#tüm nes başlıkları

corona'dan sonra yeni gündemimiz. bm uyarmış. doğu afrika ülkelerinde başlayan çekirge istilası çekirgelerin her gün 150 kilometre ilerlemesiyle ülkemizin de dahil olduğu bölgeye doğru yaklaşmış. Bu çok tehlikeli çünkü 1 kilometrekarede yer alan 40-80 milyon çekirge, sadece bir günde 35 bin kişiye yetecek gıdayı tüketebiliyor. okuduğum kadarıyla özellikle (bkz: iran)'a kadar olan bölge riskli gibi.
işine saygı duyan, zeytinyağını seven ve herkesin kaliteli zeytinyağı tüketmesi için çabalayan kişilerin yarattığı yeni marka. Asiltane . şu anda türkiye'de butik üretim yapan ve lüks segmentte satış yapan zeytinyağları ile aynı kalitede ürünü yüksek kapasitede üretebiliyor. buna karşın fiyatları onlar kadar yüksek değil, ortalama tutulmaya çalışılıyor. tüm zeytinler kendi bahçelerinin. herhangi bir ilacın ağaçlara bulaşması riskine karşı zeytinler 2 kere içme kalitesinde arıtma suyuyla yıkanıyor. ayrıca yağın lezzetini ve kalitesini en üst seviyede yakalamak için sıkım makineleri her gün sökülüp yeniden yıkanıyor -ki bunu kolay bir şey zannetmeyin. bir makinenin sökülmesi ve yeniden kurulması 14 saat sürüyor. çift vardiyanın biri buna ayrılıyor yani* butik markaları saymazsak marketlere inebilecek güçte yerli üreticinin kalmadığı ülkemiz için büyük bir kazanım olduğunu düşünüyorum. bir de dip not: riviera kullanmayın, o kadar çok işlemden geçiyor ve o kadar en kullanılamayan zeytinlerden yapılıyor ki ona artık zeytinyağı demek ayıp olur.
almanya'nın kara orman bölgesinde yer alan, guguklu saatlerin ana vatanı olan kasaba. aynı zamanda muhteşem şelaleleriyle de meşhur.
evet sözlükte siyaset ve gündem de yazılabilir ancak amacı bu değil. gezgin dostlarımıza rehber olması, onlara faydalı olabilecek bilgilerin paylaşılması ana amaç. doğru ya da yanlış olduğunu bilmediğiniz bilgilerle burayı çöplüğe çevirmeye değil gezip gördüğünüz yerler, faydalı olacağına inandığınız bilgilerle gelin. mottomuz gez-gör-yaz!
reklamlarıyla bıktıran alışveriş sitesi. Sadece bu çığırtkan tavırları yüzünden asla alışveriş yapmıyorum.
iran'lı yazar, sosyolog, düşünür. en sevdiğim tanımlamalarından biri: "sonradan ilahi adalet diye adaleti göklere çıkardılar ki, yeryüzünde ondan söz edilmesin"...
özellikle uzakdoğu'da oldukça yaygın olan yeme alışkanlığı. bugün (bkz: rotasız seyyah)'ın instagram paylaşımında görünce hatırladım. bizler bunu görünce nasıl dehşete düşüyorsak , başkaları da bizi inekleri koyunları sokaklarda boğazlarken görünce dehşete düşüyor. vejeteryan olmaya oldukça yaklaştığım şu günlerde beni daha da çok üzüyor bu görüntüler. köpek eti yenmesine karşı çıkanlar köpeklerin insanlarla ilişkilerinden dem vuruyor ancak tüm hayvanlar biraz vakit geçirildiğinde insanla iletişim kuruyor aslında. balık bile akvaryuma soktuğun eline geliyor, horoz bile gelip kucağına yatıyor, inekler kafasını sana uzatıyor sev diye, bir kadının bal arısıyla kurduğu iletişimi bile gördük... hayvanların insanlarla güzel iletişim örnekleri saymakla bitmez...

et yenecekse de bunun bir adabı olmalı bence. yediğin etin hangi hayvanın eti olduğundan çok, insanın ihtiyacının çok üstünde et tükettiğini ve bu nedenle de hayvanların eziyet içinde bir hayat yaşadığının bilincine varılmalı. mesela türkiye'de pek çok çiftlikte hayvanlar yaz-kış ahıra alınmıyormuş. kışın buz gibi soğuğunda dışarıda tutuluyormuş ki eti daha lezzetli olsun. kuru kalsa belki üşümez ancak yağmur-kar demeden hayvanı dışarıda tutmak vicdansızlıktır. dışkıları da asla temizlenmiyormuş, kesime giderken yıkanıyorlarmış o kadar. bunları yıllarca bu işlerin içinde olup vicdanen rahatsız olmuş ve bırakmış birinden dinledim.

görmüyoruz diye bazı şeyler yok olmuyor. bu dünya hayvanların cehennemi gerçekten. ihtiyacımızdan çok daha fazlasını tüketiyoruz ve bu da endüstriyel sistem içinde yetiştirilen hayvanlara eziyet etmek anlamına geliyor. asıl sorgulanması gereken bu.
dünyanın kanayan yarası, çağımızın kölelik anlayışı. yayınlanan rapora göre türkiye'de çocuk işçilerin ortalama yaşı 8. türk bir çocuk işçi aylık 800 tl'ye çalıştırılıyorken suriyeli ve göçmen çocuk işçiler 400 tl'ye günde 12 saat çalıştırılıyorlar. yemek saatleri için verilen süre 15 dakika ve gecikirlerse bu süre maaşlarından kesiliyor. bunu yapan vicdansızların ağır şekilde cezalandırıldığı günleri görmeyi çok isterdim ama hiç umudum yok.
bugün yaşadığınız sorunların temelinde atalarımızın yaşadığı travmaları taşıyan genlerimizin olabileceği ve cevabını bulamadığın davranışlarına ve kendini daha iyi tanımaya dair ipuçları sunan kişisel gelişim kitabı. yazarı mark molynn'dir.
bilimsel adı fungi olan ve binlerce çeşidi bulunan canlı. geçenlerde bir makalede mantar ot mudur, et midir diye sorgulanmıştı. çünkü mantar bitki olarak kabul edilmiyor. aslında pek çok özelliğiyle hayvana daha çok benzediği anlatılıyordu. protein açısından çok zengin. bazı mantarlar ölümcül derecede zehirlenmelere yol açabilirler ancak yenilebilir mantarların tam zamanı. özellikle nemli bahar aylarında yetişirler. son zamanlarda istiridye mantarı"nı çok severek yiyorum. omleti, baharatla ızgarası şahane oluyor. (bkz: cunda)'da yediğim ızgara melki mantarı da harikaydı. mantarlar hakkında bilgisi ve önerisi olanlar aydınlatırsa sevinirim.