#tüm delirium entry'leri

örneğin bir rail etkinliği oluyor, bir toplanma oluyor ya da bir festival oluyor, ben anneme daha belli olduğu gün gidip anne bak bu tarihlerde bu var katılacağım büyük ihtimalle haberin olsun şimdiden diyerek söylüyorum. o gün annemi o şeye ikna edip onay alıyorum. etkinliğe bir hafta kala anneme hatırlatma yapıyorum, kavga çıkıyor. benim böyle bir şeyden haberim yok ile başlayıp ne halin varsayla biten bir diyalog içerisine giriyoruz her defasında.
normalde makyaj yapan biri ya da çok fazla topuklu giyen biri değilim. ilişkinin birinci ayında topuklu ayakkabımı giydim, hafif güzel bir makyaj yaptırdım, güzel bir etek bluz giydim ve saçımı yaptım, adamın karşısına çıktım. baktım bir şey söylemiyor, bir şey demeyecek misin yoksa güzel olmamış mıyım diye sordum. durdu bir süre, sonra da at gibi olmuşsun dedi. ah, bir de boyun boyuma yetişmiş demişti, onu da unutmayalım.
sözleri ayrı, klibi ayrı olay olan yeni ezhel şarkısıdır. dikkatleri üstüne toplayacağından eminim.
istanbul'da doğup burada senelerce yaşamak zorunda kalanlar ile sonradan gelip şansını deneyenler arasında görüş farklılıklarına sebep olan konudur. biz sanırım biraz mecburiyetten alışıyoruz istanbul'un şartlarına.

aslında o kadar zor ve bunaltıcı değil. belli bir zamandan sonra neresinde ne yapılır, yola ne zaman çıkılır, saat kaçta hangi yol kullanılır, neresi tenhadır neresi kalabalık, nerede ne uygun, neresi pahalı öğreniyorsun. öyle bir alışıyorsun ki buradaki hızlı hayata başka yerler size yavaş geliyor. evet, kalabalık ve hep yoğun ama bu güzelliklerini yok etmiyor. taksim'in eğlencesini, pierre loti 'nin manzarısını, kız kulesi'nin güzelliğini, galata kulesi 'nden, çamlıca tepesi'nden şehri seyretmenin, her köşesinde ayrı bir tarih kokusunun tadını başka şehirde alamıyorsunuz.

insanı kötüdür çoğunlukla, aksini söyleyemem. ama herkes kaba, herkes kendi derdinde diyemem. insanların kalbi kötü olmaya başladı ama bu sadece istanbul'da geçerli değil ki. sokakta çığlık attığınızda başka şehirde kaç kişi yardım ediyorsa istanbul'da da o kadar.

istanbul'un kendisine has bir düzeni var aslında. tüm insanlar buraya gelirken seni yeneceğim istanbul diyerek geliyor, aksine istanbul'a ayak uydurmak gerekiyor. istanbul'un kendi düzeni var. istanbul'u istanbul ile yaşarsanız güzelleşiyor.

istanbul'a meydan okumayın, istanbul'u arkadaş edinin.
20-22 eylül 2019 tarihleri arasında yalova erikli yaylası'ndaki kırkahvesi garden kamping'te yapılması planlanan bir interrail kampıdır. detaylı bilgi için;

eriklirail
beni o kadar da çok etkilemeyen bir olaydır. olunca ağzıma yakışmayan bir küfür söyler, rahatlarım. acısının biraz abartıldığını düşünüyorum.
iş seyahatlerinden sonra edindiği çevre ve sponsorluklarla yola çıkan çok güzel projeler oluşturan gezgin bir abimizdir. gezdiği gördüğü kültürleri kitaplarında da anlatmış, instagramında da paylaşmış. diğer gezginlerin aksine farklı çoğrafyaları görmüş olup, kabile hayatlarına tanıklık etmiş, diğer türklerin yaşamına dahil olmuş, büyük şhirleri gezdiği gibi küçük köyleri de gezmiştir.

en güzel özelliklerinden biri sadece gezmekle kalmamış, gezdiği tüm bu yerlerin kültürlerini öğrenmeye çalışmıştır. öğrendiği bilgileri de insanlarla paylaşmıştır. onlarla düğünlere katılmış, o yörenin yemeklerini tatmış, danslarını öğrenmiş. tüm bu renkli dünyalar için instagram linkini bırakıyorum.
rotasız seyyah rotaları
ortamdan uzaklaşmanıza sebep olacak insanlardır. yapmalarının sebebi her ne olursa olsun hepsini mantıklı davranmaya davet ediyorum.
kendi kararlarını almaktan çekinmeyen, düşündüğünü söyleyebilen, baskılanmaya veya sınırlandırmalara gelemeyen, ayaklarının üstünde dimdik durabilen kadınlardır. çevresindeki olaylara duyarsız kalamayan, doğruları savunan ve bir şeylerin farkında olup farkındalık yaratabilen kadınlar olması onları daha da güçlü yapar.
geçen seneki festivalden bu yana tanıdığım ponçik editörlerimizden biridir. olgun kişiliği ve güler yüzlülüğü ile ortamların bir numarası olur. bulduğunuz fırsatta oturup sohbet edin.