#tüm antabuse entry'leri

bir tarafımıza kaçacak gerçekler kuşağında bugün konulu bir paylaşımdır.
toplanma alanı neresi bilinmemesi, kıçıkırık deprem çantası olan hanehalkı sayısı kısıtlı olması, deprem anında bilezik için kol kesecek soyguncuların bulunması, kötü altyapı sistemine sahip olunması...
yaz yaz bitmiyor içim şişti. karanlık anladınız mı karanlık.
ismini ilk gördüğümde (yalan yok) çakmaktaşlar çizgi dizisi kahramanı sandım açıp izleyince felsefe derinine inen şahsına münhasır bir youtube kanalı olduğunu anladım.
sunan hanımefendinin bir çeşit bağlayıcı özelliği var, kendimi çamaşır makinasına takılmış "down sendromlu çocuk" gibi hissettim.
öncelikle tanım: kabul edin, yadsınamaz gerçekliktir.

bundan yıllar önce üniversite yıllarımda ilk künefeyi arkadaşlarımın ısrarı üzerine denedim. ne gariptir ki o sabah da annem kahvaltıda kaşarlı tost yapmıştı. tadına bakar bakmaz "ben bunu daha sabah yedim" demiştim. evet oydu, kaşarlı tosttu bu, başka bir şey olmasına imkan ve şerait bulunmuyordu!

aksi görüşü savunanlar hemen türeyecek ve "ama bunda fıstık da var yaa" diyeceklerdir. sizler bunu yazmadan (ve bittabi sizleri kızdırmadan) tanımıma fıstık eklemesi de yapabilirim: "künefenin şerbete batırılmış fıstıklı/kaşarlı tost olması"
eşimden boşanma kararı almama rast gelmiş dönemdir. kendisine ve annesine bu durumu tebliğ ettim. şu anlık kabul görmüş görünüyor.
not: herhangi bir büyük olay yoktur, yılların ilişkiyi aşındırması.
çocukluğumuzun atari oyunlarından street fighter kahramanlarından birinin eşcinsel olması durumudur.

ne yalan söyleyeyim duyar duymaz tarafımı dumhura uğratmış olaydır. biz senin dövüş kazandıktan sonra "ussr" deyişine, giydiğin kırmızı slip donuna, kavga sırasında haggar benzeri dönüşüne hayrandık.. bunu öğrendik "yok artık" dedik.

neyse cinsel tercihtir saygı duyalım, maazallah "gökkuşağı" saldırısına uğramayalım.
kendisini ilk kez tatlı hayat dizisinde bir yan rolde görmüştüm. o sahnede haluk bilginer'in oynadığı ihsan yıldırım karakterine yanlayan ve kusurlarını (göbekli olması, gazete okurken gözlerini kısması vb.) sanki övünülecekmiş şeylermiş gibi anlatılıyordu.

bugünkü halinden farkı açık ara dişleriydi. ön dişleri ters "v" şeklinde açıklık barındırıyordu ve tabii ki güzel bir kadının güzelliğini aşağı çekici özelliğe sahipti. aldı yürüdü kendi özenini bakımını yaptrıdı haliyle. (yarın bir gün botoks yaptırdığını duyarsam şaşırmam)

tiyatro sınavına girmesi konusunda ailesini ikna etmesi bir başka vurucu hikayedir. anlatıya göre sınava girmek için bir çeşit açlık grevi yapmış ve (tahminim) tuz eksikliğinden ötürü saç dökülmesine uğramış. sınavlara da perukla girmiş ve muvaffak olmuş. (bir şeyi bu kadar çok istemedim hayatımda sanırım) kendisine bu açıdan helal olsun diyorum.
normalleşme hamlesi kapsamında konut kredisinde %10 peşinat (önceki %20) indirimi getirmişti ilk hamle.

normalleşmenin bu versiyonunda ise bu şaidenin daha aşağı çekilmesini ve peşinat şartının %1 olmasını bekliyorum.

daha "yeni olanı" ne olabilir ki?
piyasada akıllı telefonalrın çıkışından bu yana satılan ekran koruyucudur.

gerçekten kırılmaz değildir. 10 tl verip alabildiğiniz şeyin hakikaten kırılmaz olmasını beklemek insanda otomatikman şüphe yarator. (neyle neyi satın almaya çalışıyorsun?)

esası ısıl işlem görmüş camdır, orjinal adı temper camdır. doğru bir tanım yapmak gerekirse daha zor kırılan bir camdır. telefon camlarının gorilla glass olması bile bazı durumlarda yetersizken kıytırık bir cismin telefonunuzu koruyacağını düşünmek bittabii saflık olur.

"ben ekranımın çizilmemesini istiyorum, bu nedenle takıyorum" derseniz bunu kabul edebilirim. ekran çizikliği keyfe keder bir durum gibi görünse de bazı hallerde tüketiciyi ekran değişikliği sürecine bile götürebiliyor.

takılması öncesinde de ekranın alkollü bezle (bir çeşit ıslak mendil) temizlemesi salık verilir. ekran yüzeyince kalan kir temizlenmezse takılan cam bir başka kötü görüntüye sebep olacaktır. bu sebeple toz olmadığını bildiğiniz bir ortamda silinme işlemi yapılması sonrası takılan "temper" cam alabileceğiniz verimi maksimum seviyeye ulaştıracaktır.

her ne kadar kullanacağını alete dolaylı yoldan faydası olsa da bu dahi bir tüketim edevatıdır. acil değildir, yokluğu problem olabilir minvalindedir.
devamını göster bana...
istanbul'da yaşayanlar için en uygun fiyata en uzun süre kalıcı parfüm tedarik edebilecek yerdir.

han eminönü tahtakale'de yer alır. buraya girdikten sonra parfümcü nerededir diye sormanız duurumunda en alt katı gösterecektir. hanımefendiye hangi tür koku istediğinizi söyleyebilirseniz birkaç dakika içinde yardımcı olacaktır.

ben parfümümü götürdüm, kendisi kokladı ve bu şuna benziyor diye bir parfüm imal edip takdim etti. o dönemden bu yana aynı parfümü kullanıyorum. pişman değilim insanlardan olumsuz tepki almadım. (alsam da bana ne, o ayrı)

"çok cimrisin açık parfümcüye gidiyorsun" derseniz üzülerek kabul etmek zorunda kalacağım, evet böyleyim. en azından hoş sohbet birisinden alışveriş yapıyorum ve nazik insanlarla alışveriş yapmaktan ayrıca keyif alıyorum.

ezcümle: öneririm, denemenizi isterim. pişman olursanız da gelin sövün sayın, burdayım.
devamını göster bana...
devletin yakın zamanda kulak arkamızın boş olduğunu görüp hemen oraya hallenmesinin yeni adı olmuş sözde sosyal güvenlik sistemi. yazının bundan sonra tanım tes olarak devam edecektir.

1 ocak 2022 tarihinden itibaren hizmete alınması öngörülen tes, devletin çalışanların kıdem tazminatına göz dikmesi üzerine kurulacaktır. burada çalışan her sene bir maaş kıdem tazminatı hakkı elde etmekte, eğer sebepsizce kovulursa bu tazminatı işverenden talep edebilmektedir.

kovulma gerekçenizin 6857 sayılı iş kanununda belirtilen esaslarda yazdığını söylemek lazım. eğer iş yerinizde cinsel münasebet halinde yakalanırsanız veya bilumum uyuşturucu madde kullanımınız olursa sizi tazminatsız kovma hakkına işveren sahiptir.

tes'te ise siz kovulsanız da kovulmasanız da o parayı belli bir yaştan önce alamayacaksınız. bes gibi tes de 50 küsur yaşına gelmeden çekilemeyecek. devletin karar verdiği fonalrda değerlendirilecek. (tahminen hazine bonosu ya da devlet tahvili)

bazı arkadaşların "ee ne güzel işte. burada ben kıdem taminatımı yakıp iş değiştiriyordum. burada en azından param birikiyor" dediğinizi duyar gibiyim. olayın siz bu ücreti hak etseniz de hak etmeseniz de biriktiği doğru olmakla beraber bu tutarın zaten istihdam sorunu yaşayan işgücü piyasasını doğrudan etkileyeceği gerçeğini de değiştirmiyor.

örnek vermek gerekirse ahmet adında bir çalışan olsun. ahmet şirkette 5 yıldır çalışıyor ve performansı yaşadığı sorunlar sebebiyle ciddi düşüş içerisinde. ahmet 2 dönem kendisinden beklenen gelişmeyi sağlayamıyor ve kovulacağı kendisine tebliğ ediliyor. ahmet çalıştığı 5 seneyi cebine alıyor ve işsiz kaldığı bu dönemi bir nebze hafifletecek bir tutar ile geçiriyor.

ahmet'in işvereni de mevcut sistemde her sene bir maaşı ahmet'in hesabına yatırmak zorunda değil. sadece böyle bir koşul gerekirse bir kaynak yaratıyor ve ahmet'e bu tazminatı ödüyor. bununla birlikte tes'te her sene bir brüt maaş ahmet'in tes hesabına yatıracağı için işveren için bir kalem daha ortaya çıkıyor ve her halükarda bu parayı yatırmak zorunda kalıyor.

ahmet'i kovmaktan imtina eden şirket bu defa daha agresif davranıp nasılsa ben bu personelin tazminatını tes'te ödüyorum. madem performansı düşük kovayım gitsin diye düşünebilir. (eminim ki düşünecektir.)

özetle yeni gelen sistem çalışma hayatında işsiz kalma döneminin sigortası olan kıdem tazminatına muadil olarak getiriliyor ancak muadil demek, ateşle ateş böceklerinin benzerlikleri gibi bir durum ortaya çıkarıyor. anlayacağınız bu müsabakada herkes mağlup devlet galip.
devamını göster bana...