"thank you mario but princess is in another castle" diyerek her şeyi başa saran sahte prenses olabilir bu.
izmir'in görülecek yerlerinden biri olan tarihi asansör'ün güzel bir hikayesi var.

karataş; zamanında zengin yahudi ailelerin yaşadığı bir semtmiş. kıyı şeridindeki mithatpaşa caddesi ile halil rıfat paşa caddesi arasındaki yükseklik farkı ise 58 metreymiş. iki yerleşim yeri arasındaki yaya ulaşımı, müslüman nüfusun “karataş merdiveni”, yahudilerin ise en üst bölümünde bululunan devidas ailesi’nin evi dolayısıyla “devidasların merdiveni” olarak adlandırdıkları 155 basamaklı sokak merdiveniyle sağlanıyormuş.
devidas ailesi’nin reisinin bir gün merdivenlerde düşerek ayağının kırılması üzerine, sahil kesiminde oturan ve devidas ailesi’nin yakın dostu olan nesim levi bayraklıoğlu, iki yerleşim arasında yaya ulaşımını kolaylaştırmak üzere 1907 yılında ileride şehrin sembol yapılarından biri olacak bu tarihi asansörü yaptırmıştır.
george hagi 'nin süper kupa finalinde roberto carlos'a attığı çalımdır. Hagi'nin bu çalımı insanlık ayıbıdır ve tck'da karşılığı 10 yıl hapistir.*
ilgili çalım
Nasıl geleceği kesin değilse gelmeyeceği de kesin değildir. Umut fakirin en büyük ekmeğidir. Gelecek diye beklenmelidir ve gelir.*
İlk akla gelen paris 'tir. Hatta bunun tıpta bir adı bile var.
(bkz: paris sendromu )
Kısaca paris'e gelen japon turistlerin kültür ve dil farkı dolayısıyla yaşadıkları psikolojik rahatsızlık olarak çarpıntı, nefes darlığı ve hissiyat değişikliği şeklinde tanımlanan hastalıktır.
bir zamanlar amerika gibi bir ülkede içkinin 1919-1933 yılları arasında yasaklandığını biliyor muydunuz? tam 14 yıl bütün içki çeşitlerinin üretimi ve tüketilmesi yasaklanmış ve ağır cezalar uygulanmıştır. bu yasak yüzünden al capone gibi mafya babaları aşırı zengin olmuş, içki karaborsaya düşmüş ve tüketilmeye devam edilmiştir. bu 14 yıllık süreç amerikan tarihinde derin izler bırakmış ve çoğu tarihçilere göre amerika'daki mafyanın güçlenmesine neden olmuştur.
bu hikayeyi çocuklukta duyduysanız yeri genelde pazar kahvaltılarıdır. bizimkilerin ilk tanışmaları kütüphanede olmuş. birbirlerine kitap önermişler ve değiş-tokuş yapmışlar. e haliyle kitabı geri almak için de tekrar buluşmak gerek. böyle böyle derken başlamışlar. şimdileri düşününce oldukça naif geliyor bana.

o zaman yollayın gelsin bakalım. daha dinlenesi hikayeler vardır diye düşünüyorum ben.
Doğada olmak güzel ama dağ kısmı beni hep daha fazla çekmiştir. Dağdayken kendimi daha özgür hissediyorum. Ovalar, kırlar o hissiyatı vermiyor tamamen. Dağ olacak illa.
Sokaklarında yaşayan kedi ve köpeklerin kilolu olmasıdır. Ayrıca çok fazla nalbur, tesisatçı vb. Dükkanlar göremezsiniz.