#tüm ikile entry'leri

üçüncü nesil kahve konusunda eskişehir'e uluslararası standart getirmeye yeminli birbirinden yetenekli iki arkadaşın işlettiği minik, butik kafe. adaların orada, harabe'nin sokağından girince hemen sağda çıktı karşıma.

barista görkem'i daha önce de farklı bir kaç yerde görmüştüm eskişehir'de yaşarken. kendi halinde takılıyordu. ancak sonraki ziyaretimde kısa sürede şehirde arananlardan biri olduğunu öğrendim. istanbul'daki kahve festivallerinde boy gösterecek (alanında türkiye ikinciliği) kadar da işi ilerlettiğini...

şimdi ise kendi yerini açınca yeteneği ölçüsünde kendi standardını koymaya başlamış ki yolu düşenlerin denemesini şiddetle öneriyorum. kahve konusundaki titiz seçiciliği, tedarikçilerine uyguladığı kalite baskısı ve demleme tarzları eskişehir sathında benzersiz yapıyor bu arkadaşları.

yürüyedurun.
telefon çekmeyen bir kamp alanında haberleşmek için işyerinden arakladığımız wakie talkie'lerle, yeter miktarda alkolün yardımıyla, diğer kampçıları trollememiz... küçük çapta gerginlik çıkarmamız...
böylesini öngörmüş müdür bilmem ama modern çağın tüketim manyaklığında ciddi payı vardır. insan psikolojisinin çalışma prensibini öğrenmesi, aynı zamanda bunu yönlendirmeye de imkan sağlamıştır.

yeğeni olan edward barneys, freud'un bulduklarını kullanarak insanları tüketime yöneltmenin yollarını keşfetmiş; adına önce propaganda, sonra da "public relations" denen yöntemlerle onları koyun gibi yönlendirmeyi öğrenmiştir. insanları gerçek ihtiyaçlardan ziyade (needs) arzuları için (desires) tüketmesi konusunda provoke etmenin yollarını freud'un sayesinde öğrenmiş ve öğretmiştir. devlet için savaş ihtiyacı varsa savaşı, barış ihtiyacı varsa barışı yüceltmiş, sonra büyük firmaların reklam kampanyalarını üstlenerek manyak bir toplum inşası konusunda önayak olmuştur.

bunu yaparken insanın seks, statü, güç gibi ilkel duygularına hitap ederek satın alma kararında arzuyu ön plana çıkarmıştır. statüyü, gücü beynimizde metayla eşleştirerek; o metaya sahip olduğumuzda arzu ettiğimiz gücü de elde edebileceğimiz yanılsamasını yaratmıştır. günümüzde arzu ettiği statüden uzak yaşayan asgari ücretlinin, son model cep telefonu, son model tv sahibi olmasının büyük ölçüde bununla ilgisi vardır. benim gibi beyaz yakalı, hafif kilolu, sıkıcı heriflerin chopper kullanmasının bununla ilgisi vardır.

çok uzun entari oldu.
dişi kurdun rüyaları romanında iklimi, soğuğu, kadim kültürü, bir kurdun zihin dünyasını hissettirir adama. sovyet coğrafyasının güçlü yazarlarındandır ki sovyet coğrafyasının güçlü yazarları demek, kadim rusya'nın mirasçıları demektir.
lazenkie parkı görülesidir (çizgili L olduğu için v gibi okunur)
bir fotoğrafçı olarak kesinlikle bulunmak istediğim şehirlerin başında gelir kendisi. renkleri, orijinalliği, sokakları vs güçlü bir şekilde kendine çekiyor beni.

batı kaynaklı oryantalizmin referans noktası olduğu için sıradan bir orient gezisi olmasından öte, yıllardır beynimize işlenmiş olan doğu algısına dair ciddi deneyimler vaad ediyor. bu kafayla gidince çok güzel deneyimler yaşayabilirmişim gibi geliyor bana.
eskişehir'deki ilk mekanında, sıcak soba başında tanıştık kendisiyle. öyle her hafta giden bir müdavimi olmadım ama ne zaman gitsem içim açıldı, keyiflendim. şimdilerde istanbul'da yaşayan biri olarak eskişehir'i özlediğimde kumbaracı yokuşundaki şubesine giderim.

gezgin gibi gezginlerin kurduğu mekandır. bayraklar, tabelalar, "hesap takozu" hep gezgincedir. çalışanlarını zaman zaman dünyanın bir ucuna götürür. ayrıca iztv'de kurucusunun çektiği belgeseller yayınlanır zaman zaman.

ayrıca eskişehir'de de şubesi yoktur. eskişehir merkezli bir işletmedir, bir zamandır başka büyük şehirlerde yayılma gerçekleştirmektedir.
hemen ardına swat'lar sırtınıza dizle basıtırıp cırt kelepçeyle arkadan kelepçelerler efenim.

sonra "anti-terör challange" başlıklı video ile layk kasarsınız ehehe
ilk ortaya ne sebeple atıldığını merak ettiğim atasözüdür. göçer bir toplum olduğumuz düşünüldüğünde, ilk anladığımız anlamda söylenmediğine neredeyse eminim.

ya da tembel hıyarın teki ortaya atmıştır da atadır diye saygısızlık etmiyoruzdur.