YTP, TİP ve CKMP’den kopan Millet Partisi) yüzde 7’nin altında oy toplamışlardı.

Oy dağılımından, AP’nin eski DP taraftarlarını kendine çekmiş olduğu belli oluyordu. Demirel, insanların, kendilerini onun köylü geçmişiyle özdeşleşebildikleri ve onun mesleki yükselişinde kendi umutlarının somutlaşmış ifadesini buldukları kırsal kesimde mükemmel bir oy avcısı olduğunu gösterdi.
Menderes gibi Demirel de halk diliyle konuşabilen bir hatipti. Bunu İnönü ve öteki Kemalist siyasal liderler, ya da keza Aybar gibi sosyalistler, hiçbir zaman yapamamışlardı.

Mecliste sağlam bir çoğunluğa sahip olduğundan, kabinesi için güvenoyu almada Demirel bir sıkıntı çekmedi. Sonraki beş yıl boyunca Demirel Türk siyasetine egemendi. 1960’ların ortaları ve sonları Türkiye’nin iyi yıllarıydı. Ekonomik büyüme yüksekti ve reel gelirler 1963-1969 yıllarında yüzde 20 ortalamayla hemen hemen devamlı şekilde artmıştı.
Demirel’in en önemli başarılarından biri, orduyu, henüz beş yıl önce ordu tarafından alaşağı edilmiş olan Demokratların açıkça mirasçısı olan sivillerin yönetimi ile uzlaştırması idi. Demirel aynı zamanda, kendi taraftarlarının en köktencileri olup, hala 27 Mayıs darbesinin intikamını almakta kararlı olanları denetim altında tutmak zorunda idi.
AP sanayiciler, küçük tüccar ve esnaf, köylüler ve büyük toprak sahipleri, gericiler ve Batıcı liberallerin bir koalisyonuydu. Bu ortaklığın çok az ideolojik tutarlılığı vardı.

Ayrıca, Demirel siyaset sahnesine adımını nispeten yeni atmış bir kişiydi ve eski DP kadrosunun gözünde meşruiyetten yoksundu, onlar Demirel’i sadece, o sırada halen hapiste bulunan gerçek liderleri adına işlere şimdilik bakan biri olarak görüyorlardı.
Ağustos 1966’da genel af yasasının ilanından sonra eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar dahil olmak üzere DP liderleri serbest bırakıldı. Bayar’ın etrafında 1968’den itibaren, AP siyasetini etkilemek amacıyla Bizim Ev adında bir baskı grubu kuruldu.

Bu gelişmelere rağmen Demirel, partinin birliğini ve kendi başkanlık konumunu 1960’lı yıllar boyunca muhafaza etmeyi başardı.Bunun için sık sık başvurduğu iki taktiği vardı. Özellikle de seçimler sırasında partinin İslami niteliğinin ve geleneksel değerlerden yana olduğunun altını çiziyor; ve sürekli bir komünizm aleyhtarı propaganda ve sol hareketi hırpalama kampanyası sürdürüyordu.
Milli Güvenlik Kurulu’nun desteği ve 1965’te eski Milli Emniyet Hizmetleri Teşkilatı’nın yerini alan MİT sayesinde, sol örgüt ve kişiler üzerinde sürekli baskı uygulanıyordu.

1966-1967’de okulları ve üniversiteleri solcu öğretmenlerden temizlemek için bir girişim başlatıldı. Yabancı sosyalist ya da köktenci yapıtların çevirmenleri, çevrilen metinler 18. Yüzyıla ait risaleler olsa bile, mahkemeye çıkarıldılar. İnsanlar yayın yoluyla komünizm propagandası yaptıkları için tutuklanıyordu.
Bununla beraber, Demirel’in durumu, anayasaya konulmuş fren ve denge mekanizmalarından dolayı, Menderes’inkinden tamamiyla farklıydı.

Anayasa mahkemesi de dahil olmak üzere bağımsız yargı, birçok durumda hükümete rağmen bireylerin haklarını korumak ve yeni yasaların anayasaya uygunluğunu temin etmek görevini yerine getiriyordu. Devlet radyo ve televizyonu özerk olup sık sık hükümeti eleştirmekteydi ve üniversitelerin özerkliği nedeniyle polis bir üniversite kampüsüne ancak rektörün daveti üzerine girebiliyordu.
Partisindeki birçok kişi bu engelleri kaldırmaya yönelik değişiklikten yana olduğu halde, Anayasayı değiştirmek ve kişi özgürlüklerini sınırlamak için gereken üçte iki çoğunluğu hiçbir zaman mecliste elde edemedi.

Bu politikalar yüzünden Demirel de Menderes gibi entelektüeller arasında sevilmez hale geldi, ama kırsal kesimde kendisine olan desteğin devam ettiği 1969 seçimleri ile belli oldu. AP küçük kayıplara uğramakla beraber (oy yüzdesi yüzde 46,5’e düşmüştü) meclisteki çoğunluğunu korumaktaydı; CHP ise onun kayıplarından yararlanamamış ve yalnızca yüzde 27,4 oy almıştı. Demirel öncekinden biraz daha merkezci olan yeni bir kabine kurdu.
Demirel’in sıkıntıları kendi partisi içindeydi. Demirel ülkenin sanayileşmesi için gereken parayı sağlamakta yardımcı olacak yeni vergi teklifleri yapmış ve bu yüzden muhafazakar tabanın desteğini yitirmişti. Şubat 1970’de AP’nin sağ kanadı muhalefetle birlikte oy kullandı ve böylece Demirel’i istifaya zorladı. Ancak Demirel’e alternatif yoktu ve Mart ayında yeni bir kabine kurdu. Haziran ayında sağ kanat açıkça partiden ayrılmaktan söz etmeye başladı. Demirel bu kesimin bazı üyelerini, partiden attı ve bazıları da istifa etti.

Aralık 1970’te, AP’den ayrılan 41 milletvekili ve senatör, Millet Meclisi eski başkanı Ferruh Bozbeyli önderliğinde Demokratik Parti’yi kurdular. Partinin adı Menderes ve Bayar’ın yasaklanmış Demokrat Parti’sini hatırlatıyordu.