#tüm seyyahnerede-0 entry'leri
önyargı ile giden herkesin fikirlerinin değişeceği ülkedir. şuan geziparkı benzeri protestolar yapılmaktadır. hatta az önce ahmedinejatın tutuklandığı ve ev hapsine gönderildiği bilgisi geldi.
başlığı okuduğumda korsanların uçak kaçırması olarak anladım. niye normal karşılansın ki diye düşünüyorum.
hayatta asla gideceğim yere gec gitmemişimdir. yerin önemine göre 3 saat 4 saat önceden gitmişliğim vardır. hiç başıma gelmedi gelmez de umarım.
hayatta asla gideceğim yere gec gitmemişimdir. yerin önemine göre 3 saat 4 saat önceden gitmişliğim vardır. hiç başıma gelmedi gelmez de umarım.
profil fotoğrafının ne anlama geldiğini bilmeyen insandır. ama sevgiden yapmaktadır. mutluluğunu paylaşmak isteyen kişilerdir. geneli kadındır. tüm çocuklar güzeldir ama onunki en güzelidir ve kimsenin bu güzellikten mahrum kalmasını istemezler
sadece kadın yolcuların binebileceği belli bir saatten sonra yol güzergahı içinde istediği yerde inebileceği otobüstür. şoförleri de kadındır.
maalesef ülkemizin her yerinde sayıları azımsanamayacak kadar çok olan sapıklarla dolu. otobuslerde fren yaptı, yol verir misiniz, çok sıkışık ayağına taciz edilen kadınlar için yapılmış bir önlemdir. isteyen istediği otobüse elbet biner. pembe otobüs var diye kadınların diğer otobüslere binmeleri yasaklanmadı. pembe otobüsten memnun olup binmek isteyen bir çok vatandaşa hizmet etmek de belediyenin görevidir. özgürlük özgürlük diye bağıran insanların da, pembe otobüse binme özgürlüğü isteyen kadınların düşüncelerine saygı göstermesi beklenir.
!!! AMA !!!
kendine hakim olamayan sapıklar yüzünden insanları ayrıştırmanın da büyük bir hata olduğunu düşünüyorum. Taciz sorununu kadınları ayrı otobüslere alarak değil, erkeklerin kadınlarla paylaştıkları alanlara daha fazla saygı göstermelerini sağlayacak bir eğitim ve çeşitli yaptırımlarla sağlanabilir. kadınları ayırarak tacizi engellemeye çalışmak, meselenin sadece etrafından dolanmak anlamına gelmektedir.
maalesef ülkemizin her yerinde sayıları azımsanamayacak kadar çok olan sapıklarla dolu. otobuslerde fren yaptı, yol verir misiniz, çok sıkışık ayağına taciz edilen kadınlar için yapılmış bir önlemdir. isteyen istediği otobüse elbet biner. pembe otobüs var diye kadınların diğer otobüslere binmeleri yasaklanmadı. pembe otobüsten memnun olup binmek isteyen bir çok vatandaşa hizmet etmek de belediyenin görevidir. özgürlük özgürlük diye bağıran insanların da, pembe otobüse binme özgürlüğü isteyen kadınların düşüncelerine saygı göstermesi beklenir.
!!! AMA !!!
kendine hakim olamayan sapıklar yüzünden insanları ayrıştırmanın da büyük bir hata olduğunu düşünüyorum. Taciz sorununu kadınları ayrı otobüslere alarak değil, erkeklerin kadınlarla paylaştıkları alanlara daha fazla saygı göstermelerini sağlayacak bir eğitim ve çeşitli yaptırımlarla sağlanabilir. kadınları ayırarak tacizi engellemeye çalışmak, meselenin sadece etrafından dolanmak anlamına gelmektedir.
çetin mi çetin mücadeleler verip savaştan galip ayrılıp hatta destanlar yazılıp masa başında -anlaşmalar, pazarlıklar ve üçkağıtlar- ile kazandıklarımızdan hatta daha fazlalarından vazgeçmek zorunda olma durumudur. çok acı bir olaydır ve defalarca ülkemizin başına gelmiştir. en yakın ve son zamanlarda tekrar gündeme gelen savaşta kazanıp masada kaybettiğimiz anlaşmalardan biri de Lozan'dır. misaki milli sınırlarına göre musul'un bizim toprağımız sayılması gerekirken lozan'dan sonra bıze kalan topraklar hatayı bile kapsamamaktadır. ya sen doğru düzgün askerin bile olmadan, silahın cephanen bile olmadan 7 düvele karşı savaşmış ve savaştan galip gelmişsin. savaştığın ülkeler rusya ingiltere fransa falan süper güçler yani. bunları yenmişsin, masada galip edasıyla otursana. yapamamışız işte veya yapmamışız yorum sizin artık.
osmanlı da 1787 yılında avusturya ve rusyayla savaşa girmiş. 2 yıl sonra fransız ihtilali olmuş. avusturya da rusya da imparotorluk ya. fransız ihtilali ile milliyetçilik yükseliyor bunlar korkmuş ve savaştan çekilme kararı almış. savaştığın taraf savaştan çekilmek istiyor kaybetmiş yani. e hazır kaybetmişken yap anlaşmaları kopar koparabildiğini. ama yok ne yapmışız avusturya ile ziştovi anlaşmasını imzalamışız. biz aldığımız toprakları geri vermişiz karşılığında onlar da aldıklarını bize geri vermiş. elde var sıfır. rusya napıyor peki. çekilirken yaş anlaşması yapıyor 1792'de kırımın rusyaya ait olduğunu tanıyacaksın diyor. biz de kabul ediyoruz.
1897 türk yunan savaşı, prut savaşı, trablusgarp savaşı... vb
osmanlı da 1787 yılında avusturya ve rusyayla savaşa girmiş. 2 yıl sonra fransız ihtilali olmuş. avusturya da rusya da imparotorluk ya. fransız ihtilali ile milliyetçilik yükseliyor bunlar korkmuş ve savaştan çekilme kararı almış. savaştığın taraf savaştan çekilmek istiyor kaybetmiş yani. e hazır kaybetmişken yap anlaşmaları kopar koparabildiğini. ama yok ne yapmışız avusturya ile ziştovi anlaşmasını imzalamışız. biz aldığımız toprakları geri vermişiz karşılığında onlar da aldıklarını bize geri vermiş. elde var sıfır. rusya napıyor peki. çekilirken yaş anlaşması yapıyor 1792'de kırımın rusyaya ait olduğunu tanıyacaksın diyor. biz de kabul ediyoruz.
1897 türk yunan savaşı, prut savaşı, trablusgarp savaşı... vb
youtube videolarını çok beğendiğim, otostopla dünyayı gezen şuan 12. ülkesini gezmekte olan seyyahtır. takipçisi az ama gelecekte kesinlikle parlayacağına inandığım biridir. yanına ne olur ne olmaz diye 50 tl alıp gezmeye başlar. gittiği ülkelerde bileklik satarak ve ukulele çalarak kazandığı parayla geçinir. gezmek isteyenlere ilham kaynağı olabilecek biridir. gezmek için paraya değil cesarete ihtiyaç olduğunu hissettirir.
instagramda reklamlarıyla sıkça karşılaştığımız durumdur. 22 ülke 60 şehir bir de ücretsizmiş. gitmeden 2 ay öncesinde böbreklere sağlıklı bakma şartı varmış sadece. neden acaba...
5 ocak cuma hutbesinden kesitler :
peygamberimiz, “Rızaları olmadan kızlarınızı evlendirmeyin!” buyurmuştu. Ve bu olay, onun nezdinde kadının yeri, onuru ve değerini gösteren örneklerden sadece biriydi.
zaman zaman doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt edebilme yetisine sahip olmayan çocuk yaştaki kızlarımız evlendirilebilmektedir. Hatta cehalet ve sorumsuzluktan kaynaklanan bu yanlış algı ve uygulamalar, kimilerince dine dayandırılmaya çalışılmaktadır.
Kendine, Rabbine ve çevresine karşı henüz sorumluluk bilincinde olmayan bir çocuğun evliliğe zorlanmasının dinî ve ilmî hiçbir meşruiyeti, hiçbir temeli yoktur. Yuva kurmanın, eş ve anne olmanın anlamını idrak etme rüştüne erişmemiş bir kızın evlendirilmeye çalışılması asla kabul edilemez bir durumdur.
peygamberimiz, “Rızaları olmadan kızlarınızı evlendirmeyin!” buyurmuştu. Ve bu olay, onun nezdinde kadının yeri, onuru ve değerini gösteren örneklerden sadece biriydi.
zaman zaman doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt edebilme yetisine sahip olmayan çocuk yaştaki kızlarımız evlendirilebilmektedir. Hatta cehalet ve sorumsuzluktan kaynaklanan bu yanlış algı ve uygulamalar, kimilerince dine dayandırılmaya çalışılmaktadır.
Kendine, Rabbine ve çevresine karşı henüz sorumluluk bilincinde olmayan bir çocuğun evliliğe zorlanmasının dinî ve ilmî hiçbir meşruiyeti, hiçbir temeli yoktur. Yuva kurmanın, eş ve anne olmanın anlamını idrak etme rüştüne erişmemiş bir kızın evlendirilmeye çalışılması asla kabul edilemez bir durumdur.
amsterdamda satışı legal olan uyuşturucu maddedir kendileri. vücudı zehirler halisülasyon görmene neden olur. zararsızdır.
2 sene önce ukraynadan semih diye bir arkadaş bulmuş getirmiş bu illeti. istanbulda öğrenci evinde kalıyoruz. beyler dedi bunu denemeniz lazım mükemmel birşey. istiyodum ben zaten denemeyi. küçük keçi b*ku gibi birşey. salondayız hepimiz, yedik biz bunu limoni bir tadı vardı saçma sapan. neyse bekliyoruz kafasının gelmesini 10 dakika geçti yok 20 dakika geçti yok. ben bu arada beyin gücümü kullanarak salonun ışığını açıp kapıyorum bizimkilere söylüyorum aaa aynen lan felan diyo. fatih kafasını akvaryuma sokmuş benim beta balığımla tartışıyo. yiğit muhabbet kuşunu ısırıyo, sen ısırırken iyiydi falan diyo. Ama bunların hepsini sanki hep yaptığımız şeyler gibi hissediyorum. bi anda dedim ki kendime, ulan sen beyin gücünle ışığı nasıl kapıyosun. meğer gözlerimi kapıyormuşum sadece. dedim beyler biz gittik uçuyoruz şuan. fatih kafasını akvaryumdan çıkardı s*ktir lan bana niye birşey olmadı o zaman falan diyo. anladılar onlar da en sonunda uçtuklarını. neyse dedim ben bi aşağıya ineyim hem hava alırım hem de sigara içerim. tek gitme biz de gelelim dediler. tamam dedik giyindik iniyoruz aşağıya ama in in bitmiyo. üçüncü katta oturuyoruz ama 20-25 dakika merdiven indik. ara sıra oturduk merdivende dinlendik nefes nefeseyiz. indik birer sigara yaktık etrafa bakınıyoruz tam önümüzden geçen ve dümdüz olan yol, yılan gibi kıvrım kıvrım. karıncaların ayak seslerini falan duyuyoruz. ışıklar falan daha parlak geliyor gözümüze. ben hafiften üşümeye başladım hadi çıkalım eve dedim. yine uzun bi yol macerasından sonra geldik eve geçtik salona takılıyoruz. evden bir kapı açılma sesi. dedim eyvah katil girmiş eve öldürecek bizi. adım seslerini duyuyoruz ve yaklaşıyor. yiğit dedi kapı açılınca kuşu atarım ona doğru, o anlık bir irkilmeyle çullanırız üstüne. ben, katil tam girince odaya beyin gücümle ışığı kapatırım saldırırız döveriz diye plan yapıyorum. fatihin kafası hala akvuryumun içinde balıkla tartışmasına devam ediyor. kapı bir açıldı içeri giren semih. beyler hadi yiyelim şu mereti çok güzel olacak falan diyo. tam o anda gözümün önüne flashback geldi. hepimiz mantarların etrafında yuvarlak oluşturmuşuz konuşuyoruz, o anda semihin telefon çalıyo, bize, ben telefonla konuşup gelicem kızla kavga ettik de bugün diyo. haydaaaa. semihin telefon görüşmesi tam yarım saat sürmüş. biz semihin gittiğini unutmuşuz gömmüşüz mantarları. yaşadığımız her şey 6-7 dakika falan sürmüş. bana sorsan en az 3 saat geçmiştir derdim. dedim bu böyle olmaz zaman kavramı yok, bitmiş bizde. kola içince kendimize geliyormuşuz içelim de ayılalım yoksa bu gece haberlere çıkacaz. fatih kafasını akvaryumdan çıkardı abi bende bi sıkıntı yok siz için diyo. neyse içtik hepimiz kendimize geldik. geçtik salona herkes yorgun, bi köşeye atmış kendini. ben de kıvrıldım koltuğun birine gönderdim beyin dalgasını kapadım ışığı uyuduk sabaha kadar. sabah kuş yanıma gelmiş yüzümde geziyo tırnakları batıyo, uyandırdı beni ve bana bir bakışı var, abi nolur kafesime götür beni dermişcesine. koydum kafesine 2 gün ötmedi kuş nasıl bir travma yaşadıysa garibim. balık desen hayattan soğumuş diplerde geziyo hep. fatih balıkla konuşup anlaşabildiklerine yemin ediyo. yiğitin dudakları ve dili kışun ısırıklarıyla yara olmuş. ben beynime çok güvenmeye başladım finallere çalışmadan girdim bu sene hepsini alttan alıyorum. mahvetti resmen bizi meret. deneyin ama mutlaka
2 sene önce ukraynadan semih diye bir arkadaş bulmuş getirmiş bu illeti. istanbulda öğrenci evinde kalıyoruz. beyler dedi bunu denemeniz lazım mükemmel birşey. istiyodum ben zaten denemeyi. küçük keçi b*ku gibi birşey. salondayız hepimiz, yedik biz bunu limoni bir tadı vardı saçma sapan. neyse bekliyoruz kafasının gelmesini 10 dakika geçti yok 20 dakika geçti yok. ben bu arada beyin gücümü kullanarak salonun ışığını açıp kapıyorum bizimkilere söylüyorum aaa aynen lan felan diyo. fatih kafasını akvaryuma sokmuş benim beta balığımla tartışıyo. yiğit muhabbet kuşunu ısırıyo, sen ısırırken iyiydi falan diyo. Ama bunların hepsini sanki hep yaptığımız şeyler gibi hissediyorum. bi anda dedim ki kendime, ulan sen beyin gücünle ışığı nasıl kapıyosun. meğer gözlerimi kapıyormuşum sadece. dedim beyler biz gittik uçuyoruz şuan. fatih kafasını akvaryumdan çıkardı s*ktir lan bana niye birşey olmadı o zaman falan diyo. anladılar onlar da en sonunda uçtuklarını. neyse dedim ben bi aşağıya ineyim hem hava alırım hem de sigara içerim. tek gitme biz de gelelim dediler. tamam dedik giyindik iniyoruz aşağıya ama in in bitmiyo. üçüncü katta oturuyoruz ama 20-25 dakika merdiven indik. ara sıra oturduk merdivende dinlendik nefes nefeseyiz. indik birer sigara yaktık etrafa bakınıyoruz tam önümüzden geçen ve dümdüz olan yol, yılan gibi kıvrım kıvrım. karıncaların ayak seslerini falan duyuyoruz. ışıklar falan daha parlak geliyor gözümüze. ben hafiften üşümeye başladım hadi çıkalım eve dedim. yine uzun bi yol macerasından sonra geldik eve geçtik salona takılıyoruz. evden bir kapı açılma sesi. dedim eyvah katil girmiş eve öldürecek bizi. adım seslerini duyuyoruz ve yaklaşıyor. yiğit dedi kapı açılınca kuşu atarım ona doğru, o anlık bir irkilmeyle çullanırız üstüne. ben, katil tam girince odaya beyin gücümle ışığı kapatırım saldırırız döveriz diye plan yapıyorum. fatihin kafası hala akvuryumun içinde balıkla tartışmasına devam ediyor. kapı bir açıldı içeri giren semih. beyler hadi yiyelim şu mereti çok güzel olacak falan diyo. tam o anda gözümün önüne flashback geldi. hepimiz mantarların etrafında yuvarlak oluşturmuşuz konuşuyoruz, o anda semihin telefon çalıyo, bize, ben telefonla konuşup gelicem kızla kavga ettik de bugün diyo. haydaaaa. semihin telefon görüşmesi tam yarım saat sürmüş. biz semihin gittiğini unutmuşuz gömmüşüz mantarları. yaşadığımız her şey 6-7 dakika falan sürmüş. bana sorsan en az 3 saat geçmiştir derdim. dedim bu böyle olmaz zaman kavramı yok, bitmiş bizde. kola içince kendimize geliyormuşuz içelim de ayılalım yoksa bu gece haberlere çıkacaz. fatih kafasını akvaryumdan çıkardı abi bende bi sıkıntı yok siz için diyo. neyse içtik hepimiz kendimize geldik. geçtik salona herkes yorgun, bi köşeye atmış kendini. ben de kıvrıldım koltuğun birine gönderdim beyin dalgasını kapadım ışığı uyuduk sabaha kadar. sabah kuş yanıma gelmiş yüzümde geziyo tırnakları batıyo, uyandırdı beni ve bana bir bakışı var, abi nolur kafesime götür beni dermişcesine. koydum kafesine 2 gün ötmedi kuş nasıl bir travma yaşadıysa garibim. balık desen hayattan soğumuş diplerde geziyo hep. fatih balıkla konuşup anlaşabildiklerine yemin ediyo. yiğitin dudakları ve dili kışun ısırıklarıyla yara olmuş. ben beynime çok güvenmeye başladım finallere çalışmadan girdim bu sene hepsini alttan alıyorum. mahvetti resmen bizi meret. deneyin ama mutlaka
annem soruyo hep
annem- ne zaman evlenecen, bak Hatçenin
kızı seni beğenmiş bir konuş istersen.
ben-anneee
a-bu konuyu ne zaman açsam kızıyon kaçıyon
b-anneee gözünü seveyim kaç kere dedim anca gezgin biriyle olur başka olmaaaz
a-olum tatillerde gezersiniz işte nolcak
b-anne kaç kere konuştuk ben seyyahım benim işim gezmek.
a-evde kalcan biliyon dime?
b-gezcem anne gezcem ne evi hihihihi
a-çok komiksin, espiri anlayışını babandan almışsın belli, o da hiç espiri yapamaz. neyse biz sana bakarız
b-hiihhihihihihi
annem- ne zaman evlenecen, bak Hatçenin
kızı seni beğenmiş bir konuş istersen.
ben-anneee
a-bu konuyu ne zaman açsam kızıyon kaçıyon
b-anneee gözünü seveyim kaç kere dedim anca gezgin biriyle olur başka olmaaaz
a-olum tatillerde gezersiniz işte nolcak
b-anne kaç kere konuştuk ben seyyahım benim işim gezmek.
a-evde kalcan biliyon dime?
b-gezcem anne gezcem ne evi hihihihi
a-çok komiksin, espiri anlayışını babandan almışsın belli, o da hiç espiri yapamaz. neyse biz sana bakarız
b-hiihhihihihihi