#tüm gezenlari entry'leri

şimdilerde en çok gitmek istediğim ülke olmasının yanı sıra tek başıma gitmek istemeyişim (hiçbir yere) sebebiyle askıya aldığım bir diğer hayalimdir.
yabancı arkadaşlar edinin, olabildiğince pratik yapın

yabancı bir dizi seçin, ilk sezonu türkçe altyazılı izleyin, bu sürede karakterlerin kişiliklerine, olaylara ve konuşulurken kullanılan kalıplara fark etmeden de olsa alışıyorsunuz, ikinci sezonu ingilizce altyazılı izleyin bu sefer de, anlamamaktan korkmayın ya da anlamını bilmediğiniz bir kelime gördüğünüzde hemen durdurup anlamına bakmaya çalışmadan izlemeye devam edin, bir iki üç derken buna da alışıyorsunuz
üçüncü sezona geldiğinizde de hiç altyazı olmadan izlemeyi deneyin, zamanla anlamaya başladığınızı görünce siz bile şaşıracaksınız

not: daha önce defalarca izlediğiniz sevdiğiniz bir film/film serisinde de bunu uygulamanızı öneririm, daha önce izlediğiniz için direkt olarak ingilizce altyazılı ya da hiç altyazı olmadan izleyin
ben bunu how i met your mother ile uygulamıştım ilk, aynı şekilde friends dizisinde de bunu uygulayıp güzel sonuçlar alabilirsiniz
doğada çizim yapmak, yazı yazmak

hamakta kitap okumak

ormanda kaybolarak şehrin yorgunluğu ve kafadaki susmak bilmeyen benliğin gürültüsünden uzaklaşmak

güneşin batışını izlemek bir sahil kenarında

milyonlarca yıldızla baş başa kalmak gecenin köründe, koca evrende aslında nokta kadar bile yer almadığını fark etmenin tuhaf mutluluğunu yaşamak böylece

kuş cıvıltıları arasındaki yemyeşil çimlere uzanıp gökyüzündeki bulutları bir şeylere benzetmeye çalışmak
geliştikçe kalitesini bozmamış, muzlu sütüyle ünlü ve ünü her geçen gün artan büfe
“pratiklik” adı altında,

yemek olarak: közde patates

tatlı olarak: muzlu kamp tatlısı (kabuğu içindeki muzun içini açarak muzun üstüne çikolata, isteğe bağlı ceviz ve benzeri şeylerle de üstünü süsleyip çikolata eriyinceye kadar köze bırakmak), marshmallow şişlemek

kahve keyfi: üstü tencere kapağı şeklinde kesilip içi boşaltılmış portakal kabuğunun içinde türk kahvesi yapmak
türkçe karşılığı tam olarak bulunmayan portekizce kelime

anlamı:
artık var olmayan bir şeyin ya da gitmiş birinin ardından duyulan derin özlem.

sonu olmadığına inanılırmış bu özlemin, belki de sonu hiç gelmeyecek özlemlerin karşılığıdır
ailemle olan anılarım hariç, hayatımın en güzel ve belki de en değerli anıları olarak kalacak onunla yolda olduğum her an
belki de ilk kez bir hayalin düşlenenden çok daha güzel şekilde gerçekleşebileceğine şahit oldum, kumtepeleri ardında
evimin sıcaklığını yollarda onunla buldum
birinin varlığı ile güvende olma hissini tattım ilk defa

anılar işte.
eskiden insanlara gözüm kapalı güvenirdim, bu da yanlışmış tabii ama
şimdi birine adımı söylerken bile tereddüt ediyorum, yolda yürürken yanımdan geçen biri bana değdiğinde ya da otobüste yanıma oturmuş biri herhangi bir şekilde bana temas ettiğinde anlık ödüm kopuyor
en son kendime güvenmeyi denedim, kendimi bile hüsrana uğrattım, kendime bile güvenemez oldum ve bir daha asla kimseye güvenmemeyi bu şekilde öğrendim

belki böylesi daha iyidir
azı kibre ve bencilliğe yol açar
fazlası ise sadece empatiyi kuran kişiye zarar verir