#tüm pretty-fly-for-a-white-guy entry'leri

gizlilik politikası kısmını okuyan aklı başında kimsenin indirmeyeceği, indirmemesi gerektiği uygulamadır. adamlar bizimkilere aa bakın başkalarının rehberinde nası göründüğünüzü gösteriyoruz size ne kadar da eğlenceli diye tatava yaparken bi yandan da sizin ve sizin sayenizde rehberinizdeki herkesin numaralarını alıp nur topu gibi bir database oluşturuyorlar. sonra bunu da güzel güzel işleyip satıyorlar. alet olmayınız.
mecbur olmasam hayatta yaşamayacağım şehir. 2-3 bin daha az kazanaydım da gidip antalya'da izmirde yaşayaydım dediğim şehirdir. kimsenin kimseye saygısı yok, kişisel alan algısı yok, trafik düzeni diye bişey yok. bir filmde mi ne duyduğum bi laf vardı bence istanbul'u en iyi özetleyecek şeydir; barely organized chaos.
doğup büyüdüğüm ve hep yaşamak tadını çıkarmak istediğim ama 13 yaşında ayrılıp bir daha temelli kavuşamadığım şehirdir. kimisine gri kasvetli soğuk gelir ama tadını çıkarabilen için müthiş bir yerdir ankara. istanbul'un aksine gezmelik yer değildir, yaşamalık yerdir. işi sebebiyle istanbul'da yaşayan biri olarak aldığım maaşın 3'te 1'ini kesip ankara'da yaşa deseler bir gün düşünmem taşınırım.
hepsiburada'dan harbi harbi indirimde olduğunu başka sitelerden falan da teyit edip üç beş parça ürünü satın alarak benim de sebeplendiğim mübarek gündür. ama genelde bahsedildiği gibi bindirim-indirim sistemine dönmüş suyu çıkmış olaydır. en azından hepsiburada için bu böyle.
üstteki entarilere bi göz gezdirdim (tamamını okumamakla beraber) çoğuna katılıyorum diyebilirim. ingilizce dizi film izlemek, müzik dinlemek, o dilde düşünmeye çalışmak çok faydalı şeyler. tabii ki yurt dışı tecrübesi de çok önemli. ama kesinlikle ana dili ingilizce olan bir yere gidip birkaç hafta bile olsa kalmak, oranın kültürünü biraz görmek o dili öğrenmeyi çok daha kolay kılıyor. ben açıkçası bu şekilde geliştirdim ve daha sonra 1 yıldan fazla bir süre ingiltere tecrübem oldu, gittiğimde hiç zorlanmadım. tabii ki oradayken çok daha kolay ve hızlı gelişti.

p.s. gitmeden önce ielts 7.5, döndükten sonra 9
güzel türk kahvesi satan kahve dükkanları zinciridir. geçtiğimiz aylarda baya reklamını yapıp, sunumunu falan değiştirip satmaya çalışsalar da çok tutmadı hala sanırım. zira bizim türk kahvesi normalde kahve çekirdeklerinin biraz düşük kalite tarafında kalan çekirdeklerden yapıldığı için, başka daha kaliteli çekirdekle yapılan kahveye insanların damağı pek alışamadı diye tahmin ediyorum. denemediyseniz bir dahaki gittiğinizde denemenizi tavsiye ederim. gerçi kimisi de "starbaksta türk kahvesi mi içilir aliminyum" gibi tepkiler verebiliyor ama gayet de içilir niye içilmesin.
medeniyeti sonuna kadar görebileceğiniz bir şehirdir londra. insanların birbirine saygılı olduğu, bi düzen içinde yaşadığı, geleneklerine bağlı bir şehirdir. gerçi ülke olarak zaten böyleler ya neyse. ha bu medeniyeti başkalarının omuzlarına basa basa inşa etmişlerdir orası doğru. ama şu an bence dünyada yaşanabilecek en güzel yerlerden biridir. ayda 3,5-4 bin sterlin kazanıyor olsan çiçek gibi yaşar gidersin.
virajlarıyla ve tek gidiş tek geliş yollarıyla amatörlerin akıllarını başından alabilecek bir yoldur bu yol. yukarıda da bir arkadaş bahsetmiş, şu anda oldukça düzeltilmiştir. bundan 6-7 yıl önce çok daha kötüydü. hele geceleri seyahat etmek düpedüz tehlikeliydi. panoramik deniz manzaralarıyla da gönüllerde yeri ayrıdır.
türkiye'de taksicilerin kabusu tüketicilerin sevgilisi olmuş uygulamadır. serbest piyasa ekonomisi taklidi yapan ama aslında öyle olmayan ülkemiz ekonomisinde taksiciler, taksicilik kavramının yalnızca kendileri para kazansın diye var olduğunu düşündüklerinden ve seçim malzemesi olarak sayılarını kullanabildiklerinden devletimizce yasaklanmış uygulamadır.
daha yeni motosiklet sahibi olmuş olmama rağmen motosiklet için yıllardır duyduğum heyecanın ne kadar haklı olduğunu bana hemen ispatlayan makinedir. aldığımın ilk ayı 2500 km yol yaptırmıştır bana kerata. daha çok gezicez kızımla.