#tüm lezgi-patiizi entry'leri

ishak yücel'in kaleme aldığı "pokut ile sal yaylası yan yana / sal geline benziyor, pokut ona kaynana…” dizelerinin geçtiği yer olup rize'nin çamlıhemşin ilçesine ait olan yayla adlarıdır.

pokut 2100m olup hemşince anlamı; halk arasında "rüzgarlı vadi" olarak geçmektedir. sal ve pokut yaylaları - sal-ve-pokut-yaylalari-7f2ld

sal yaylası ise 2070m sal ve pokut yaylaları - sal-ve-pokut-yaylalari-pgbm8 Bulutlardan oluşmuş bir kuğu..

bölgenin flora popülasyonuna bakıldığında 1800m den yüksekte ağaç yetişmemesine rağmen burada çam ağaçı yetişmektedir. bu da aldığı karadeniz yelinden kaynaklanmaktadır.

çamlıhemşin merkezden 20 km uzaklıkta olup "fırtına vadisi" üzerinde en kısa zamanda çıkabileceğiniz muazzam bir irtifa. Tabi çıkmanın da bir zorluğu da yok değil hani.Şöyle ki otostop çekecekseniz haziran-eylül ayları arasında, aracınız varsa arazi aracıyla, yok ben 4 mevsimini de görmek istiyorum derseniz "çinçiva kahve" den 14 km'yi yürüyerek çıkabilirsiniz. biz hızlı yürüyerek 4:30 saate çıkmıştık. ( yürüyecekseniz tek olmamaya özen gösterin ve kesinlikle sis de yürümeye çalışmayın!)

Kamp açısından bakacak olursak; sal da yaz aylarında çadır kurmak yasak ama pokut da evlerin bitiminden zirveye 5-10 dakikalık bir yol yürüyerek o alana çadır kurabilirsiniz.

manzara açısından bakacak olursak bulutların eşsiz ahengine bakmaya doyamayacaksınız. Bu yüzden özellikle yaz aylarında saat 17:30 gibi sal'a gelip oturağın olduğu yerden bu anı kaçırmayınız efenim.

edit: eğer yanınızda bölgeyi bilen biri varsa sal'dan 1:30-2:00 saat yürüyerek Hazindağ'a oradan da 1:30 saate patika kullanarak Ayder'e inebilirsiniz.

sal ve pokut yaylaları - sal-ve-pokut-yaylalari-WggVW
açılan postlara yazıldığında gönderinin "Yukarı" taşınmasına olanak sağlayan gezginsel bir terim.
Kamp bitiminden sonra alandan gitmeyenlerin ilkel insan gibi sağ da sol da kalan erzakları toplayıp, ortak mutfak temelinin atıldığı yer.
(bkz: gönüllü etkileşim)
"Karadeniz müziğini" belli tınılar dışında nevi şahsına münhasır bir biçimde ele alıp "rock'n roll'a" entegre ederek, bu topraklarda; barışı, sevgiyi,emeği ve mücadeleyi, yapmış olduğu müziğe nakşederek bir akım başlatan ve bu akımı dünyaya kısacık ömründe bile miras bırakabilen koca yürekli bir adamın, kendisinin çıkartmaya zamanı yetmediği albüm kapağından;
Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya."
k.koyuncu
İstanbul'dan çok uzaklaşmadan vapurla burgazada'ya giderek şehrin gürültüsünden tamamen uzaklaşıp dinginliği yoğun olarak hissedebileceğiniz bu yer de denize rahatlıkla girip doğal yaşamın keyfini çıkartabileceğiniz ada da son zamanlarda ada sakinlerinin ihbarı üzerine helikopter ve botlarla sabaha karşı baskın yapılmış olup kamp yapan gençler karakola götürülmüştür. baskın bir yönüyle bakıldığı zaman da ada sakinlerine hak veriyorum. çünkü; ada da kamp yaptığım zamanda, yerlerde tanga, prezervatif, havlu, poşet vb gibi maddeleri gördüğümde gerçekten iğrendim. her ne kadar tiksinsem de onları toplayıp çöpe de attım. Şimdi sizden ricam lütfen kalabalık olarak kamp yapmaya gitmeyelim ( kamp yapmayı yasakladılar) gittiğimizde de ekolojiyi tahrip etmeyelim ve edenleri uyaralım ki burada bizim gibi gençlerin de var olduğunu ada halkına hissettirelim.
gürcistan, ermenistan ve iran destinasyonu için gruptan arkadaşla sözleştik artvin/hopa'dan yola koyulup otostopa başladık sonrasında gürcistan/kobuleti ye kadar rahat bir şekilde geldik her halde sıkıntı yaşamadan gideriz dedim ki demez olaydım, türlü türlü şebekliklerimize rağmen araçtaki insanlar gülümseyip geçmeye başladı sonrasında baktık böyle olmuyo şehrin sonuna kadar yürüdük orada 2 kafadar genç otostop çekmediğimiz halde jeep marka aracına alarak "Senaki" ye kadar getirdi. senaki (sırf fotoğraf çekilmek için bile buraya gelinir.) oradan bir kaç araç değiştirip uyuyarak tiflis'e gece 02:00 sularında geldik neyse araçtan indik arkadaş telefonum yok dedi (1 haftalık iphone 7 plus+ kılıfa sıkıştırılmış 400-500 lira) çantasını bırakıp aracın arkasından koşmaya başladı, o arada yoldan geçen taksiyi durdurup eşyaları hızlı bi şekilde arabaya yükleyip şöföre aracı takip etmesini söyledim bu esnada arkadaş yetişemeyip taksiye bindi o arada da araç çoktan kayıplara karıştı..sonra durumu adamın dibi olan couch'umuz abdurrahim haydar purtaş'a anlattım. o da gelin bir şeyler yaparız dedi neyse eve gittik, ne yapabiliriz diye konuşuyoruz derken bizim eleman ben gidecem diye tutturdu biz de purtaş'la bak yorgun ve uykusuz bi haldeyiz şuan ülkeye dönmen bir şey kazandırmaz en azından sabah olsun detaylı bakalım dememize rağmen dinlemedi gitti gecenin bi vakti, sonra biz de purtaş ve bi arkadaşıyla yana yakıla gürcistan'da "georgian tours" yazılı aracı bulmaya çalışıyoruz. Kime sorsak böyle bir tur şirketi biliyor musunuz diye herkes aynı yazılı kendi kartvizitini gösterme başladı ee hal böyle olunca ve plaka da elimizde olmayınca bizimkisi samanlıkta iğne aramaya benzedi..