#tüm dunyadabiryerdeyim entry'leri

biz yıllar önce sagopa kajmer ile öğrendik fado'yu, karikatür komedya şarkısının arkasına beat olarak koymuştu dulce pontes'in fado mae adlı şarkısını. sonradan farkettik ki portekizce sözlermiş, müzik gibi gelirdi o zamanlar sadece.

bu meşhur fado da kenarda dursun: dulce pontes - cançao do mar
erasmusa gidenlere hele de ilk defa yurtdışına çıkıyorsanız tavsiyem; çantanızı sizi 2 gün idare edecek bisküvi ve çikolatayla doldurun. şok yaşayanlarınız olabilir, takıntısı olan olabilir, titiz olan olabilir... hazırlıklı olun, ortama ayak uydurana kadar çantadaki bisküviyle idare edin. hiç birşey bulamazsanız meyveyle falan geçiştirin.
not: avrupada marketler çok erken kapanıyor, alışverişi geç saate bırakmayın.

ben genelde muz ve ton balığı koyarım çantama.
der ki ünlü şair;
senin benden çoktan vazgeçtiğini anladığım zaman vazgeçtim...
-frida’dan diego’ya
su bile vermiyorlar diye söyleniriz hep ama gidiş-dönüş 45 lira yurtiçi bilet kampanyası yapan bir sen varsın be pegasus, çok yaşa!
zaten biliyorlar...
babam der ki; mutfaktan su getir desem getirmezsin, adana’dan su al gel desem koşa koşa gidersin
geçmişe değil de geleceğe (gelmeyeceğe) olan özlem... kaybolan umutlara, yıkılan hayallere duyulan özlem.

edit: tam karşılamasa da melankoli veya kara sevda gibi bir şey diyebiliriz...
budapeştede daha uçağa binemeden yaşandı tüm olay. tarih 16 temmuz 2016, biz dünyadan habersiz orta avrupayı gezerken türkiye karışmış gitmiş. uçuşlar iptal bildirimiyle havaalanına gittik, thy sağolsun bize otel, ulaşım, yeme-içme, 2 gün sonraya yeni bilet falan... zar zor döndük memlekete.

atatürk freeshop daki dayı da rahat rahat anlatıyor; işte 2 hafta önce şurada canlı bomba patladı, 3 gün önce asker geldi burayı taradı, guylian çikolatalar 4 kutu 21 euro kampanyalı...
gürcistan.
o zamanlar kimlikle giriş yoktu türkiyeden, in cin top oynuyordu sınır kapısında, 3-5 kamyoncu ve bir de ben. pasaport kontrolünden sonra gürcü polisi bu güzel turist kardeşinize kollarını açarak ‘hoş geldiniz gurcistan hoş geldiniz’ deyip selam vermişti.
sonra defalarca gittim gürcistana gittim, sarp sınır kapısı mı yoksa yılbaşında taksim meydanı mı ayrım yapamadım, kendimizi karşıya zor attık.
avrupanın bir ucunda kalmış portekizin muhteşem güzellikteki şehridir. 7/24 herkese uygun etkinlik bulunan nadir şehirlerdendir. okyanusu, kumu, güneşi, yağmuru, insanları, festivalleri, dar sokakları, nehri, dili, kültürü, futbolu, şarabı, gün batımı, müziği sizi bu şehre bağlar... bir gitmeyen pişman olur bir de bırakıp gelen.
bonus olarak; harry potter’ın doğduğu şehir de diyebiliriz. eşi portolu olan j.k. rowling bu şehirde yazmış harry potter’ı, bu şehrin kitapçısından, geleneksel üniversite kıyafetlerinden etkilenmiş romanında... çok detay verip sürprizi bozmak istemem, gidin, keşfedin, şaşırın, büyülenin...
até já!