gezgin itiraf

/ 21
20 yaşındayım ve grubu daha bu yaz öğrendim. Ve henüz ilk kampıma gidemedim. Önümüzdeki maçlara inşallah
Sevdiğiniz kişiyle ayrıldığınızda daha önce birlikte gezdiğiniz yerlere onsuz yeniden gitmek boktan bir his yaşatıyor.
bir üstteki entry e ithafen

son yurtdışı gezime kız arkadaşımla gitmiştim ve o ülkeler yani sırbistan ve karadağ tarafımdan deport yemiştir.
hiç kimseye güvenemiyorum. sürekli paronaya halindeyim. zaman zaman şizofreni olduğumu düşünüyorum. buraya yazabileceğim bir dünya itirafım varken ya ben olduğum anlaşılırsa paronasıyla yazmıyorum.
arkadaşla 20 eurosuna iddiaya girmemiz üzerine Eiffel'in Seine nehrine bakan taraftaki sol ayağına işedim. pişman değilim 20 euro bu boru mu.
içimden eyvallah demekten ciğerim soldu. sinirimi, öfkemi, tepkimi gösterememekten sıkıldım ama gösteremiyorum genel yapı olarak. bende bir sınır var, çook yukarılarda o sınır. o sınır yakında aşılacak ve ben de eyvallah yerine sktir git diyeceğim insanlara bağıra bağıra diye korkuyorum. ama olacak bu, bunu da biliyorum. bi anlayın da insan olun dicem diyemiyorum
Sırf okuduğum bir gönderiye yorum yapmak için üye olduğumu itiraf ediyorum.
topluca anlatayım da çıksın aradan...

bataklığın içerisindeyim sözlük, çıkamıyorum.


yanlış anlamayın bir araya gelsek, mümkünatı yok anlayamazsınız üzgün olduğumu. etrafımdaki insanlar beni çok seviyor. görüştüğüm insanlar, okul arkadaşlarım, hocalarım... hatta dün bölüm başkanı beni övdü. hayatımın en gururlu günüydü diyebilirim. liseyi, birinci olarak bitirdiğimde dahi böyle gururlu hissetmemiştim.

herkes seviyor sevmesine de kimse "nasılsın" demiyor. kimse benim için bir şeyler düşünmüyor. 10 dakika önce bankacılık okuyan arkadaşlarımı staj için birilerine yönlendirdim. hem de hiç böyle bir talepleri yokken. çünkü biliyorum staj yapacak yer bulamayacaklar.

bütün arkadaşlarımın sorunlarına koşabiliyor onlara yardımcı olabiliyorum. işsiz olana iş, kan lazım olana gidip kanımı veriyorum. yetmediği noktada başka kan merkezlerine yönlendiriyorum. ya her şeyi herkes için yapıyorum, aslında evet bunları yaparken de karşılık beklemiyorum. ancak hiçbir arkadaşım ne beni anlayabiliyor, ne de benim derdime çözüm üretebiliyor. kabalığın içerisindeki yalnızlık diye bir ergenimsi laf var ya, tam da onu yaşıyorum şu sıralar. etrafımdaki herkes işi düştüğünde bana gelir ama ben kimseye gitmem. ya bunun tarifi yok anlatamıyorum bir türlü kelimelere dökemiyorum içimdeki çaresizliği.

ben doğum günlerimi de kutlamam.mesela doğum günümden 1 gece önce hiç uyumam ve doğum günüme yarım saat kala telefonu kapatır kütük gibi uyur, ertesi gün kalkarım. insanlar nedenini sorunca doğum günlerini sevmediğimi söylüyorum. oysa öyle değil, bana bu zamana kadar kimse hediye almadı, kimse doğum günümü kutlamadı. şimdi o gün uyanık geçirirsem, biliyorum birileri kutlamazsa üzülürüm. çünkü biliyorum, kimsenin işi düşmese aramaz, telefonumun şarjı bitmez...


çok anlatasım vardı ama buraya kadar dayanabildim. üzgünüm. yarın iş var aq.


gideyim de kendimi yine hayatın yorucu temposu içerisinde meşgul ederken sorunları görmezden geleyim.
/ 21