#tüm dunyadabiryerdeyim entry'leri

daha önce defalarca İtalya’ya gitmeme rağmen, napoliyi gördükten sonra ilk defa İtalya’yı yaşadım dedim kendi kendime. bir de pompeii’yi ekledikmi değmeyin keyfimize...
hangi sitede, blogda, yorumda okursanız okuyun hep tehlikeli bir şehir olduğundan bahsediliyor. hatta trenlerde bile “beware of pickpockets!” yazıyor. pizzası, insanları, manzarası... bunları gördükten sonra tüm ön yargılarınız yıkılıyor. güneye gidin, güney candır.
not: trafik kuralı yok, yayalar araçların önüne atlıyor. peşlerinden sizi de sürüklerlerse dilkkat edin. attenzione!
bembeyaz binaları, sımsıcak havası ve buram buram tarih kokan yapılarıyla insanın ömrüne ömür katan şehir.
türkiye’de çekilen brezilya dizisi sayesinde brezilyalılar ve portekizliler kapadokyayı adım adım biliyorlar.

salve jorge (a guerreira)
dizinin konusu; almanya’ya turist olarak gezmeye gelen brezilyalı bir kız türk kebapçılar tarafından kötü yola düşürülüp sonrasında türkiyeye kaçırılıyor. daha sonra ailesi de onu aramak için türkiyeye gelip yerleşiyor, babası istanbuldan ev falan alıyor (dolmabahçe sarayı). kızın kardeşi kapadokyaya yerleşiyor falan... final bölümünü kaçırdım dizinin, hala merak içindeyim.
hatta dizide kulalnılan bazı türkçe kelimeleri portekizlilerden duyabilirsiniz (annecim, babişko, allah allah, maşallah, yok yok...)
öğrenci evi başlığı altında da belirttiğim gibi;
yıllardır (hala devam etmektedir) rus, gürcü, ukraynalı ve azeri kadınlar çömlekçi mahallesindeki (olayın yaşandığı yerin 300 metre ilerisi) onlarca otelde pazarlanırken kimsenin sesi çıkmadı bu ahlak ve namus bekçisi şehirde...
bir arkadaşımın yaptığı ve her zaman tutan trick; normalde almak istediği vize tarihinden 6-7 ay sonrasına conference alert sitesinden aynı ülke içindeki rasgele bir akademik konferans için uyduruk bir abstract yollayıp kabul mektubu alır. vize başvurusu yaparken de 6-7 ay sonra tekrar ülkenize giriş yapacağım, bu süreleri kapsayan bir vize talep ediyorum diye ufak bir dilekçe yazıyor. sonuç; 6 veya 9 ay içinde 90 günlük vize...

not: kendisini hep uyarıyorum bu üç kağıtçılığı yapmasın diye ama kime diyorum... siz yapmayın, yasal ama etik değil...
küçük sırt çantamla sarp sınır kapısından çıkıp saat yönüyle yıllar sürecek bir dünya turu.
nena belkania’ya ait olan bu megrelce şarkı ilk olarak birol topaloğlu tarafından türk dinleyici kitlesiyle tanışmıştır ve daha sonra da kazım koyuncu’nun efsane yorumu ve gülbeyaz dizisiyle de iyice popüler olmuştur.

megrelce bilmiyorum ama birçok kaynakta didou nana büyük anne anlamıma gelmektedir diye geçiyor.

yıllar önce kazım koyuncu hülya avşar show’a çıkmıştı ve bu şarkıyı söylemişti. hülya avşar da didou nana ne demektir diye sorduğunda; “bir acı ünlemi aslında, hani yandım anam diye bağırırız ya, onun gibi birşey” demişti kazım koyuncu.
lakabı kouka olan mısırlı futbolcudur. portekiz’in rio ave takımından braga’ya transfer olduktan sonra yıldızı daha da çok parlayan forvet oyuncusu ne zaman türk takımlarına karşı maç yapsa golsüz geçmiyor, fenerbahçe ve başakşehir maçlarında olduğu gibi...