#tüm severussnape entry'leri

sırf sevgilim sürekli bahsediyor diye big banh theory izlemiştim fakat sadece bir sezon dayabildim. leş gibiydi resmen. onun dışında dizi izleyen bir insan değilim zaten.
Kolay hareket edebilir iş gücü oluşturmaktır en büyük amaçlardan birisi. Devlet memurluğu için konuşursak eğer okuyan insan sayısı 100 olsun devletin atama yaptığı kişi sayısı da 10 olsun. bu ne demek aslında okuyan kitlenin potansiyel olarak ilk anda yüzde doksanı işsiz olarak mezun oluyor. bu kriterlerde döngüyü ileri sardığınızda bu 90 kişi belli süre içinde 90.000 kişi oluyor. bu insanlar zaman içinde yıldırılan ve en kötüye olur diyecek seviyeye geldiğinde de bugün gördüğümüz oradan oraya kolayca savrulan hayatlar ortaya çıkıyor. amaç sistemdeki çarkı döndürmek yoksa benim halkım okuyor falan hikaye amk zira onca okuyan arasında nitelikli mezun sayısı kaç tanedir ki? ha nitelikli olan da zaten avrupaya, amerikaya kapak atmanın derdinde ama bunun konumuzda alakası yok onu başka başlıkta yazacağım.
Cem Korkmazın intiharıyla bir kere daha aklıma giren mevzudur kendisi. Uzun zaman boyunca bu işi ciddi ciddi düşündüm fakat her seferinde kendi içimde bir şeyler beni hala hayatta tutuyordu ne olduğunu düşündükten sonra cevabım tanrının varlığına inanmam oldu. ölümden sonraki yaşama yahut bir dine inanmıyor olsaydım bir dakika uzatmazdım dünya sürgünümü. belki de sadece mazeret arıyorum hiç bir fikrim yok.
oluşması muhtemelen olmayan endüstridir. araştırmalarda en çok porno izlenen ülkelerden biriyken sorsan kimse bilmez, kimse izlemez. mastürbasyon falan zinhar olmaz öyle şeyler.
+e abi araştırmalar?
-sikerim araştırmanı.....
türk çayının porselen bir çaydanlıkta yaklaşık bir buçuk saat boyunca demlenmesi halinde sizi nirvanaya çıkaracak içecektir. Kaçak çay adam değildir, safi boya çay tadı yok amk bir kere.
eğitim sistemimizle beraber henüz beş buçuk yaşında olan çocukları sırtlarında kendilerinden büyük çanta ve sorumluluklarla okula yolladık. Sınırları olmayan bu beyinlere zincirler vurup dört duvar arasında alfabeyi öğretmeye kalktık, resim dersinde yazın bacasından duman çıkan evler çizdikleri için güldük geçtik “neden bacasından duman çıkıyor?” diye sormadan, matematikte, fen bilgisinde başarılı olmadığı ve sürekli futbol, voleybol, basketbol oynamak istediği için ona “ahmak, aylak, akılsız ve fikirsiz” lakabını layık gördük, sırf bir sınavda bir kaç tane daha soru doğru yanıtlayamadı diye gittiği liseye, üniversiteye burun kıvırdık pekte içten olmayan “olsun olsun” tesellisiyle mutlu etmeye kalktık.
Yukarıdaki durumlara neden olan sebepleri bir düşünürsek sanıyorum ki iki tane temel sebep bulacağız. Birincisi Öğretmenler, ikincisi Eğitim Sistemi.
Ben bu duruma neden olan etmenin tamamiyle eğitim sistemiyle ve eğitimle alakalı olduğunu düşünüyor ve öğretmene yüklenen suçu büyük oranda reddediyorum. Çünkü bozuk bir eğitim sisteminin öğretmenleri de bozuk çarkları işletmeye devam edecektir. Tabi ki tüm öğretmenlere böyle bir ithamda bulunmuyorum. Eğitim Sistemi ve Eğitimini açıklamak gerekirse:
Sistemin istediği yegane şeylerden birisi yüksek başarı puanına sahip olan öğrencileri doktor, diş hekimi, eczacı, avukat veya mühendis yapmak, geriye kalan “başarısız(!)” öğrencileri ise öğretmen, sosyolog, fizikçi veya tarihçi gibi mesleklere paylaştırmak. Bir düşünsenize Türkiye 1500.cüsü öğrenci çıkıp öğretmen olmak istediğini söylüyor. Sanırım herkes aklını kaçırmış olduğunu, saçmaladığını veya aptal olduğunu düşünür sınavdan sonra “zeka küpü” dedikleri kişiye. Aslında bu örnek her şeyi açıklar nitelikte. Eğitim sistemi bizlere eğitim verecek yararlı beyinleri istemiyor ve bizlerin düşünmesini, üretmesini, yeni şeyler ortaya koymamızı istemiyor ve her sistemin bir amacı olduğunu düşündüğümüzde ortaya bir sorun daha çıkıyor. Eğitim sistemi neden böyle davranıyor?
Bunun hakkında çok fazla teori var, kimisi dış mihrakları sorumlu tutuyor, kimisi politikacıları kimisi israyili… Bana kalırsa bunun sebebi yine eğitim sistemi. Evet eğitim siteminin bu şekilde davranması eğitim sisteminden kaynaklanıyor.
Kısaca demek istediğim, aslında ortada bir paradoks var. Her şeyin sebebi eğitime dayanıyor ve her sonuç eğitim bağlı. Yani ortaya çıkan her sorunun temeline inmeye kalktığınız zaman varacağınız yer muhakkak eğitim sistemi oluyor.
Olayı farklı boyuta taşımak gerekirse. Şu sıralar kadınlara yönelik olan kendini savunma eğitimleri artmaya başladı her yerde. Kadınlar kendilerini erkeklerden korumanın yollarını arıyor ve kadınlarımıza kendilerini erkeklerden koruması için eğitim veriyoruz. Muhteşem bir absürt komedi örneği lakin gerçek. Buna neden olan durum ne peki? En kibar tabirle erkeklerin kendini bilmezliği denilebilir. Erkeklerin kendini bilmezliği nereden geliyor; kötü eğitim. Kötü eğitime neden olan şey de kötü eğitilmiş birey… Yani bizler eğitimin bozulduğunu fark ettiğimiz ilk andan itibaren erkekleri kadınlara saygılı bir birey olarak yetiştirseydik durum buralara gelmeden önce kökünden hallolacaktı.
Geleceğin Servet Tazegül’ü olmak isteyen bir çocuk ve onu sıralarda dirsek çürütmeye mahkum eden bir sistem, geleceğin Abidin Dino’su olacak yetenekte bir kız ve onu mutfağa mahkum eden bir sistem, gökyüzüne hayran bir çocuk ve yapması gereken ödevler …
Bana çok ütopik düşünüyor diyebilirsiniz, bunların gerçek hayatta karşılığı yok diyebilirsiniz , realite çok farklı diyebilirsiniz ama fikrimi değiştirebilecek değilsiniz.
Sistem bizleri standart bir çizgiye sokup tek düze robot insanlar var etmeye çalışıyor.
Her ne kadar yüksek yerdeki tanıdıklarınız da bu duruma sıcak bakmasa da mevcut durumdan hoşnut olacaklar ki herhangi bir değişiklik olmuyor.
Eğitim sisteminden sonra biraz da sosyal sınırlardan bahsetmek istiyorum. Bizlerin istediği şeyler sosyal ortamımızda karşılık bulamayabilir ama sımsıkı bağlanabildiğimiz bir amaç varsa eğer istediğimizi gözlerimiz kapalı da olsa yapmalıyız. Zira “İnançlarımız doğrultusunda yapılan her şey er ya da geç karşılığını bulacaktır”. Bu iddialı sözleri kendime her zaman söylüyorum lakin hala harekete geçmiş değilim ama belki birileri bu yazıyı okuyup harekete geçersen güç alır ben de harekete geçerim ve daha sonra bir başkası ve sonunda oluşacak zincirle sisteme ait tüm duvarlarını yıkarak yeni bir eğitim biçimi ortaya koyabiliriz. Bizlerden her ne kadar yarış atı olmamız istense de bizler kuşlara hayran kalmaktan vazgeçmemeliyiz. Çünkü sınırımız olmazsa yapacaklarımızın sonu olmayacaktır.

Özet: tek kabahat sistemindir.