#tüm songlkaradeniz entry'leri

Şu başlığı görünce merak edip Twitter’dan baktım. Bakmamla kalitesiz espri seviyesinden tiksinmem bir oldu. Irk üzerinden ya da başka herhangi ayrımcı bakış açısı üzerinden yapılan esprileri espriden saymadım asla da sayamam. Mizahın bir kalitesi olmalıdır. Bu mizah değil alaydır. İkisi arasındaki farkıysa zeka belirler.
Olay sadece 12 burç değildir. Astroloji hakkında sığ bilgisi olanlar için bir faldır. Fakat gerçek çok daha farklı. Doğum haritası var, bir ton açı var, yükselen burcuydu, ay burcuydu bir sürü etki var. Evler var, gezegenler var, konumlar var. İşin içinde sadece 12 burca indekslenmiş 12 kişilik tipi yoktur. Her doğum haritası ve her insan eşsizdir. Doğduğumuz andaki gezegenlerin konumları birçok farklı etkiye sebep olabilir. Ayrıca astroloji şu an kullanıldığı gibi kullanılmamıştır geçmişte. Eskiden pek çok millet savaşları önceden kestirebilmek, tahta kimin daha uygun olduğu, felaketler gibi birçok durumu önceden kestirip önlem alabilmek için bulmuştur astrolojiyi. Yani olay kiminle evleneceğim olayına çevrilmemiştir. Şimdiyse maalesef bu algıyla burçlara yönelen insanlar astrolojinin mantığını basitleştirmiştir. Birde şu konuya değinmek isterim ki astroloji tarihsel süreçte bilgi değişikliklerine uğrayarak özünü kaybetmiştir. Zamanın yıpratıcılığından ve dönüştürücülüğünden hiçbir şey kurtulamaz.
İlk kez ocak 2018’de yaptığım şey. bu ilk tren yolculuğumu sarajevo’dan mostar’a neretva nehrini teyet geçerek yapmıştım. eşsiz bir tren yolculuğuydu. O yolculuktan sonra tren yolculuğuna aşkla bağlandım.
Bir arkadaşım şiir yazma tarzımı benzetmişti. Mutluluk duyduğum bir iltifattı. Garipçi akımının öncülerindendir. Kalemini sevdiğim bir şair.
Çoğunlukla altüst olmaktan büyük keyif alan fizyolojik sistemimizdir. Arada bir dengesizlik yapmazsa sıkılır. “Şu insanın iç dengesini bir bozsamda huzur bulsam” diye dile gelmesinden endişe duymuyor değilim.
Sobanın yakını sıcacıkken uzaklaştıkça bütün etkisi azalarak sönerdi. O sebepten hep sobanın dibine sinerdim. Bir süre sonraysa sıcaktan pişer ve uzaklaşırdım. Git-gelli bir ilişkimiz vardı anlayacağınız.
Doğayı, hayvanları ve bitkileri fotoğraflamaktır. Yaptığım ve fazlasıyla keyif aldığım fotoğrafçılık tarzı. National Geographic’e olan hayranlığımın bir getirisidir belki. (bkz: national geographic) Doğayı fotoğraflarken aşırı huzur doluyorum. Özellikle böceklerin o mikro dünyasına yakından bakmak öylesine güzel bir deneyim ki.
İnsan kendisi fotoğrafçı olunca annesinede öğretiyormuş. Kadrajı ayarlarım anneme veririm telefonu ve istediğim kadrajla çeker. Sonuç çoğunlukla mükemmel. Neden mi? Çünkü kontrolcü bir insanım ve ayarladığım kadraj dışına çıkılmasına izin vermem. Annemi de kendimi çektirte çektirte fotoğrafçı yaptım. Fakat fotoğrafçılık ruhumuzda var galiba, hatun kavradı işi. Ah canım anam, emeği çok üzerimde. Her konuda.
her insanın kendisine içten içe telkin etmesi gereken cümledir. kendine iyi bak çünkü sana senden daha iyi kimse bakamaz.
Zamanında en doğru sloganı yapıştırmışlar zaten. “gaza gelmeyin, ipragaz’a gelin.” Gerek yok öyle aksiyonlara. İnsan hayatıyla oyun olmaz.