#tüm bengisu entry'leri

doğu avrupa’da da deli gibi izleniyorlar. muhteşem yüzyıl’ın şöhretini anlatmaya gerek bile yok. işin garibi türkiye’de tutmayan bir sezon bile sürmemiş işler bile deli gibi izleniyor, ilginç.
henüz başıma gelmedi çünkü daha sormalarına fırsat kalmadan genellikle kalkıp yer veriyorum, elimde çok fazla yük olmadığı sürece.
belli bir yaştan sonra istenmezse olunmayacağına inanıyorum. karşılıksız beğeni, hoşlantı olabilir ama aşk için insan artık ergenliğinden, ilk gençliğinden farklı olarak daha somut bir şeyler arıyor artık.
benim için karşılığı kestanedir. dünya üzerinde en sevdiğim şeylerden biri olabilir soba üzerinde kestane kebap. televizyon karşısında ailecek yenilen portakal kabukları üzerine bırakılır, bütün ev mis gibi kokar. çay demlenir, banyo için su kaynatılır. adeta evin sessiz ama yetenekli bir üyesi gibidir soba. ilginçtir ki evimizden sobanın kalkması tam da ergenliğime denk gelir, adeta çocukluğumun bitişinin bir işareti gibi.
yağı yanıklara ve yaralara çok iyi gelir, düzenli olarak sürülürse izi kalmaz.
yarım bıraktığım nadir dizilerdendir. hayır, kesinlikle kötü bir dizi değil fakat ben ana konuyu dolandıra dolandıra anlatan dizileri bir türlü izleyemiyorum, sıkılıyorum. eğer sezonlar 20 küsür bölüm değil de şöyle 10-15 bölüm olsaydı çok daha kolay izlenirdi benim açımdan.
ilk üç sezonu muhteşem olsa da her şey gibi son zamanlarda o da bozmuştur. son sezonunu izlemeye tenezzül dahi etmedim. gelmiş geçmiş en favori bölümümse 3. sezondan men against fire'dır, ırkçılığı distopik bir yakın gelecekte çok güzel ele alır.
bu yaşta nasıl böyle şarkılar yazıyor, hayret verici. gerçi bir çok şarkısının arkasında 97'li abisinin imzası da var. bu arada belli ki majör depresyonda, çok bencilce olacak ama iyi ki de öyle. aksi takdirde bu şarkıları dinleme şansımız olmazdı.
tiyatro, psikoloji ve uluslararası öğrenci topluluğudur. tiyatro topluluğuna 3 sene kan, ter, gözyaşımı vermişimdir, hey gidi.*)