#tüm forrestgump entry'leri

son zamanlarda fazlasıyla popüler olan bloggerlardır. eger ki blogların içinde "şu kafede şunu mutlaka yiyin" gibi bi kısım varsa o blog genelde dandiktir.
gıptayla takip ettiğim blogların başında gelenleri şöyle bırakayım.

(bkz: i can travel)
(bkz: ezgimatsu)
dünyanın en zengin ülkelerinden biri olmasına rağmen 1960 yılına kadar yolun olmadığı, ilk turistin 1974 yılında geldiği, halen trafik lambası diye bir şeyin olmadığı ülkedir.
turistleri özel olarak seçerek alır, her sene türkiye' den max 300 kişi ülkeye giriş hakkı kazanır.
kalabalık, acımasızlık, gerginlik, hoşgörüsüzlük. istanbul' un anlamı tam olarak budur. Birbirine tahammülü olmayan insanlar ve yabancılaşma.

eğer sur içinde yaşamıyorsanız bundan ötesi yokturdur. doğa, huzur, sakinlik ve sessizlik için gitmeniz gereken yerler istanbul' dan çok çok uzaktadır.

istanbul'da yaşamak; hayatta kalma savaşı gibidir. durakta beklerken iki otobüs arasında kalabilir, vapurdan inerken denize düşebilir, adliye' de kurşunlanabilir, sinema sırası beklerken kafanıza cam düşebilir, uçakla almanya' ya varabileceğiniz kadar sürede avrupa yakasından anadolu yakasına geçebilirsiniz. yurt dışından gelen misafirler karış karış şehri gezerken siz hep oradan oraya yetişmeye çalışırsınız.
11 ekim 2005 sabahı aramızdan ayrılan kıymetli şair / yazar.

ne şâirler sevdim zâten yoktular..
yağmurlar giyerlerdi sonbaharla bir..
hacet yok hatirlamasina seni hatıraların,sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın
(bkz: attila ilhan)
son zamanlarda dikkatimi çeken durum. ev arkadaşım tütünü her çıkardığında 3'lü saracakmış gibi hissetmemle birlikte, ev ortamında bunu tartışmaya açtık ve bingo!! herkes bizim gibi benim gibi düşünüyormuş.
dün kadıköy'de denk geldiğim, elinde mandalinası ve ilginç şapkasıyla dolaşan insan. sosyal medya'da görünenden alakası olmayan bir tatlılığı var. kendi halinde bir tip, sevimli falan. insana "ne erkekler var be" dedirtiyor!