#tüm cigili-pab entry'leri

ikinci el olarak iki sene önce aldığım bisiklet. satın aldığım kişi kadındı ve biraz da o yüzden güvenip aldım. bisiklet konusunda sahtekarlık yapma olasılıkları düşük. neyse baya bir araştırma yaptiktan sonra keseme de en uygun olanı sectim ve bu bisikleti satin aldım almadan önce uzun turlar yapma gibi hayallerim vardı ama zaman sıkıntısı guvenilir kişi bulma vs gibi nedenlerle şehirler arası uzun turlara çıkamadım bir ara ankara'ya götürdüm kendisini okul sonrasi ve haftasonlari sehir içinde arkadasım oldu ama ankara ona iyi davranmadı zira dünyada bisikletle gezilemeyecek birkaç başkentten biridir. sehirde şu ana kadar hiç bisiklet yolu görmediğimi de belirtmek isterim. arkadaslar bisiklet bana kalirsa fiyat performans ürünü ben herkese tavsiye ederim. ben şu an kardesime verdim istanbulda sahillerde sürüyor ankara ici bineyim diye almak istiyorsanız bence pek almayın bu sehirde bisiklet surulmez.
türkiyede en fazla sulu tarımın yapıldığı yer olarak duymuştum. domatesi güzel doğrudur. tokat deyince aklıma kebabı, üzüm yapragı, zile pekmezi, ballıca mağarası niksar ovası geliyor. genel olarak tokatlılar memleketlerini pek fazla severler ama kendilerinin pek şehirlerine faydası olduğunu da görmedim. sanayisi çok yok zaten. olan da ellerinden alınmakta. o kadar göç veren bir il ama yıllardır sağlam bir lobi kuramamışlar. güzelim şehir olduğu yerde takılı kalmış.
ikisi bir arada olursa daha güzel olur hem gezip hem okuyacaksın. mesela cengiz aytmatov un gün olur asra bedel kitabını okudun şimdi içinden gidip o bozkırları görme isteği gelmeyecek mi şu almatı nasıl yer acaba demeyecek misin? kitaplar da cografyayi yaşamları tüm netliğiyle ortaya koyabilir insanda oraları canlı canlı görme isteği uyandırması bile yeterli benim için. bir yeri gerçekten görmek istediysem genelde bu kitaplar sayesinde olmuştur o anlatım o yaşanmışlıklar olmasa toprağın pek de bir cazibesi kalmaz zaten. Okumadan gezmek bana kalırsa yağsız tuzsuz salçasız bir yemek yemek gibidir.
yazar arkadaşların bilgilendirmesini rica ettiğim konu. internette ne kadar arasam da şu decathlon un gri mavili çantasındaki sırt kısmının içerisinde kalan metal çubugun ne işe yaradığını tam çözemedim. çantayı kullandıktan sonra bildiğin omuriligimin seklini almıştı s harfi gibi olmustu yani bu normal mi yanlış bir sey mi yaptım bilemiyorum.
koç müzesi ve anadolu medeniyetler müzesini bünyesinde barındıran bir şehrimizdir. Tarihi yok falan diyenler oluyor ama baya da bir geçmişi var.

mesela Selahaddin eyyubi ordusunu bend deresinde konaklatmiş. aksemsettinin hocası hacıbayram-ı veli burada yaşamıştır derslerini agustus tapınağında vermiştir valiliğin çevresindeki roma sütunu ve hamamı tarihi olduğunun birkaç göstergesidir. kaleye çıkmanız zaten yeterli bu düşünceyi yok etmeniz için yeterli. yani sadece cumhuriyet şehri degildir. ornegin kalede arslanhane camii var 1300 lü yıllara ait ve Ankara'nın en eski camisi. dışı taş bloklardan yapılmış içte ahşap islemeler var çok kaliteli iscilige sahip bir minberi var hayran kalırsınız. beni şaşırtan ise roma sütunu kafirlerin yaptigi şeyler denilmeyıp de camideki ağaç sütunların tepesine yerlestirilmiş olmaları. zira roma döneminden kalma yazı yazan taş bloklarının heykel parçalarının da surların bir parçası olduğunu göreceksinizdir. sonraki dönem yapılaşmasinin oldugu kizilaya gelirsek, bence çok da önem atfedilecek bir yer değil kizlayda tek sevdiğim şey kızılay avm nin oradaki dört yolda karsidan karşıya geçmek. cok zevkli. yazılabilecek çok şey var tabi anıtkabir tunalı hilmi bürokrat çevresi vs. ama çok uzun olur.
prim yapmak için kimse lenin zirvesine falan çıkmaz gezerken de elinden geldiğince samimi paylasimlar yapmaya çalışıyor. yazar arkadaşın bahsettiği gibi daha önceki faaliyetleri ve paylasımlarıyla national geographicte yer bulmuştur bu da yaptığı şeyi güzel yaptığını gösterir. kimsenin bilmemesini de isteyebilirdi böyle de gezebilirdi ama sosyal medyayı kullanımı insanlarla etkilesimdeki becerisi vs. ile bu gezilerini insanlarla paylasarak başkalarını da harekete geçirdiği aşikâr en önemlisi de samimi gelmesi insanların ona daha yakın olmasını sağlamıştır bence.
böyle bir şeyi pek aileme haber vereceğimi düşünmüyorum. genelde ben onları aramam zaten onlar beni arar :). yeterki evde yurtta sabahtan aksama kadar oturmasin da ne yaparsa yapsın derler yani.
Fransa . gezgin kafasıyla gitmemiştim zaten dedemi bi ziyaret edelim dedik oralarda ne yer ne içer ortam nasıl bir bakalım dedik de yarıyıl tatilinde giderek bir hata yaptığımın farkına varmam çok uzun sürmedi harbiden hava öldürücü bir soğuğa sahipti 2 haftalık ziyaretimin bir haftasi yatakta sicak bir seyler icmekle geçti.