#tüm eivorian entry'leri

illa gösteriş aranmaması gereken durumdur. dil nankör bir kavramdır. öğrendiğiniz dili belli bir süre kullanmazsanız unutursunuz. bu dili sokakta yürürken, arkadaşlarınızla muhabbet ederken falan çok fazla konuşma imkanınız olmadığı için de unutmamak adına hayatımızın içine katmamız gerekiyor. tabii ki de her şeyi illa o dilde yazın demiyorum da ara sıra yazmanın da kimseye bir zararı dokunmaz bence.
gerçekten yerleşmeyi planladığım ülkedir. konu hakkında yardımcı olabilecek varsa yeşillendirsin
muazzör bir youtuber. zaman zaman boş atıyor gibi görünse de aslında mantıklı konuşan bir kişi. mevzular mesela, izlenmesi gerekenlerden. ha ama diyorsanız ki ağzımı ayıra ayıra güleyim, o zaman da p!nç izlemelisiniz.

açıkcası yakın bir zamana kadar kendisinin adını bile duymamıştım. üniversitede son dönemimin son sınavlarından birinden hemen önceki gün bir arkadaşımın "ya pinçin son bölümünü izle, japon var mükemmel komik" demesi ile kanallarına girmiş bulundum. birlikte ders çalıştığım iki arkadaşım daha vardı, hepimiz için de kritik bir sınav. tabii biz pinç, babala tv, budabi tv derken sınavdan önceki gece ders çalışmak yerine video izleye izleye sabahladık. sınav saatine kadar da izlemeye devam ettik allah affetsin. eğer dersten kalırsam stüdyoyu basmayı planlıyorum (swh)

severiz. izleyin, izletin.

editlercesine: son zamanlarda aşşşırı bozan, dalga geçtiği insanlara dönen adamdır. soğuttu.
mio hostel - milano
gerçekten çok güzel bir hostel, sabah kahvaltı akşam yemeği falan veriyorlar. temiz, rahat. fakat şehir merkezine çok uzak, ulaşım biraz sıkıntı.
kesinlikle ve kesinlikle bel desteği olması lazım. boyutu gideceğiniz süreye göre değişebilir. ben bir aylık interrail sırasında quechua forclaz 60 easy fit kullanmıştım, fazlasıyla da yetti.
genellikle saçma hareketlerdir. mükemmel bir örneği de benden gelsin o zaman. uzun olacak, şimdiden söyleyeyim.

birkaç sene önce çok yakın bir arkadaş grubu olarak çimlik bir alanda sohbet muhabbet derken çok içtik. ayağa kalkmaya çalışınca yere falan düşüyorum, o kadar kötü sarhoşum. tuvalete gitmem gerekiyor ve grupta benden başka bir kız olmadığı için az içmiş bir arkadaşa beni emanet edip tuvalet bulmaya yolluyorlar. tabii gecenin bir vakti, etraftaki her yer kapalı. ama ben baya kötüyüm, kendimi yerlere atıyorum, buralar niye kapalı lan diye mekanlara sövüyorum falan durum felaket. arkadaşım da hadi canım kardeşim diyerek beni götürmeye çalışıyor, yazık. neyse, ilerde bir yerde kapanmak üzere olan bir mekan görüyoruz. arkadaşım hemen beni oraya sürüklüyor, adamlara durumu anlatıyor, adamlar da e iyi geçin bakalım diyorlar. arkadaşım zar zor beni kabine sokuyor falan filan. neyse biz çıkıyoruz ama ben zaten zor ayakta duruyorum. bu arada mekanın kapılar yerden tavana kadar cam. neyse, tam çıkacakken sanırım teşekkür etmek istiyorum ve arkamı dönüyorum. konu ile ilgili hatırladığım tek şey herkesin bana baktığı. arkadaşımın anlattığına göre adamlara dönüp bir süre hepsini süzüyorum ve "sa" tarzı bir şey bağırıyorum, sonra utanıp kaçmak için koşuyorum fakat devasa cam kapıya çarpıp yere yığılıyorum (o halde nasıl koştuğum da ayrı bir merak konusudur). tabii zavallı arkadaşım baygın haldeki beni sırtlıyor ve geri grubun yanına kadar taşıyor.
olayı hafif hatırlıyorum fakat sonunu kesinlikle hatırlamıyorum. sadece ertesi sabah uyandığımda alnımda yumurta kadar bir şişlik vardı. baya uzun zaman dalgasını geçtiler.

(bkz: ağzı ile içemeyen insan)
bazen sizi sıkıntıya sokan kişilere verilebilecek en güzel cevaptır. karşınızdaki kişi sizden bir karşılık beklerken sessizce hayatından çıkıp gitmek. bir anlamda da o kişiden vazgeçmek. çünkü bazen öyle anlar olur ki, öyle soğursunuz ki o insanlardan onlar için daha fazla uğraşmak istemezsiniz. onlar için savaşmaya değmez bilirsiniz. hem gereksiz yorulmazsınız, hem daha az üzülürsünüz.