#tüm eivorian entry'leri

çok sevdiğim şehirdir.
ankarada nereler gezilir diyen sevgili dostlarım için kendi favorilerimi sıralıyorum (aşırı klişe liste geliyor):
-anıtkabir
-tunalı
-bahçeli
-kızılay
-kale
-birinci meclis
-ikinci meclis
-anadolu medeniyetleri müzesi
-etnografya müzesi
-resim heykel müzesi

ha ama simit alıp kuğuluda koca bir gün geçirmeyi hepsine tercih ederim. (kuğularla çok samimi olmamak lazım, çirkefleşiyorlar)
ailecek kiev'e gitmemiz, kimsenin bizi anlamaması, bizim de kimseyi anlamamamız, elimizde hiç para olmaması, harita olmaması ve gecenin bir vakti kaybolmamız. sağolsun kenar köşe bir yerden bir genç can i help you diyerek çıkmıştı, annem sarılacaktı da zor tutmuştuk.
okulda dönem arası tatil diye bir kavram olmaması sebebiyle kısa geziler yapmak zorunda kalan insan da olabilmektedir.
belki mezun olduktan sonra bu kadar rahat olamayacağı için şimdi şanslıdır, ne mutludur.
son yıllarda devamlı olarak yaşadığım his.
özellikle derste ya da normalde sevilen arkadaşların yanında gelmesi ile can sıkar.
bir gün ne işim var lan benim burada diyip kalkıp gideceğim ya, hadi hayırlısı
forget her şarkısı ile kendisine aşık eden sanatçı.

ne zamandı hatırlamıyorum, yıllar yıllar önce bir yerlerde otururken duymuştum ilk. ilk defa bir şarkıyı duyduğumda böyle hissettim herhalde. her şarkısının yeri ayrıdır, harika bir sanatçıdır kendisi.
ilk olarak işe alt yazılı film izlemekle başlayabilirsiniz. belli bir süreden sonra zaten bakmadan da anladığınızı göreceksiniz.
ayrıca duolingo gibi uygulamaları kullanabilirsiniz, hiç değilse kelime öğrenmek için işinize yarar.
kendi kendinize bazı şeyleri çevirmeyi deneyebilirsiniz. fakat bunu yaparken kelimesi kelimesine çeviri yapmaya çalışmayın. önce bir cümleyi okuyun ne diyor anlayın (her iki dil için de), sonra anlam olarak çevirin.
bir de bence en önemlisi, ingilizce konuşurken/okurken/dinlerken ingilizce düşünün. kulağa çok saçma gelebilir, ne diyo bu diyebilirsiniz ama bir kere bunu başardığınız zaman beni çok daha iyi anlayacak ve hak vereceksiniz. karşınızdaki kişi konuşurken veya bir şey okurken illa kafanızda türkçeye çevirmeyin. mesela biri size rose dediği zaman rose demek ki gül diyor diyip sonra aklınıza o çiçeği getirmeyin, adam rose dediği anda o çiçeği görmeye çalışın. inanın o zaman her şey daha kolay olacak.
en ama en önemlisi de kendinize güvenin. başlar başlamaz veya kısa bir süre içerisinde mükemmel bir ingilizceniz olacak diye bir şart yok. zaman alabilir, bu da gayet doğaldır. gittiğiniz hiçbir yerde aman ben de çok bilmiyorum diyip konuşmamazlık yapmayın. konuşmadan çok zor öğrenmeniz. yamuk yumuk da olsa anlatın bir şeyler, inanın anlaşılır oluyor. mükemmel bir gramer kullanacağım diye de kendinizi kasmanıza gerek yok, anlaşın yeter.
yardım almak isteyen, konuşacağım da konuşacak insan yok diyen varsa seve seve yardım edilir (yanlış anlaşılma olmasın, çok bildiğimden değil, yardım etmeyi sevmekten)
ilk sene salayım sonra toplarım deme, o saçma salak ilk sene derslerini toplamak için yırtınırsın sonra.

başlangıç arkadaş grubun çok iyidir çok da güzeldir, ama dağılır genelde. çok da şey yapmamak lazım.

ilk başta çok kalabalık olalım, o eğlence senin bu mekan benim olsun istersin. mezun olurken bir bakmışsın ki üç-dört kişi ancak var etrafında. unutma, her zaman az iyidir.

çok kazık yiyeceksin, bir o kadarını da atarsın belki. o an çok acı gelecek sana hepsi, sonra gülüp geçeceksin.

ne olursa olsun hiçbir şeyi çok takma. eğlen, gül, sev. mezun olurken geriye dönüp baktığında ilk günün sanki daha dünmüş gibi gelecek çünkü.
-30 saniye olayı gitmeli bence de
-koyu renk arka plan, veya daha uygun renk bir arka plan okumayı kolaylaştırır diye düşünüyorum
-ios/android için uygulama olsa ne de güzel olurdu
hiç hoşlanmasam da kullandığım havayolu şirketi.
pegasus sebebiyle aynı tatilde hem uçağım kaçtı (ankara-istanbul uçuşunu yapacak uçak arızalandı, istanbula gidebilmek için istanbuldan gelecek uçağı bekledik, haliyel istanbuldan olan uçağımız kaçtı). bizim yetişemediğimiz kaçan uçağa bavullarımız yetişti, sonuç olarak bavullar bizden ayrı gezdi. bütün tatilimi bavulsuz, bir tişört ile geçirdim. buna rağmen hiçbir şey yapmayan efsane şirket. bavullar ben döndükten üç gün sonra geldi, hiçbir şey olmamış gibi geri yerleştirdim eşyaları.
ha ucuz diye kullanıyoruz, orası ayrı.
(bkz: ucuz etin yahnisi)