başvurduğunuzda alacağınız vize (bkz: schengen vizesi)dir. 20 gün önce de başvurursanız son güne yakın alırsınız 2 gün önce de başvursanız.

başvuru için
Karacan ailesinin Türk basınındaki ilk temsilcisi Ali Naci Karacan'dır. Ali Naci Karacan 1896 yılında tüccar Haşan Bey'in oğlu olarak İstanbul'da doğmuş, 1915 yılında 19 yaşındayken Ebiizziya Velid Bey'in "Tasvir-i Efkâr"ında muhabirlik yaparak gazetecilik kariyerine başlamıştır. Milli mücadele yıllarında Ali Naci, Necmettin Sadak, Kazım Şinasi ve Fatih Rıfkı ile beraber İstanbul basını tarafından "Mustafa Kemal'in prensleri" olarak anılmaktaydı. Karacan daha sonra "İkdam" ve "Vakit" gazetelerinde çalışmış, "Akşam" Gazetesi'nin kurucuları arasında yer almış, 1928 yılında ise "İkdam' Ahmet Cevdet Oran'dan satın almıştır. Milliyet adındaki ilk gazete ise, sermayesi İş Bankası tarafından sağlanan ve Siirt Milletvekili Mahmut Soydan tarafından 11 Şubat 1926 tarihinden itibaren çıkarılan gazetedir. 1935 yılında yönetime getirilen Ali Naci Karacan, gazetenin adını "Tan" olarak değiştirmiştir. Ancak bir yıl sonra gazete siyasi iktidarın yeni bir manevrasıyla Karacan'ın kontrolünden çıkarak, Atatürk’ün atfına uğrayan Ahmet Emin yalman ve ortaklarına satılmıştır. Ali Naci Karacan 1948 yılında yönetime yeniden gelmiştir, ancak Halil Lütfü ile anlaşmazlığa düşen Karacan, bir süre sonra ortaklıktan ayrılmıştır.
Çukurova Holding'in temelleri 1942 yılında atılmıştır. 1888 tarihinden itibaren Tarsus ve Adana'da çiftçilikle uğraşan daha sonra tekstil sektörüne giriş yapan (bkz: hafız mehmet) ve (bkz: hasan karamehmet) ile Sadık Eliyeşil ailesi 1942 yılında 2 milyon liralık sermaye ile (bkz: çukurova sanayi işletmeleri a.ş.)'yi kurmuştur. 1940 lı yıllarda Caterpillar iş makinelerinin Türkiye distribütörlüğünü alan Çukurova Grubu, karayolu ve baraj gibi büyük alt yapı yatırımlarının gerçekleşmesinde tekel konumuna gelmiştir. 1972 yılında holdingleşen grup, Adana'dan İstanbul'a yerleşmiş ve 1980 yılından sonra finans alanında yatırım yaparak büyümeye başlamıştır. Holding 1980 yılından sonra Hafız Mehmet Emin Bey'in torunu Mehmet Emin Karamehmet'in hâkimiyetine geçmiştir. Babasının ölümünden sonra ailenin üçüncü kuşak fertlerinin en büyüğü olarak grubun başına geçen Mehmet Emin Karamehmet ile amcazadeleri arasında çıkan anlaşmazlık, amcazadelerden Haşan ve Mehmet Reşat Paşa'nın ortaklıktan çekilmesi ile sonuçlanmıştır. 1954 yılında(bkz: pamukbank)'ı kuran Çukurova Grubu 1980'li yıllara bünyesinde biri yurt dışında olmak üzere üç banka Pamukbank, Yapı Kredi Bankası, Uluslararası Endüstri ve Ticaret ile pek çok sanayi ve ticaret şirketi bulunan dev bir holding haline gelmiştir.
Çukurova Holding'in medyaya ilk ilgisi 1977 yılında ortaya çıkmıştır. Grup 1977 yılında (bkz: akşam gazetesi)'ni satın almış ancak 12 Eylül 1980 sonrasında ortaya çıkan ekonomik krizden dolayı gazeteyi satarak medyadan çıkmıştır.
g.o.r.a.'daki mavi donun var mı repliğiyle akıllara kazınan pornocu olmayan konulu film yapımcısı karakter. cem yılmaz'ın açıklamalarından yıllardır filmi beklenmekte ama maalesef henüz bir gelişme bulunmamakta. yine de teaserlardan arif v 216 filminde olacağını görmek de bir keyiflendirmedi değil.

işte o teaser
g.o.r.a.' filminden ünlü yönetmen erşan kuneri'nin cast seçimlerinde oyuncu adayına yönelttiği soru. olumlu cevabı aldıktan sonra sekreterine yaz donunu kendi getiriyor şeklinde devam ettiriyor büyük üstat.

mavi donun var mı?
2003 yılında, kalitesizleşen yolcu taşımacılığına tepki olarak doğan uşak'lı seyahat firması. ankara-istanbul-izmir güzergahlarını deneyimlediğimde hayran kalmıştım. her otobüste tuvalet vardı ki bu benim gibi yolculukta murphy ile savaşıp yenilenler için inanılmaz bir hizmetti. türk kahvesi ikramı, laptop kiralama, internet erişimi, priz, yastık, uyuyan yolcunun üstünü örtme, iyi uykular öpücüğü kondurma vs yani inanılmaz bir kaliteli hizmet anlayışı vardı(şimdi bu hizmetlerin bir çoğu diğer firmalarda da var ancak anadolu turizm ilkti efem) ayrıca bu hizmetler her yolcuya aynı şekilde sunuluyordu. sonra, bu düzene yenik düştü sanırım caanım firma, artık hizmetler standart.
üç kağıtçı devlet yapılanmasının yıllar içinde halkını da kendine benzetmesi olayıdır. veya tam tersidir. halk zaten üç kağıtçıdır halkın içinden gelen devlet yöneticileri de üç kağıtçıdır. herkesin birbirini sikmeye çalıştığı bir memleket oldu türkiye. herkesin kolay para peşinde koştuğu, adam gibi üretimin olmadığı üretimde kalan 3-5 insan üzerinden geçinen milyonlarca insan yığınının yaşadığı bir ülke. dünya ya bir faydası olmayan tüketim topluluğu.
nerde o köylü milletin efendisidir diyen nesil nerde o toprağını ekip biçen nesil, nerede o atatürkün sözlerinde bahsettiği zeki çalışkan türk milleti...

edit: bu bir öz eleştiridir. ve üç kağıtçı bir türk tarafından yazılmıştır.