#tüm gezenti-luna entry'leri

açık hava müzesi gibi bir şehir. michelangelo tepesinde proseconuzu yudumlarken şöyle şehre yukarıdan bakmak paha biçilemez. burda yaşanır be dediğim nacizane şehirlerdendir. seyahat etmiş kişilerle denk geldiğimde herkeste aynı etkiyi uyandırmadığına şaşırdım açıkçası. plus florence hosteli indirimli yakalarsanız harika olur. açık ve kapalı havuzu bir de katedrali gören terasıyla kesinlikle önerilir.
vatikan müzesi gezdikten sonra boyun ağrısı çekilebilir. o kadar güzel ve görkemli ki tavana baka baka yürünüyor. isic kartı ile bir hayli indirimli girilebilir. içeri girebilmek için bir hayli beklemek gerekebilir.
geçtiğimiz hafta içerisinde gittiğim ve hayallerimi gerçekleştirdiğim yer. hayallerimin gerçek ülkesi olduğu için mi bilmem ama her şeyi çok beğendim. şikayetçi olacağım tek şey pahalı olması sanırım neredeyse böbreklerimi satmam gerekecekti. giderken mutlaka yiyecek götürülmesi gerek yoksa açlıktan ölünebilir.
oslo'da munch müzesinde çığlık tablosu bulunmamaktadır eğer görmek isterseniz ulusal galerisine gidiniz. öğrenciyseniz 50 norveç kronuna girebilirsiniz.
insanları güler yüzlü ve sıcak kanlı. soğuklar denilince pek kafamı karıştırdı yoksa sadece benim tanışıp konuştuklarım mı çok tatlıydı.
tromso'ya gidip kuzey ışıklarını görmeme ihtimali var her şey şansa bağlı. gittiğimde kar yağışı vardı ve hava kapalıydı aktivite olsa bile görme ihtimali çok düşük. tur fiyatları bir hayli pahalı. 100 euro ve üzeri genelde. soğuğa karşı kıyafet ve fotoğraf çekimi içine dahil olabiliyor. eğer ışıklar görülmezse para iadesi yapılmıyor.
çiğköfte
içli köfte
mantı
yaprak sarma
taze fasülye
tarhana
kuymak
peynir çeşitleri
zeytin (avrupada genelde çekirdeksiz ve tatsız zeytinler var)
ev açması börek
istanbul-vilnius uçuşumda litvanya basketbol takımıyla denk gelmişim. koridoru tıkadıkları için tuvalet dolu mu değil mi göremiyorum tabi. en son yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu söylene söylene koridoru geçtim basketbolcuların şaşkın bakışları eşliğinde. sonra valizler tesadüfen eşzamanlı gelince çıkışa ilerlediğimizde bir alkış kıyamet koptu. meğer bunlar bayağı ünlüymüş ve bir güzel paylamışım uçakta. neyse pişman değilim.
içlerinden herhangi birinin kırılması insanı derinden yaralayan hediyelik eşya. magnet yanında posta kartı, anahtarlık, çakmak ve shot bardağı da biriktirilebilir. kupa da hoştur ancak seyahat halinde taşıması ve koruması zor olduğundan daha az tercih edilir.
ara sıra müze gezer gibi gezdiğim mağaza. girip saatlerce dolaşabileceğim, ürün detaylarını tek tek inceleyip keşke bunu alıp şuraya gitsem diye hayallere daldıran yerdir. yanında nakit varsa ve acil ihtiyacın yoksa girilmemesi gerekir çünkü kesin bunu kullanırım diye aldığın -sonrasında gerçekten de kullandığın- milyonlarca ıvır zıvıra sahip olabilirsin.
trabzon'a neden konferansa gelmiyorsun diye snap attığım ardından davet edin geleyim diyen ve sahiden yapılan planlamadan sonra -malum adam yerinde durmuyor- gerçekten de gelen, otele falan gerek yok couchta kalırım diyen, sen ona ünlüymüşçesine yaklaşırken o sanki yıllardır tanıyormuşçasına içten davranan, gittiği yerleri şov olsun diye değil ilham vermek için paylaşan, tatlı mı tatlı bir insan. gruplarda göründüğünden daha sakin bir yapısı var. ayrıca isim hafızası bir hayli kuvvetli.
plus prague/ berlin/ rome/ venice şubeleri de mevcuttur. içerisinde türk hamamı olarak adlandırılan saunası, kapalı ve açık havuzu, floransa katedralini gören terası vardır. konumu çok iyidir. her yere yürümek mümkündür.