Gezerken ya burası da bizim şuraya benziyor dediğiniz Avrupa şehirleri mutlaka olmuştur. Sadece mimariden ziyade belki bi sokağından, belki bi parkından belki de bir insanından yakalanan detaylar önemlidir. Mesela ben roma'yı İstanbul'a çok benzetirim. İkisinin de Her köşesinden bir tarih fışkırır. Tabi Roma geçen zaman içerisinde çok iyi korunmuş, bizse İstanbul'a ihanet ettik.
Duran duran - come undone
uzun zaman sonra tekrar ülkemizde hizmete başlayan uber'in önemli kararı. ankara gibi taksici tekelinde olan bir şehir için bulunmaz nimet bence. bakalım ne kadar süre protesto edilecek.
her seferinde aklıma aynı aşık veysel bestesini getiren olaydır. bir diğer deyişle insanın kaçamadığı bedeninin yaşlanması ve hayatın sonlanacağı duygusunu bana hatırlatır.
veysel günler geçti yaş altmış oldu
döküldü yaprağım güllerim soldu
gemi yükün aldı gam ilen doldu
harekete kimse mani olamaz
(bkz: anlatamam derdimi dertsiz insana)
veysel günler geçti yaş altmış oldu
döküldü yaprağım güllerim soldu
gemi yükün aldı gam ilen doldu
harekete kimse mani olamaz
(bkz: anlatamam derdimi dertsiz insana)
Markette konuştuğum küçük kıza annesinin "ne konuştunuz bakalım amcayla" dediği andır. Hani biz abiydik?
Netflix Türkiye sıralamasında son dönemde ilk 10'da olması üzerine neymiş lan bu deyip izlemeye başladığım, ilk iki üç bölüm sıksa da son 3 bölümü özellikle olayları çok iyi bağladıkları mini dizi. Çok aşırı beklentilere girmeden izlenmesi gerekiyor.
ben, her şeyin ortalığa dökülmediği, imkanların kısıtlı ama insanlığın derin olduğu zamanlardaki güven duygusunu, bağlılığı ve saf sevgiyi istiyorum ama bulamayacağımı da biliyorum. bunların olmadığı bir evlilik de istemiyorum. o yüzden benden bu kadar bu hissiyat eşiğine vardım artık.
1854 yılına göre Avrupa’nın en kalabalık 100 kenti. 787 bin nüfuslu İstanbul 3. sırada. o zamana göre listedeki diğer Osmanlı/Türk kentleri:
42. Edirne - 100 bin
61. Selanik - 75 bin
75. Bükreş - 65 bin
90. Sofya - 50 bin

kaynak
42. Edirne - 100 bin
61. Selanik - 75 bin
75. Bükreş - 65 bin
90. Sofya - 50 bin

kaynak
Sahil kenarında tek başına yürürkendir. Yalnızlıktan da öte evrende ne kadar küçük ve önemsiz olduğumuzu da hatırlatır.
david lynch imzası taşıyan lost highway'dir benim için. izlerken insanı bu kadar yoran başka bir film daha görmedim henüz.