#tüm jackie-brown entry'leri

iki kuzenim var. birinin babası emekli paşa, diğeri evli çocuklu kendi halinde evinin babası. uzun süre görüşmeyince bir buluşma ayarlayıp taksim’deki solera winery‘de toplaştık. ortam zaten göt kadar ama şahane. herkes birbiriyle kaynaşmış ve biz 3 kişi 4 şişe şarap içtik. kafamız hoş, etrafa gülücükler atıyoruz ama çok iyiyiz. neyse gecenin ilerleyen saatleri mekandan ayrıldık. kuzenlerden biri “abi bi cila atalım mı?” demesiyle hikayemiz başladı.

nevizade’de şu an ismini hatırlamadığım bir mekana oturup bomonti filtresizlerimizi söyledik. henüz ilk şişenin ortalarına gelmemişken gençler ben lavavoya diyerek aralarından sıyrıldım. kusuyorum, kuzenlerin yanına gidiyorum, iki dakika sonra gidip yine kusuyorum. onlarda henüz bir şey yok.

mekandan ayrıldık ve babası emekli asker olan kuzen alkol aldığı için o geceyi geçirmek üzere harbiye orduevi’ne gitti. ben diğeriyle minibüslere binmek üzere mis sokağa girdik. çok sıra beklemeden cevizlibağ minibüsüne bindik. arka dörtlüye yanyana kurulduk. minibüs henüz tarlabaşı caddesinde ilerlerken ikimizde böğür böğür kusmaya başladık. bizi minibüsten attılar.

indiğimizde kusmaya devam ediyorduk. bu arada iki tane transeksüel’in bize koşarak geldiğini ve “yetişin çocuklar kan kusuyor!!” diye bağırdığını duydum. genç bir çocuk da elindeki plastik şişedekisuyu yüzümüze atmaya çalışıyordu. ben bir ara kafamı kaldırıp transeksüellerden birine “ abi kan değil şarap” dedim. etrafımıza polisler de gelmişti. neyse ben biraz kendime geldim. polis bana ambulans çağırabileceğini, alkol zehirlenmesi geçirmiş olabileceğimizi söyledi. yok abi karıştırdık biraz, sen bize bir taksi çağır yeter dedim. çok geçmeden bir taksi yanaştı. unkapanı sarnıçlara gelmeden ikimizde yine takside kusmaya başladık. adam sağa çekip bagajdan kaptığı bidonu kafamızdan aşağı boca etmeye başladı. ben cevizlibağ’da indiğimde kuzenim bayılmıştı bile. zavallı çocuk kendine bir türlü gelemediği için sabaha kadar taksici sokaklarda dolanıp durmuş.

ben ise bindiğim metrobüs ile iki durakta bir inip kusmaya devam ediyordum. eve vardığımda banyoda öğürerek safra çıkardığımı hatırlıyorum.

bu olaydan sonra 1 sene ağzıma alkol koyamadım. resmen tiksindim. işin özeti, şarap ve birayı karıştırmayın gençler.

edit: imla
emin çapa’nın ekonomist olduğunu, dahası ekonomi bakanı olunca enflasyonun yok olacağını sanan insanlarla aynı havayı soluyoruz.

tanım: bildiklerini bilale anlatır gibi anlatan gazeteci.
facebook’ta bi dünya bilmemnerail sayfalarında kız/erkek sevgili bulabiliyorsun. burası cazip gelmedi kimseye.
bipolar bozukluk rahatsızlığı olan arkadaşınız varsa, bu rahatsızlığı olduğundan şüphelendiğiniz an arkanıza bakmadan kaçın. rahatsızlığın verdiği etkiyle çok kötü bir insana dönüşüyorlar. rahatsızlığına verip, acıyıp, üzülüp sakın devam etmeyin.

böyle bir orospu evladı tanıdım. bu tür hastalığa sahip insanlar yaptıkları edimlerin sonuçlarını düşünemezler. bu adam binlerce lira borç yapıp, ruslara kendini zengin gösterip alemler yaptı antalya’da. ta ki emekli anne babasının evine haciz gelene kadar. ev - araba sattılar da borçlarını ödediler. sonra adam olur belki diye evlendirdiler. evlendiği kız antalyalı tanınmış bir esnaf adamın kızıydı. bu yavşağı da işe soktular torpille. hastalığın nüksettiği bir dönemde bu herif eve rus attı ve iş üstünde yakalandı. 8 yıl işsiz gezdi antalya’da. birbirimizden hoşlandığımız bir kızla kıskaçlık krizine girerek aramızı bozdu. dünya güzeli bir kızdı. diyetisyendi.

sabah size dinden imandan bahseden bu şahsiyet, akşam çok ilginç cinsel fantazilerini anlatıyor. yukarıda konuyu açan yazarın dediği gibi bu elemanda da hastalık nüksettiğinde cinsel eğilimler su yüzüne çıkıyor. facebook’ta ne kadar kırşehir ile ilgili sayfa varsa üye. kırşehir, ankara civarlarından 45-50 yaş arası zengin kadın avlayıp kapağı atma derdinde şu an. inanılmaz yalan söyleme, ajitasyon yapma becerileri var. şu an bir orkestrada piyanist bir kadını kandırmış durumda. çok ünlü bir senfoni orkestrası bu.

izmir’de mercedes a180d kiraladım birkaç günlüğüne. panik atağı olduğunu söyleyip yan koltukta oturamayacağını söyledi. ben de arabayı verdim. şeytanın aklına gelmez bu yalanı arabayı kullanabilmek için söylediğine.

antalya’da otelde çalışığı dönemde gelen müşterileri facebook’a ekleyip hepsine yazdı. tunuslu bir kızı kandırdı bir keresinde. kızla evleneceğim diye bütün ailesini kandırıp tunusa götürdü.

cinsel açlığını gidermek için transeksüellerle birlikte oldu. hatta henüz trans olamayanlarla da.

2000’lerin başında toplu mail grubumuzdan kız olduğunu düşündüğü mail adreslerini alıp msn’e ekler, kızlara sarkardı. böyle küçük düşürdükleri oldu beni. hangi birini anlatayım bilemedim.

kısaca siz siz olun bu hastalığa sahip kişilerden uzak durun.

edit: imla
evet itiraf ediyorum, gerizekalılık dönemime denk gelmişti, henüz 19 yaşındayım.

haluk levent - zor aşk
(bkz: askeriye dalı)
(bkz: bir askeriye dalı olarak yedek subaylık)

yedek subay öğrencilik ve kıt’a görevini topçu ve füze okulu‘nda yapmış bir yazar olarak tüm sorularınız için yeşillendirin torunlar.

edit: imlâ
soyadı rusça’da “acı” anlamına gelen ve öykü dalında kitapları bulunan yazar.